EVDE O KİŞİNİN KİTAPLARI BULUNDU!

EVDE O KİŞİNİN KİTAPLARI BULUNDU!

EVDE O KİŞİNİN KİTAPLARI BULUNDU!

03 Mart 2017 - 16:37

DEAŞ terör örgütü adına faaliyet yürüttükleri ve Suriye'deki çatışma bölgeleriyle irtibatlı oldukları gerekçesiyle biri örgütün sözde "Ankara emiri" olduğu savunulan Ebu Eslem" kod adlı Ahmet D.'nin de aralarında bulunduğu 20 kişi hakkında dava açıldı. DEAŞ'lı teröristlerin Türkiye'de eylem yapmak amacıyla sınıra yakın bölgede 10 canlı bomba yeleğiyle hazır bekledikleri iddianamede yer aldı. Teröristlerin 'mescit' adı altında örgüt faaliyeti yaptıkları da vurgulandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara'da DEAŞ terör  örgütü adına faaliyet yürüttükleri ve Suriye'deki çatışma bölgeleriyle irtibatlı  oldukları gerekçesiyle biri örgütün sözde "Ankara emiri" olduğu savunulan 20 kişi  hakkında iddianame düzenleyerek, mahkemeye gönderdi.  İddianamede, şüpheliler Abdulkerim A, Ahmet D, Ali D, Alper A, Burak  G, Fuat Ç, Harun Y, Hurşit S, İbrahim İ, Mert D, Mustafa S, Mücahit G, Necip Ü,  Ramazan E, Serdar A, Uğur Ç, Ümit Y, Yakup Ç, Yıldıray Ç, Zafer Ç'nin, "DEAŞ  silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6'şar aydan 15'er yıla kadar  hapse çarptırılmaları istendi.

Şüphelilerden İncirli'nin, adresinde bulunan silah mermileri  dolayısıyla "Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun"  uyarınca ayrıca cezalandırılması talep edildi. İddianamede, 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişimi  ardından Türkiye-Suriye sınır hattında sıkıntılar yaşandığı, hem Suriye'den  Türkiye'ye geçmek hem de Türkiye'den çatışma bölgelerine gitmek isteyenlerin  sayısının arttığı belirtildi.

'TÜRKİYE SINIRI GEÇTİ, CAN EVİNDEN VURUN'

FETÖ/PDY'nin darbe girişimi sonrasında DEAŞ mensuplarının, sosyal  medyadan, "Türkiye sınırı geçti, siz de onları can evinden vurun, Müslümanları  güçsüz sahipsiz bilmesinler." twitleri attığı ifade edilen iddianamede, DEAŞ  mensuplarının Türkiye'de eylem yapmak amacıyla sınıra yakın bölgede 10 canlı  bomba yeleğiyle hazır bekledikleri ve çatışma bölgesine patlayıcı madde  aktardıkları yönünde bilgilere ulaşıldığı anlatıldı. 

Çubuk İlçe Emniyet Müdürlüğünü 14 Ocak 2016'da arayan, açık kimliğini  bildirmeyen kişinin, ''Cumhuriyet Mahallesi'ndeki bir ara sokağa sakallı  şahısların girip çıktığı, örgütçü olabilecekleri'' ihbarında bulunduğu kaydedilen  iddianamede, bunun üzerine yapılan çalışmalarda, ihbar konusu yerin mescit haline  getirildiği, 40-50 kişilik grubun her cuma 11.40 ile 13.00 arasında burada  toplandığı, cuma namazının ardından dağıldıklarının belirlendiği kaydedildi. İddianamede, burada hafta sonları da sohbetler düzenlendiği, bu  mescidin "emir"liğini şüphelilerden Ümit Y'nin üstlendiği, Ali D'nin Arapça dersi  verdiği ve örgütün fikirleri doğrultusunda söylemlerde bulunulduğunun tespit  edildiği vurgulandı.

 Şüpheliler Yıldıray Ç. ile Ümit Y'nin Çubuk'taki işletmelerinin  kapısına örgütün sancak olarak kullandığı simgeyi yapıştırdığı, şüpheli Ahmet  D'nin, Murat G'nin liderliğini yaptığı grup içerisindeki özel ders grubundan  olduğu, avukat Alper A'ya ise örgüt üyelerinin davalarıyla ilgilenmesi için görev  verildiğinin değerlendirildiği bildirildi.  Şüphelilerden Hurşit S'nin DEAŞ yanlılarıyla irtibatı olduğuna ve  çatışma bölgesine giden ve halen terör nitelikli "kayıp şahıs" olarak aranan  Tolga A'nın ailesine maddi yardımda bulunduğuna yer verilen iddianamede, şüpheli  İbrahim İ'nin de yasa dışı yollardan çatışma bölgelerine giderek DEAŞ'a katılmak  isteyen kişilerle telefonla irtibata geçtiği, yine örgüte katılmak üzere evinden  kaçan Onur A'ya para aktardığı belirtildi.

 Şüphelilerin yakalanması için 26 Ağustos 2016'da eş zamanlı  operasyonlar düzenlendiği, 20 şüphelinin yakalandığı aktarılan iddianamede,  öncelikle Sincan Törekent 268. Sokak'ta, "mescit" adı altında örgüt  faaliyetlerinin yürütüldüğü, buradaki aramalarda, DEAŞ örgütünün sözde bayrağının  üzerlerinde yer aldığı 7 doküman ele geçirildiği anlatıldı.

