YARGITAY, BYLOCK’U FETÖ ÜYELİĞİ İÇİN TEK BAŞINA DELİL...

YARGITAY, BYLOCK'U FETÖ ÜYELİĞİ İÇİN TEK BAŞINA DELİL SAYDI

YARGITAY, BYLOCK'U FETÖ ÜYELİĞİ İÇİN TEK BAŞINA DELİL SAYDI

26 Eylül 2017 - 17:42

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, FETÖ/PDY'nin şifreli haberleşme programı Bylock'un tek başına örgüt üyeliği için delil sayılmasına karar veridi.

Yargıtay'dan ByLock'u, FETÖ üyeliği için tek başına delil saydı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 16. Ceza Dairesinin "Paralel  Yapı" soruşturmaları kapsamındaki tutukluların tahliyesini kararlaştıran ve  meslekten ihraç edilen eski hakimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer'e "ByLock"  kullanımını da gerekçe yaparak "silahlı terör örgütü üyeliği" ve "görevi kötüye  kullanma" suçlarından 10'ar yıl hapis cezası veren kararını onadı. 

 Yargıtay 16. Ceza Dairesi, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargıladığı  Başer ve Özçelik'i bu yıl Nisan ayında tamamlanan duruşmalar sonunda 10'ar yıl  hapis cezasına çarptırdı.  Başer ve Özçelik, dairenin kararına itiraz ederek, dosyayı Yargıtay  Ceza Genel Kuruluna taşıdı.  Bugünkü gündem toplantısında dosyayı görüşen Kurul, Dairenin  tespitlerini yerinde bularak, kararı onadı.  Dairenin kararında, "ByLock"un Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet  Yapılanması (FETÖ/PDY) mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulduğuna işaret  edilerek, sanıkların bu programı ağ özelliğini bilerek (kasten), sisteme ancak  şifreyle girilebilen dönemde birçok kez kullandıkları ifade edilmişti.  Yargıtay 16. Ceza Dairesinin, FETÖ'nün şifreli haberleşme ağı  "ByLock"a ilişkin ilk tespitlerine yer verilen gerekçeli kararda, Başer'in 459,  Özçelik'in ise 405 kez sisteme giriş yaptığı belirtilmişti.

 Kararda ayrıca, Devlet İstihbarat Hizmetleri ve MİT Kanunu'nda,  MİT'in, telekomünikasyon kanallarından geçen dış istihbarat, milli savunma,  terörizm ve uluslararası suçlar ile siber güvenlikle ilgili verileri  toplayabileceğine yönelik hükümlerin yer aldığı kaydedilmişti.

 MİT'in üretilen istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmakla yükümlü  olduğunun bildirildiği kararda, MİT tarafından teşkilata özgü teknik istihbarat  usul araç ve yöntemleri kullanarak "ByLock" uygulamasına ait verilere  ulaşıldığının, dijital materyallerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığıyla  paylaşıldığı aktarılmıştı.   "ByLock"taki mesajlaşma şekillerinin anlatıldığı kararda, mesajlaşma  içeriklerinde, FETÖ'nün faaliyetlerini devam ettirebilmesi için yapılması  gerekenlerin anlatıldığına yer verilmişti. Kararda, "ByLock" üzerinden FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in  talimatlarının iletildiği ve Gülen'den "HE" koduyla "Hocaefendi" olarak  bahsedildiği tespiti yer almıştı.

   "ByLock"un sesli görüşme özelliğinin de bulunduğunun ifade edildiği  gerekçeli kararda, uygulamanın gizliliğine olan güvenden dolayı bazı örgüt  mensuplarınca, örgüt toplantılarının gerçekleştirileceği adreslerin ve yapılacak  organizasyonların uygulama üzerinden paylaşıldığına işaret edilmişti.

  GLOBAL UYGULAMA GÖRÜNTÜSÜ ALTINDA

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından örgüt  mensuplarının "ByLock"a ilişkin beyanlarda bulunulduğunun hatırlatıldığı  gerekçeli kararda, "ByLock"un global bir uygulama görüntüsü altında FETÖ'nün,  örgüt mensuplarının kullanımına sunulduğu kaydedilmişti.

