BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM’DAN ’BEDELLİ ASKERLİK’...

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM'DAN 'BEDELLİ ASKERLİK' AÇIKLAMASI

Başbakan Binali Yıldırım, TRT'nin ortak yayınında referandum süreciyle ve gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulunurken bedelli askerlik iddialarına net bir yanıt verdi.

04 Nisan 2017 - 08:45

Başbakan Binali Yıldırım, "Biz 'hayır' grubunun başını çeken Sayın Kılıçdaroğlu gibi korku anlatmıyoruz, endişe, karamsarlık pompalamıyoruz." derken bedelli askerlikle ilgili iddialara net yanıt verdi.

Yıldırım, TRT'nin ortak canlı yayında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

"Fırat Kalkanı Harekatı sonrasında ihtiyaç olması halinde yeni bir harekat başlatılacak mı?" sorusuna Yıldırım, "Bundan sonra icap ederse. Nasıl icap edecek? Sınırlarımıza, can ve mal güvenliğimize bir tehdit olursa sınırlarımız dışında ona müdahale etme hakkımız her zaman saklıdır. Şartlar oluşursa, lüzum hasıl olursa gayet tabii bu operasyon da devam eder, onun adı da başka bir şey olur." diye cevap verdi.

"Mevcut tabloya baktığınızda yakın zamanda böyle bir gereksinim olacak mı?" sorusu üzerine ise Yıldırım, "Takip ediyoruz, olabilir. Birtakım konular var, potansiyel gelişmeler olabilir. Ona karşı her zaman hazırlıklıyız." dedi.

Yıldırım, ABD'nin DEAŞ'la mücadele için verdiği tanksavarların Türkiye sınırında, Türk askerlere karşı kullanılmasına ilişkin şunları kaydetti:

"Biz de bunu söylüyoruz. Siz DEAŞ'la mücadele için silah gönderiyorsunuz. Ağır silahlar, gelişmiş silahlar gönderiyorsunuz. İyi tamam gönderin bir şey demiyoruz ama o silahların yarısı PKK'ya gidiyor. PKK da ülkemizde güvenlik güçlerimize, vatandaşlarımıza o silahları doğrultuyor, bize zarar veriyor. Dost, müttefik, 50 yıldır bir dost olan ülkenin bunu yapmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bizim anlattığımız bu. Başka bir şey söylemiyoruz."
"SAVUNMA DEĞİL TAARRUZ YÖNTEMİ UYGULANIYOR"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Terörle mücadele 33-34 yıldır girilmeyen noktalara girdik" şeklindeki açıklamasının anımsatılması üzerine Yıldırım, bunun terörle mücadelede son bir yıldır alınan bir karar olduğunu, savunma değil taarruz yönteminin uygulandığını, sadece yazın değil kışın da mücadele edilmesi yönünde karar verildiğini, şu anda da yaz kış demeden terör örgütü mensuplarının yuvalandıkları yerlerde, onların peşinde olduklarını söyledi.

Her gün ülkenin bir köşesinde yığınak yapmaya çalışan, bir araya gelmeye çalışan terör gruplarının üzerine acımasızca gittiklerini belirten Yıldırım, "Şu anda bir panik hali var. Dağa adam çıkaramıyorlar, bunu itiraf ediyorlar. Yüzde 87 oranında azalmış dağa çıkışlar. Çok zayiat verdiler, bunu da telsiz konuşmalarında itiraf ediyorlar. Onun için diyorlar ki 'Bizden emir beklemeyin, çok kalabalık gruplar halinde de dolanmayın. Küçük, birkaç kişilik gruplarla fırsat bulduğunuzda eylem yapın.' Şu anda vaziyet bu." açıklamasını yaptı.

Yıldırım, terörle mücadeledeki bu kararın 4 Ağustos 2016'da alındığını, her an uygulandığını, terör örgütü mensuplarını nerede bulurlarsa üzerilerine gittiklerini, girilmedik nokta bırakmadıklarını aktardı.

FETÖ'nün PKK ile hareket ettiğini, terör örgütlerinin aynı kaynaklardan yönetildiğini bildiklerini vurgulayan Yıldırım, 15 Temmuz gecesi telsizlerden "Askerlere saldırmayın, onlar ihtilal yapacak." anonsunun geçtiğini, darbe girişimi başarısız olunca ise "Atış serbest" anonsunun geçtiğini, terör örgütlerinin kendi aralarında görüştüklerini, konuştuklarını, ortak hedefinin Türkiye'yi yıkmak, demokrasiyi kesintiye uğratmak, Türkiye'nin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine zarar vermek olduğunu kaydetti.