İddianamede, şüphelilerin eylemleri ve soruşturma aşamasında alınan  ifadeleri ile adreslerindeki aramalarda ele geçirilen dokümanlar özetlendi.  Buna göre, şüphelilerden Zafer Ç'nin adresinde silahlı DEAŞ  mensuplarına ait fotoğraflar ve "militan yetiştirmek amacıyla sözde dini eğitim  verdikleri çocuklar için hazırlanan başarı belgeleri" bulundu. Çafer Ç, "gayri  ahlaki durum" nedeniyle çocuklarını devlet okullarına yollamayacağını beyan etti.

 Şüpheli Ümit Y, de ifadesinde "askerlik yaptığını ancak yaptığı  askerliğin Allah için değil, bayrak, toprak, ırkçılık ve Atatürkçülük için  yapıldığını, bu nedenle tekrar askerlik yapması istense yapmayacağını, imkan  verildiği takdirde Allah'ın kurallarının geçerli olduğu şeriatla yönetilen düzen  kurmak istediğini" söyledi. Ümit Y, iddianamede örgüt toplantılarının yapıldığı  kaydedilen Çubuk'taki dükkanı da Arapça öğrenilmesi ve vakit namazlarının  kılınması için kiraladığını savundu.  Şüpheli Ramazan E'nin evinde "terör örgütüne üye olmak ve terör örgütü  propagandası yapmak" suçundan hakkında birçok kez işlem yapılan ve El Kaide ve  DEAŞ'ın Türkiye'deki destekçi ve sempatizanlarının liderliğini yaptığı belirlenen  Ebu Hanzala'ya (Halis Bayuncuk) ait 2 kitap bulundu.Ramazan E. ifadesinde, Türkiye  Cumhuriyeti'nin laiklik ve demokrasi ile yönetildiğini, bu nedenle kafir  sayıldığını, İslam'a göre yönetilmeyen ülkede askerlik yapılmaması gerektiğini,  ahlaksızlıkların olması sebebiyle çocuklarını devlet okullarına  gönderemeyeceğini, mevcut anayasal düzen yerine şeriat devletinin gelmesini  istediğini  beyan ettiği anlatıldı.

HALİS BAYUNCUK'UN KİTAPLARI BULUNDU 

Adresinde Ebu Hanzala'nın kitabı bulunan Necip Ü. de "Türkiye  Cumhuriyeti Devletinin, askerlerin ve mahkemelerin kafir olduğunu düşündüğünü,  imamların laik sisteme bağlı kalacakları ve hizmet edeceklerine dair yemin  etmeleri sebebiyle vakit namazlarını camilerde kılmadığını ve onları kafir olarak  gördüğünü" bildirdiği kaydedildi.  Adresinde bulunan ''Put ve Puta Tapmak" isimli kitapta Anıtkabir,  türbeler, sanatçılar, futbolcular, para, vatan ve bayrağa tapıldığına dair  anlatımlara yer verilen Mücahit Ü. ise Türkiye Cumhuriyeti'nin "kafir" olduğunu,  İslami usule uygun okul bulamadığı takdirde çocuklarını okula göndermeyeceğini ve  Ebu Hanzala'nın sohbetlerini internetten dinlediğini anlattı.

 Şüpheli İbrahim İ. "çocuklarını devlet okullarına yollamayacağını ve  hilafetin gelmesini istediğini", Harun Y. ise Suriye'ye kaçan oğlunu getirmek  için 2014'te bu ülkeye gittiğini, DEAŞ mensubu olduğunu tahmin ettiği kişilerce  karşılandığını, kaçak yollarla Türkiye'ye geri döndüğünü ve "ahlaki sıkıntılar"  nedeniyle çocuklarını devlet okuluna göndermediğini ifade etti.

 ÖRGÜTÜN ANKARA EMİR

 Şüphelilerden Ali D'nin Çubuk'taki evinde, DEAŞ'ın "Konstantiniyye"  adlı dergisinin bulunduğuna yer verilen iddianamede, şüphelilerden Ahmet D'nin  DEAŞ'ın sözde "Ankara emiri" olduğu, "Ebu Eslem" kod adını kullandığı, evindeki  aramada örgütün sözde bayraklarının yer aldığı 2 davetiye kartı bulunduğu  bildirildi.  Şüpheli Abdulkerim A'nın adresinde, çatışma bölgesinde teröristlerle  çektirdiği fotoğrafın ele geçirildiğine yer verilen iddianamede, şüpheli Mustafa  S'nin ikametinde DEAŞ terör örgütünün sancağı olarak kullanılan siyah zemin  üzerine Arapça yazılar ve yasaklı kitaplar bulunduğu, Burak G'nin ise beyanında  "Diyanet imamlarının arkasında namaz kılmadığını" bildirdiği kaydedildi.  İddianamede Ankara'da avukatlık yapan şüpheli Alper A'nın  adreslerinde, Türkiye'nin birçok ilinde DEAŞ ile El Kaide silahlı terör örgütüne  üye oldukları iddiasıyla haklarında işlem yapılan kişilere ait soruşturma  evraklarının bulunduğu kaydedilerek, Alper A'nın, "vekalet ilişkisi dışında, DEAŞ  terör örgütüne müzahir şahısların avukatlığını ve hukuki işlerinin takibini  yaptığı" belirtildi.   Şüphelinin "DEAŞ bünyesinde Ankara'da yoğun faaliyette bulunduğu"  savunulan iddianamede, Alper A'nın, örgüt mensuplarıyla irtibatlarını mail  yoluyla ve kod isimlerini kullanarak gerçekleştirdiği kaydedildi. Alper A'nın  telefonunda yapılan inceleme sonucunda, "Ebu Erva" kod adını kullandığının  anlaşıldığı, DEAŞ'ın çatışma bölgeleriyle irtibatlı olan Murat G'in Ankara grubu  içerisinde bir dönem sorumlu düzeyde faaliyet yürüttüğü ancak görüş ayrılıkları  nedeniyle bu gruptan ayrıldığı ifade edildi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x