TANIMADIKLARI İNSANLARA İFTİRA ATANLAR ŞEREFSİZDİR!

TANIMADIKLARI İNSANLARA İFTİRA ATANLAR ŞEREFSİZDİR!

BİR ÖZEL HASTANENİN KADIN MÜDÜRÜ VATANDAŞLIK NUMARALARI İLE DEVLETİ DOLANDIRIYOR. UYUŞTURUCU SATIYOR. KADIN TİCARETİ YAPIYOR İŞTE SANA İDDİA!

24 Mayıs 2017 - 13:41

Son yılların en büyük modası, fırsatçı rantçıların ve saz arkadaşlarının ayaklarına basıldığında basını karalama kampanyalarına girişmesi...

Elin oğlu, turizm alanına gidip, konut yapıyor!

Elin oğlu denizi doldurup, inşaat yapıyor...

Kıyı kenar, imar, orman, dere, delta, dinlemiyor...

Sokuyor iş makinelerini, yallah!

Ortalığı talan ediyor!

Onlardan olmayan, işi gerçekten kamuyu aydınlatmak olan gazeteciler ise bunları yazıyor ve soruyor:

"Nasıl bu kadar cüretkarsınız, nasıl bu işleri yapabiliyorsunuz?"

Sonra mı ne oluyor?

Sayfa sayfa ilanlar verip; "Bizden reklam istediler, vermedik, onun için karalama kampanyalarına giriştiler" diyorlar.

Reklamın batsın senin.

Senin parana tenezzül eden gazetecinin şerefine tüküreyim ben!

Daha da ileriye gidenleri var!

Toplanıyorlar ayağına basılanlar; iftira dilekçeleri yazıyorlar...

"Şu gazeteciler şerefli işadamlarını sıkıştırıp para koparmaya çalışıyorlar."

İspat?

"Biz biliyoruz" diyorlar.  Bu kadar!

Mesala; benim de içlerinde olduğum bir şikayet dilekçesi var!

İsmini daha sonra açıklayacağım; bir hastanenin müdürü ifade vermiş... Bazı müteahhitlerin emriyle tabii... Biz hastaneleri belediyelerden aldığımız bilgilerle sıkıştırıp para istiyormuşuz. Bu hanım müdür de bu işleri yaptığımız biliyormuş.  Bizi çete yapmış. Mesela ben; hiç hastane haberi yapmadım.  O hastanenin yolunu bilmem, hiç gitmemişim. O iftiracı hanımı hiç tanımadım, hastane sahiplerini de bilmem. Böyle bir ifadeyi vicdanı sızlamadan veriyor!

....................

Şimdi ben o hastanenin hanım müdürü için bir iddia ortaya atıyorum.

Hastaların vatandaşlık numaraları üzerinden onlara görmedikleri tedavileri yüklüyor ve devleti dolandırıyor!  Uyuşturucu satıyor. Üstelik FETÖ örgütünün en azılı işbirlikçisi. Elden daha geçtiğimiz günlerde 10 milyon dolar örgütten yandaşları beslemek için para aldı. Kadın ticareti de yapıyor.

Şimdi bu iddiaları ortaya attığıma göre; benim ne yapmam gerekir?

Savcılara deliller sunmam gerekir. Yaşanmış olaylar anlatmam, ispatlamam gerekir.  Yoksa, bu iddiam iftiradan başka bir şey olmaz... İşte bunu yapıyorlar. Dedim ya; hanımı tanımam. Aslında bizi bu işlere bulaştıranların hiç biri ile bir dakika görüşmüşlüğüm yok!

Yukarıda hanım hastane müdürü hakkındaki iddialarım elbette teşbihti... Herkes, herkes için  konuşabilir. Ama ispatlayamaz ise, iftiradır ve bu büyük suçtur.  Ben bu hayali iddiaların nasıl ayağını yere bastırırım? Kadını tanımıyorum bile. Ama bu iddiaları o hatunu tanımadan ortaya atmış olsaydım, şerefsizin şerefsizi olmaz mıydım? İspat? "Biliyorum"  Yemezler!

Bu doymaz müteahhitler;  gazetelere, gazetecilere "Reklam istediler vermedik" iftirasını atarak onları kamuoyu önünde küçük düşürme gayreti içindeler. Yazılanların yalan ve karalama olduğunu savunuyorlar ama; doğru iş yaptıklarını ortaya koyacak tek belge çıkartamıyorlar. Çünkü her ortaya çıkaracakları belge, kendilerinin ne yalancı, ne ahlaksız olduklarını bağıracak!

............................

Gazetelere boy boy ilanlar verip reklam alamayan gazetelerin, gazetecilerin kendilerine karalama kampanyası düzenlediğini haykırıyorlar. Kim ulan kim? Ne zaman, nerede, kiminle buluştun da, senden para istedi, ilan istedi? Ya da sana kim telefon etti de, tacizde bulundu?

Teknoloji artık böyle yalanlara ve ahlaksızlara fırsat vermiyor.  Kimin ne zaman nerede olduğu belli. Telefon kayıtları  şıp diye çıkarılıyor! Konuşmalar kayıt altında.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti,  ayağı basılanın basını karalamasına göz yumuyor. Sanırım dikkatlerini çekmedi.  Bunları kınaması ve "Çıkın ispatlayın" demesi gerekir. "Basını karalayamazsınız" demesi gerekir. "Yaptığınız işlerin yasal olmadığını gazeteciler belgelerle ortaya koyuyor. Siz de koyun işlerinizin yasal olduğunu anlatan belgelerinizi" demesi gerekir.

Şu ana kadar İGC bunu yapmadı. Ben yönetimi göreve çağırıyorum.

Ayrıca iftiracıları da ispata çağırıyorum. Karaladığınız, vicdansızca iftira attığınız gazeteciler ve gazeteler hakkında ki iddiaları ispatlamak zorundasınız. Yapamazsanız, ahlaksızsınız, vicdansızsınız, şerefsizsiniz, namussuzsunuz.  

Mutlu TUNCER yazdı.

KAYNAK: EGE EKSPRESS

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x