"FETÖ'cüler PKK'lılar Avrupa'nın ülkelerinde cirit atıyorlar." diyen Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İstedikleri gibi propaganda yapıyorlar mı? 'Hayır' propagandalarını yapıyorlar. Örgüt başının posterlerini boy, boy taşıyorlar mı? 'Taşıyorlar.' O kendi renklerinden oluşan paçavra bayraklarını taşıyorlar mı, sözde bayraklarını? 'Taşıyorlar.' Onlara her türlü faaliyet serbest ama buradan gurbetçilerimizle, orada yaşayan memleket sevdalılarıyla bizim arkadaşlarımızın, bakanlarımızın, milletvekillerimizin buluşması söz konusu olunca kapılar kapanıyor. Sudan bahanelerle gidişlerini engelliyorlar, salon vermiyorlar, programlarını iptal ediyorlar. Bunları yaşadık ama artık oy verme vakti geldi, oylar veriliyor. Allah'a şükür vatandaşlarımız olan bitenin farkında, Türkiye'ye karşı oynanan bu kirli oyunun farkında ve bu sene önceki seçime göre daha çok sandıklara gidiş var."

"2009'DAN BERİ AVRUPA YERİNDE SAYIYOR"

Halk oylaması sürecine tepki gösteren ülkelerin başında Almanya'nın yer alması konusunda Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

"Tabi Almanya'nın bizde çok anlamlandıramıyoruz. Çünkü Almanya Avrupa Birliği (AB) içerisinde en büyük ülke ve AB içerisinde Türkiye'nin ticaretinin yarısından fazlasını yaptığı bir ülke. Yine Avrupa içerisinde bizim vatandaşlarımızın en fazla yaşadığı bir ülke, 3,5 milyon. Orada ev, iş kurmuşlar, yerleşmişler. Almanya ile yönetimi birbirinden ayırmak lazım. Ben eminim ki Avrupa'da yaşayan hakların, değişik ülkelerde yaşayan insanların Türkiye ile Türk halkı ile bir problemi yok. Bir olumsuz düşünceleri de yok, olumsuzluğu oluşturan siyasetçiler ve AB yöneticileri. Niye yapıyorlar? Kimisinde seçim var. Seçimde de Avrupa'da ırkçı akımlar rağbet görmeye başladı. Niye rağbet görmeye başladı?"

Avrupa'da 2009'dan beri bir durgunluk olduğunu, büyümenin olmadığını, yerinde saydığını, insanların gelecek kaygısı taşıdığını anlatan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bu arada da göçmenler var, artmaya da devam ediyor. Bu işi biraz daha da kötüleştiriyor dolayısıyla bu da yabancı, İslam, Türk düşmanlığını ve ırkçılığı körüklüyor ve bir siyaset alanı doğuyor. Hollanda'da bir ırkçı parti, ikinci parti oldu. Eğer o gün Türkiye ile o olaylar yaşanmasaydı belki de birinci parti olacaktı. O olay bizim için kötü, kabul edilemez bir olay ama bir yandan da Hollanda siyasetine ayar verdi. ırkçıların iş başına gelmesini önledi. İşte bunu görüp, daha büyük partilerin, mesela Merkel'in partisi onların etkisinde kalıyor, kabul etmemiz lazım. Nasıl kalıyor? Onlar ilerledikçe, oda siyaseten bir şeyler yapması gerekiyor, buda ilişkilerimize zarar veriyor. Avrupa iç siyasetini, seçim hesaplarını Türkiye üzerine kurmasın. Biz Avrupa'ya 'Gelin bu halk oylamasında bize oy verin, bize destek verin' demiyoruz. 'Kenarda durun' diyoruz. Taraf oldukları zamanda bizim söyleyeceğimiz sözlere katlanmaları lazım. Bir ay içinde yaşananları hep birlikte gördük, Avrupa böbürlendiği, gururlandığı bütün değerleri ayaklar altına aldı."

Yıldırım, AB ilişkilerin daha gerçekçi bir zeminde konuşulacağını, milletin hissiyatının yok sayılmayacağını belirtti.

Halk oylamasında "evet" çıkacağına inandıklarını dile getiren Yıldırım, "Biz 'hayır' grubunun başını çeken Sayın Kılıçdaroğlu gibi korku anlatmıyoruz, endişe, karamsarlık pompalamıyoruz. Açık bir şekilde, dürüstçe, yalan dolana sapmadan diyoruz ki 'Bu sistem bir hükümet sistemidir." ifadelerini kullandı.

BEDELLİ ASKERLİK YANITI

Bedelli askerliğin gündemde olup olmadığına ilişkin konuşan Yıldırım, "Yok böyle bir şey, programımızda gündemimizde yok" dedi.

'YENİ DARBE TEHLİKESİ VAR MI?' SORUSUNU YANITLADI

Yıldırım, "Yeni bir darbe tehlikesi var mı?" sorusunu da şu şekilde cevapladı:

"Bunu da yayıyorlar. İçerde, dışarıda, sosyal medyada, dedikoduyla içerdekilerin motivasyonunu yüksek tutmak için, onların yakınlarının, akrabalarının morallerini yüksek tutmak için bu dedikoduları yayıyorlar. Milletimiz rahat olsun, hükümetleri nöbette, Cumhurbaşkanımız, biz görevimizin başındayız. Herhangi bir sıkıntı yok millet rahat etsin. İnşallah olmaz. Bir çılgınlık yapmaya kalkarlarsa bu sefer bedelini daha ağır öderler. Çünkü çılgınlığın mevzuatı yok. Biri bir çılgınlık yapabilir ama onu da canıyla öder."

"BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKACAK DEĞİLİZ"

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ı kabulünün anımsatılıp o görüşmede FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesinin gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Yıldırım, şunları kaydetti:

"Biz bir kere talebimizi yaptık. Yeni değil bu. Geçmiş Amerikan yönetimi sırasında yaptık. Gerekli belgeleri fazlasıyla gönderdik. Bu darbe işinin arkasında Pensilvanya var. Bu davalardaki ifadelerden ve itiraflardan da anlaşılıyor. Amerika Birleşik Devletlerinin dediği, 'Bu bir hukuki süreçtir, bu süreç işliyor. Ondan sonra karar verilecek'. Bu bizi tatmin etmiyor açıkçası. Biz idari yönden de yeni yönetimin konuya daha fazla sahip çıkmasını ve bu süreci hızlandırmasını istiyoruz. Bizim talebimiz budur. Üst düzey görüşmelerde bunu da dile getiriyoruz. Bu işin peşini bırakacak değiliz."

Yıldırım, Trump yönetimiyle ilişkilerin biraz daha ilerlemesi konusunda görüşünün sorulması üzerine, "Tabii eski yönetime göre daha müspet düşünüyoruz. Daha ümitliyiz. Bir kaç konu var Amerika ile bunlar Türkiye'yi rahatsız eden konular. Daha aklı selim içerisinde, daha yapıcı bir tutumla ele alınırsa ilişkilerin düzelmemesi için bir sebep yok." karşılığını verdi.

"3 BİNE YAKIN DEAŞ MENSUBUNU ETKİSİZ HALE GETİRDİK"

Türkiye ile ABD arasında üzerinde çalışılması gereken üç konunun olduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bunlardan bir tanesi 15 Temmuz olayı ve FETÖ. Bununla ilgili Türkiye'ye daha yapıcı bir tutum içerisinde destek olmalarını bekliyoruz. Bu FETÖ elebaşısı orada olduğu müddetçe bizim ilişkilerimizin tam anlamıyla gelişmesi beklenmemelidir. İkinci konu Suriye'de DEAŞ'a karşı yapılan mücadele. Bu mücadelede Amerika Birleşik Devletleri bizim terör örgütü olarak gördüğümüz PKK ile iç içe olduğunu bildiğimiz YPG ve PYD gibi örgütlerle Rakka'da DEAŞ operasyonu yapmak istiyor veya yapmaya çalışıyor. Bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Bu Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri dostluğuna, stratejik ortaklığına zarar verir diyoruz. Böyle bir operasyon yapılacaksa Türkiye'nin Fırat Kalkanı'ndan tecrübesi ortada. 3 bine yakın DEAŞ terör örgütü mensubunu etkisiz hale getirdik. Özgür Suriye Ordusu bizim askeri unsurlarımızın desteklemesiyle huzuru ve güvenliği getirdik. Hudutlarımıza Kilis'e, Gaziantep'e gelen roketleri, füzeleri engelledik, ölümlerin üzerine geçtik. Burada başarılı bir örnek var. Aynı modeli uygulayabiliriz. Bir terörist örgütü başka bir terörist örgütüle yok etmek için koca Amerika gibi bir devletin bu yola başvurması doğru değil. Bu Türkiye ile dostluğuna da tamiri çok zor bir yara açar."

"AMERİKA'YA OLAN GÜVEN AZALIYOR"

Üçüncü konunun ise FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Türkiye kamuoyunda ABD'ye yönelik bir güven kaybı olduğunu belirten Yıldırım, "Bu güven kaybını tersine çevirecek adım atması lazım. FETÖ ve PYD-YPG konuları Türk milletinin canını sıkıyor. Amerika'ya olan güven azalıyor. 15 Temmuz'da da cılız bir tepki göstermeleri, sessiz kalmaları bunun üzerine tuz biber oldu. Dolayısıyla bu üç konuyu iyileştirmek lazım, düzeltmek lazım. Bizi Amerika'dan beklentimiz bu. Bir de şu Rıza Sarraf davası, bizim bir bankacımızı orada tutuklayıp, zorlama bir şekilde Türkiye'yi de o davaya bulaştırmaya çalışmaları. Bunun da siyasi bir manevra olduğunu düşünüyoruz ve bunu da kabul etmiyoruz." dedi.

Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Orada iddia şudur, Amerika Birleşik Devletleri'nin İran'a uyguladığı ambargonun delinmesine yönelik bazı faaliyetler. Peki faaliyetlerle ilgili Rıza Sarraf tutuklandı. 17-25 Aralık'tan sonra Genel Müdür Yardımcısı Amerika'ya yedi sefer gitmiş. Rıza Sarraf davası açıldıktan sonra da gitmiş gelmiş. Yedi sefer gidiyor geliyor bir şey demiyorsunuz, bugün aklınıza esiyor gözaltına alıyorsunuz, tutukluyorsunuz. Bunun normal bir tarafı yok. Bunun hukuki bir mesele olmaktan bir başka bir anlamı olduğunu düşünüyoruz."

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x