 Gerekçeli kararda, "ByLock"a ilişkin şu tespitlerde bulunulmuştu: "ByLock uygulamasının global bir uygulama görüntüsü altında münhasıran  FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanımına sunulduğu sonucuna  varılmıştır. ByLock iletişim sistemi, somut delillerle kanıtlandığı üzere,  FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve  münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ  olması nedeniyle, örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği  sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin  kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle  bağlantısını gösteren delil olacaktır."

  Yargıtay 16. Ceza Dairesinin gerekçeli kararında, Özçelik ve Başer'in  FETÖ mensuplarının kullanımı için oluşturulan ByLock'u kullandıklarının altı  çizilmişti.

  ETİK İLKELER DE GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALI 

 Sanıkların FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi oldukları ve örgüt  liderinin talimatı doğrultusunda hukuka aykırı verdikleri kararlarla görevlerini  kötüye kullandıklarının anlaşıldığı vurgulanan kararda, hakim ve savcıların  anayasa ve yasalarla açıkça verilen görev ve yetkilerin yanında, bu görev ve  yetkilerin kullanılması sırasında uyulması gereken etik ilkelerin de göz önünde  bulundurulması gerektiği kaydedilmişti. Kararda, sanıkların, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacı  doğrultusunda ve örgüt faaliyeti kapsamında, tam bir örgütsel organizasyon ve  gizlilik içerisinde hareket ettiğine vurgu yapılmıştı.

 Sanıkların, aynı örgüt mensubu oldukları ve örgüt faaliyeti kapsamında  bazı suçları işledikleri iddiasıyla yedi faklı soruşturma dosyasında soruşturulan  63 şüpheliyle ilgili hakimin reddi ve tahliye taleplerini mutad işleyiş ve  uygulama dışına çıkıp mesai saati dışında, denetim mekanizmalarını bertaraf  edecek, olayı oldubitti fırsatçılığı içerisinde sonuçlandıracak şekilde karara  bağladığı vurgulanmıştı. Ayrıca söz konusu eylemlerin, hakim ve savcılık  görevinin ifasında yapılabilecek rutin hatalardan ibaret olmadığının altı  çizilmişti.

   Yargıtay 16. Ceza Dairesinin gerekçeli kararında, şu tespitlere yer  verilmişti: "Sanıkların yargılanma sebebi, verdikleri kararların içerikleri ya da  yargısal takdir hakları ile ilgili değildir. Aksine, müsnet suçlar yönünden  örgütsel mensubiyetleri nedeniyle örgüt liderinin talimatı üzerine harekete  geçerek, örgütün amacı doğrultusunda, örgütsel bir güç gösterisi anlamına gelen,  sözde hukuku kullanarak, tutuklu diğer örgüt mensuplarını himaye etme adına  mevcut hukuk düzenine başkaldırı mahiyetindeki tamamen kötü niyetli hukuka aykırı  usul ve üsluplarıdır."

  Açıklanan nedenlerle FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak ve bu  örgütün faaliyeti kapsamında görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçlarından  mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği belirtilen gerekçede, "Sanıkların  sözde örgütsel güç gösterisi ile ortaya koyarak toplumda oluşturdukları infial,  bu örgütteki konumları, tahliyelerini temin etmeye çalıştıkları, aynı örgüte  mensubiyetleri nedeniyle ceza soruşturmasına muhatap olan şüphelilerin sayısı ve  soruşturma konusu suçların niteliği nazara alınarak takdiren asgari hadden  uzaklaşılmıştır." denilmişti. "ByLock" kullanımını FETÖ üyeliği sayan bu karar, diğer mahkemeler  için de yol gösterici nitelik taşıyacak.

