FETÖ’NÜN MİT PLANI ORTAYA ÇIKTI!

FETÖ’NÜN MİT PLANI ORTAYA ÇIKTI!

FETÖ’NÜN MİT PLANI ORTAYA ÇIKTI!

07 Nisan 2017 - 18:50

Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) iltisaklı olduğu  gerekçesiyle hakim ve savcılara yönelik yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan  iddianamede, FETÖ'nün 7 Şubat 2012'de MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak, bir  yandan kendinden olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİT'i ele geçirmek  istediği belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, 25 şüpheli hakkında "silahlı  terör örgütüne üye olmak" suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle  hazırlanan iddianamede, FETÖ mensubu kişilerin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu  (HSYK) ve Yargıtay içine nasıl girdikleri, 7 Şubat'ta MİT soruşturmasında örgütün  yargıyı nasıl kullandığı anlatıldı.

FETÖ/PDY üyesi hakim-savcı adaylarının diğer adaylar arasında  tanınması ve ön plana çıkartılması, örgüt jargonuyla ifade etmek gerekirse  "parlatılması" amacıyla bu üyelerden müteşekkil mezuniyet albüm kurulları  oluşturulduğu aktarılan iddianamede, albüm kurulu üyelerinin tertip ettikleri  ziyaretlerle kamu bürokrasisine refere edildiği belirtildi.

ÖRGÜT MENSUBU 160 HAKİM-SAVCI YARGITAY ÜYELİĞİNE SEÇİLDİ

İddianamede örgütün, 12 Eylül 2010'da yapılan Anayasa referandumu  sonrasında yeni oluşturulan HSYK'da seçimle gelen üyelikleri elde ettiği, bu HSYK  tarafından büyük çoğunluğu örgüte mensup 160 hakim ve savcının Yargıtay  üyeliklerine seçildiği anlatılan iddianamede, yeni seçilen üyelerle örgütün  çoğunluğu ele geçirdiği Yargıtay'da tek söz sahibi olduğu, artık örgütün belli  ceza dairelerinde istediği kararı onaylatacak, istemediği kararı bozduracak güce  kavuştuğu aktarıldı.

Özel yetkili mahkemelerin baktığı örgütün kumpaslarından oluşan  davaların, Yargıtay'da onaylanmaya başlandığı, hiç kimsenin artık örgütün elinden  kurtulamayacağının sözle değil fiilen ispatlandığı, "Balyoz" gibi bazı haksız  kararları Yargıtay'da onaylatan örgütün yargı kanadının gerçekleştirdiği bütün  hukuksuzlukları hukuka uygunmuş gibi topluma algılattığı kaydedilen iddianamede,  bunun yanında HSYK vasıtasıyla yüksek yargı organlarına seçtiği üyelerle hakim  olan örgütün Yüksek Seçim Kurulu, Anayasa Mahkemesi gibi kurumları da dolaylı  olarak ele geçirdiği vurgulandı.

"MİT'İ ELE GEÇİRMEK İSTEDİLER"

İddianamede, örgüt mensuplarının verdiği veya istihbarat birimlerinin  topladığı bilgilerin bilgisayarlara kaydedildiği, bunların fuhuş, casusluk  şebekesinin topladığı bilgiymiş gibi arama sırasında evlerde bulunmuş  gösterilerek dijital delil olarak işleme konulduğu, bu yolla kamu görevlileri  hukuka aykırı işler yapıyor, suç işliyor gibi haklarında soruşturma yapıldığı,  İzmir ve İstanbul'da yürütülen "askeri casusluk davaları" ile kamu görevlileri  tasfiye edilerek örgüt kadrolarının fetih hareketine yer açıldığı, yargının da  buna alet edildiği aktarıldı.

Örgütün, 7 Şubat'ta MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak, bir yandan  kendinden olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİT'i ele geçirmek, bir yandan  da aynı soruşturmayla hükümetin Güneydoğu sorununu çözmek amacıyla başlattığı  barış sürecini durdurmak için harekete geçtiği anlatılan iddianamede, MİT  yöneticilerinin, hükümetin ve başbakanın terör örgütüne yardımla suçlanmak  istendiği, bu soruşturmanın hükümeti yıpratıp gözdağı vermek için yapıldığı,  örgütün bu denemesinin istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne  bağlanması sistemine geçilerek önlendiği kaydedildi.


