AZERBAYCAN’DAN KKTC’NİN TANINMASI ÇAĞRISI

AZERBAYCAN'DAN KKTC'NİN TANINMASI ÇAĞRISI

AZERBAYCAN'DAN KKTC'NİN TANINMASI ÇAĞRISI

13 Temmuz 2017 - 15:40

Azerbaycan merkezli haber ağı the Great Middle East (Büyük Orta Doğu)’nun Genel Yayın Yönetmeni Ali Hacızade, sonuçsuz kalan Kıbrıs müzakerelerine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

İsviçre'deki Kıbrıs müzakereleri bir kez daha başarısızlıkla sonuçlanarak umutları suya düşürdü. Konuyla ilgili, bölgedeki enerji kaynaklarına dikkat çeken Hacızade, Rum kesiminin görüşmeleri akla hayale sığmayan taleplerle sabote ettiğini söyledi. Hacızade, Rumların sabotajına karşı çıkarken, KKTC'nin süratle mümkün olduğunca fazla devlet tarafından tanınması çağrısında bulundu.

İşte Hacızade'nin o yazısı;

İsviçre'deki Kıbrıs müzakereleri, bu görüşmelerden somut bir netice bekleyen ve senelerdir çözülemeyen sorunun bu günlerde çözüleceğine inanan iyi niyetli insanları bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı.

"TÜRKİYE'SİZ BİR KIBRIS İSTİYORLAR"

Gerçek şu ki, müzakerelerin bu şekilde sonuçlanması sürpriz olmadı. Kesin olarak bilinmesi gereken, Kıbrıs meselesinin sadece Türkiye-KKTC ve Yunanistan-Kıbrıs Rum Kesimi sorunu olmadığıdır. Kıbrıs meselesine doğu Akdeniz bölgesinde gelişen politikalar açısından da bakmak gerekir. Kıbrıs’ın stratejik konumu, Suriye’deki bitmeyen savaş, Rusya’nın Suriye sularındaki aktifliği, Yunanistan ve AB’yi etkileyen mülteci ve göçmen krizi, doğu Akdeniz’de bu güne kadar bulunan ve bundan sonra hem bölgede hem de Kıbrıs açıklarında bulunması ihtimal edilen zengin doğal gaz ve petrol kaynakları büyük önem arz ediyor. Tüm bu hususlar AB, İsrail, Rusya ve ABD’nin dikkatini bölgeye çekiyor. Dahası tüm bu aktörlerin de ortak bir buluşma noktası var, o da Türkiye’siz bir Kıbrıs istemeleridir. 

Bölgede ekonomik, askeri ve siyasi çıkarları olan güçler, Rum kamuoyunun ve Rum yöneticilerin "büyük Yunanistan" hayallerini nasıl istismar etmesi gerektiğini gayet iyi biliyorlar.
"STRATEJİK AÇIDAN BÜYÜK ÖNEME SAHİP"

Yanı sıra, Türkiye’nin Kıbrıs’da askeri varlığını sonlandırırlarsa olası bir savaşta Türkiye’nin güney cephesi daha zor korunan bir araziye dönüşecektir. Stratejik, askeri ve politik açıdan Türkiye için Kıbrıs’ın önemi fevkalade. Doğu Akdeniz bölgesine yönelik istihbarat çalışmaları (Suriye, Lübnan, İsrail, Ürdün), teknik takip ve keşif aktiviteleri için Kıbrıs’dan daha iyi bir yer bulunamaz. Türkiye eğer bölge gücü ve doğu Akdeniz’de söz sahibi olmak istiyorsa, Kıbrıs’taki askeri varlığını sürdürmelidir.

Öte yandan bağımsız ve egemen Kıbrıs Türk Devleti için de Türkiye’nin adadaki askeri varlığı mühimdir. 

"RUMLAR GÖRÜŞMELERİ SABOTE ETTİ"

Rum yönetimi ve kamuoyu, 2004 referendumunda çözümden yana olmadıklarını ve Kıbrıslı Türkleri eşit bir taraf gibi görmediklerini gözler önüne sermişti. O günden bu güne Rum tarafının ve onu oynatan güçlerin görüşleri pek değişmedi. Rumlar bir takım gizli bilgileri basına sızdırarak ve basın üzerinden spekülasyon yaparak görüşmeleri olumsuz etkiledi. Ayrıca Rum yöneticiler gerçekleştirilmesi mümkün olmayan talepler öne sürerek görüşmeleri sabote etti.

Rumların öne sürdüğü talepler arasında bulunan "Türk askerinin adadan ayrılması" önerisi akıl dışıdır. Türk askerinin adadan ayrıldığı varsayıldığında, Türklerin güvenliğini kim sağlayacak? Rumlar mı yoksa AB mi? Rumların kendilerine eşit görmedikleri Türklerin güvenliğini nasıl sağlayacağı oldukça şüpheli. Avrupa'da krizleri yönetirken bile sorun yaşayan AB'nin Kıbrıs Türklerini nasıl koruyacağı aşikar.

İNGİLİZLERDEN RAHATSIZ OLMAYANLAR TÜRK ASKERİNİ İSTEMİYOR

Rumların adadan Türk askerini göndermek istemesi, "askerden arındırılmış bölge" olarak yorumlanabilir. Bu şekilde düşünüldüğünde Rumların önce kendi askeri birliklerini dağıtması ve İngiliz üslerinin kapatılmasını talep etmesi gerekiyor. Çünkü ancak o zaman Türkiye'den böyle bir talepte bulunabilirler. Fakat biz bunu görmüyoruz. Demek ki, tek hedef adada Türk askeri varlığını sonlandırmak değil. Bu durum bazı kimseler tarafından hayali kurulan "Enosis" macerasına yeniden yelken açmak olarak algılanabilir.
Bu arada, 2004'te referenduma "evet" diyen Kıbrıs Türk halkına "izolasyonların kalkacağı" taahhüdünde bulunan AB'nin sözünü çabuk unuttuğunu da hatırlamak gerekir. 

"KKTC'NİN BAĞIMSIZLIĞI TANINMALI"

KKTC, Türkiye ve Türk dünyasıda bu meseleye katkı sağlayabilecek güçler birleşmeli ve Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi ve Avrupalı dostlarının KKTC ve Türkiye'ye karşı açtığı propaganda savaşına karşı çıkmalıdır. Ayrıca, KKTC'nin bağımsızlığı mümkün olduğu kadar çok devlet tarafından tanınmalıdır. KKTC, ne kadar çok devlet tarafından tanınarsa Rum yönetiminin tavrı bir o kadar değişmek zorunda kalır. Zira, Rumları akıl dışı talepler iler sürmeye ve Kıbrıslı Türkleri kendilerine eşit görmemeye sevk eden hususlardan biri de KKTC'nin tanınmamasıdır.    

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x