  MÜDÜRLERİ SERBEST BIRAKMIŞLARDI

 İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 22 Temmuz 2014'ten beri sürdürülen  "casusluk, yasa dışı dinleme, 25 Aralık kumpası, Selam Tevhid'de kumpas, Tahşiye  grubuna yönelik kumpas ve emniyetteki paralel yapı'' soruşturmaları kapsamında  tutuklu bulunan, aralarında eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Ali Fuat  Yılmazer, Yurt Atayün, Yakup Saygılı, Ömer Köse, Ertan Erçıktı, Erol Demirhan,  Serdar Bayraktutan ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın da  bulunduğu şüphelilerin avukatları ile Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında  tutuklanan eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan  Akyürek'in avukatı, İstanbul Adliyesi'nde görevli 10. Sulh Ceza Hakiminin reddi  ile tutuklu tüm şüphelilerin tahliyesini içeren dilekçeleri, İstanbul 29. Asliye  Ceza Mahkemesi'ne sunmuştu.

 İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Metin Özçelik, 21 Nisan'da  soruşturmaları yürüten savcılardan soruşturma dosyalarını, sulh ceza  hakimlerinden de ret taleplerine ilişkin savunma istemişti. "Paralel Devlet Yapılanması"na ilişkin soruşturmaları yürüten savcılar  ise İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nin bu konuda yetkili olmadığını ifade  ederek, soruşturma dosyalarını göndermemiş ve konuyla ilgili Adalet Bakanlığı  Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün yazısını hakim Özçelik'e göndermişti.

  Reddi istenen Sulh Ceza Hakimleri de İstanbul 29. Asliye Ceza  Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik'e cevaben, yetkisinin olmadığını, reddi hakim  taleplerini içeren dilekçeleri kendilerine yollamasını istemiş ancak Özçelik bu  dilekçeleri göndermemişti. Bunun üzerine hakim Özçelik, İstanbul Adliyesi'nde görevli tüm sulh  ceza hakimlerinin reddine karar vermiş, tahliye konusunda dilekçeleri ise  İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesine göndermişti. İstanbul 32. Asliye Ceza  Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer de "Paralel Yapı" soruşturmalarında tutuklu tüm  şüphelilerin tahliyesine karar vermişti.

 Bu kararların ardından, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul 29.  ve 32. Asliye Ceza Mahkemelerinin aldığı kararların usul ve yasaya aykırı  olduğunu belirterek, verilen kararların "yok hükmünde" olduğunu kararlaştırmıştı.  Hakimlik, ayrıca tutuklu şüphelilerin tahliye taleplerini reddetmiş ve  tutukluluklarının devamına hükmetmişti.

 HSYK, "Paralel Devlet Yapılanması"na yönelik soruşturmada,  tutukluların reddi hakim talebini yetkisi olmadığı halde kabul eden hakim Metin  Özçelik ile salıverilmelerine hükmeden hakim Mustafa Başer hakkında inceleme  başlatmış, haklarındaki soruşturma sonuçlanana kadar açığa alınmalarına karar  vermişti. Yapılan incelemelerden sonra müfettişler, hakimlerle ilgili dosyaları  Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi,  30 Nisan 2015'te hakim Metin Özçelik'in, 1 Mayıs 2015'te de hakim Mustafa  Başer'in tutuklanmasına karar vermişti.

  Mahkeme ayrıca, Özçelik ile Başer hakkında son soruşturmanın  açılmasına hükmederek, dosyaları Yargıtay'a göndermişti.    Özçelik ve Başer'in ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılanmasına, 21  Ocak 2016'da Yargıtay 16. Ceza Dairesinde başlanmıştı. Hakimler ve Savcılar  Yüksek Kurulu 2. Dairesi de aynı gün İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi  Metin Özçelik ve İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Mustafa Başer'in  meslekten ihracına karar vermişti.
 

BAKAN DUYURMUŞTU!

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada "FETÖ" üyelerinin kullandığı gizli haberleşme programı olarak belirttiği ByLock için şunları söylemişti:"ByLock ile ilgili terör örgütü olmaya yeterli delil olarak Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin verdiği karar var. Bugünlerde Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bu kararı, temyiz incelemesi sonucu karara bağlayacak. Bu kararın önemi, ByLock'un terör örgütü mensuplarının kullandığı, terör örgütü üyesi olmaya yeter bir delil anlamında nitelik ihtiva etmesi..."

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x