HSYK SEÇİMLERİNDE DİNİ DEĞERLER KULLANDILAR

İddianamede 2014 yılında yapılan HSYK üye seçimleri öncesinde, 2010 ve  sonrasında yüksek mahkemelere üye olarak seçilen örgüt mensupları sayesinde  Danıştay ve Yargıtay'da ciddi bir hakimiyet elde eden örgütün, sözde lideri  Fetullah Gülen'in sohbet ve vaaz adı altında şifreli şekilde gönderdiği  talimatlar ile harekete geçtiği, bu kapsamda Yargıçlar ve Savcılar Birliği'ne  (YARSAV) de sızılarak bu birliğin seçimlerin kazanılması için kullanıldığı  belirtildi.

Seçimin kazanılması için örgüt mensuplarının her türlü yolu mubah  gördükleri, bu yolda amaçlarına ulaşmak için toplumun çoğunluğunun kutsal saydığı  dini değerleri pervasızca kullanmaktan çekinmedikleri anlatılan iddianamede,  örgütle bağlantılı bir yargı mensubunun ifadesinde, "seçim çalışmaları kapsamında  2014 yılı Ekim ayında Adana ilinden gelen bir kişinin, örgüt lideri Fetullah  Gülen'in rüyasında Kabe'ye gittiğini, Kabe'de Peygamber ile görüştüğünü,  Peygamberin 'Seni üzüyorlar değil mi?' diye sorduğunu, Fetullah Gülen'in 'Evet'  manasında başını sallayıp ağladığını, bunun üzerine Peygamberin 'Merak etme az  kaldı.' dediğini, seçimin kesinlikle örgütün galibiyeti ile sonuçlanacağını"  söylediği aktarıldı.

"FETÖ ELEBAŞI BİLE GELSE SORULARI ALMADIK DİYECEKSİNİZ"

İddianamede, darbe girişimi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı  tarafından yürütülen soruşturma kapsamında itirafçı yahut gizli tanık olarak  ifadeleri alınan hakim ve cumhuriyet savcılarının beyanlarında belirttikleri bazı  hususların, cumhuriyetin ilk yıllarından beri yurdun her köşesinde insanüstü bir  gayretle, tüm zorluklara göğüs geren onurlu ve sağlam, vicdanlı hakim ve savcılar  sayesinde toplumun yargıya duyduğu güvenin kısa bir süre içerisinde neden dibe  vurduğunu ve örgütün toplumdan gizlediği kirli yüzünü gözler önüne serecek  mahiyette olduğu anlatıldı.

İddianamede bir itirafçının şu ifadesine yer verildi:

"Ben ve (x), (y) isimli ser murakıbın söylemiş olduğu adrese gittik.  Adrese gittiğimizde kapıyı çaldık, kapıyı (y) isimli ser murakıp açtı. Bize  hitaben 'Size Adli Yargı Hakim Savcılık Sınavını cevapları işaretlenmiş şekilde  vereceğim, kabul eder misiniz?' şeklinde sordu. Akabinde bunu farklı farklı  kesimlerin yıllardır yaptığını, muhafazakar kesimlerin geride kaldığını, sizin  gibi insanların mesleğe geçerek gerekli adaletin sağlanması gibi sözler söyledi.  Ben de bu sözleri duyunca kabul ettim. Ayrıca benimle gelen (x) de bunu kabul  etti. Daha sonra Kur'an ile elinde sorularla geldi. Tek tek bize Kur'an'a el  bastırdı. Kur'an'a elimiz basılı halde bize hitaben 'Hoca efendi bile gelse (Bu  soruları aldınız mı?) dese (Almadık.) şeklinde söyleyeceksiniz ve bu hususta  Kur'an üzerine yemin edeceksiniz.' şeklinde söyledi. Biz de 'Kur'an üzerine yemin  ederiz.' diyerek yemin ettik ve bize fotokopi halinde kitapçık şeklinde tüm  soruları verdi. Kitapçıkta soruların doğru şıkları kurşun kalemle yuvarlak  içerisine alınmış vaziyetteyde. Soru kitapçığı bir taneydi, daha sonra kendisi  odadan çıkarak bize 'Bir saatiniz var soruların cevaplarını ezberleyin, buradan  çıktığınızda sorular ile en ufak bir şeyden bile birbirinize dahi bahsetmeyin.'  şeklinde söyledi. Biz de bu soruları (x)'le bir saat çalıştık ve soruların  cevaplarını ezberledik. Daha sonra tekrardan (y) gelerek bizden kitapçığı elden  aldı ve bana 75-80 arası bir puan alacak şekilde doğru cevapları işaretlememi,  (x)'e de 70-75 arası bir puan alacak şekilde doğru cevapları işaretlemesini  söyledi. Ayrıca bize 'Sınav kağıdını boş bırakmayın, karalama yaparak soru çözmüş  gibi yapın.' demişti."

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x