SOSYAL PROBLEM
Filiz TEKALTI

Filiz TEKALTI

SOSYAL PROBLEM

Sosyal problem nedir?

 

Sosyal problem medyada, değişik araştırmalarda  ve değişik meslek sınıflarında, bunların arasında sosyologlar ve sosyal hizmet uzmanları tarafından kullanılan bir kavramdır.

 

Bu kavramın içerik ve anlamı çok kolay açıklanabilmemekle beraber bir çok geniş alanları da içermektedir. Örnek olarak ta suçluluk, aşırı alkol ve uyuşturucu kullanımı problemi, evsizlik ve fuhuş gibi konuları da örtmektedir. 

 

Sosyal çalısmalar ise bu konularda görülen sorunlarla çalışmak ve çözüm bulmak ve bunların sonuçlarıyla ilgilenmek demektir.

 

Soysal sorunlar kavramı 1800 üncü yüzyılda kullanılmaya baslandı. O zamanlarda bu kavram daha çok sosyal sorunlar veya toplum sorunları olarak adlandırılmaktaydı.

 

Sosyal problemler bütün toplumlarda baş gösterirken, bu sorunlar toplumları da aynı şekilde etkilemektedir, küçük veya büyük çapta. Hatta küçük ve seyrek yerleşim alanlarında bile bu tür sosyal sorunlar bulunmaktadır. Bunların en önemli nedenlerinden biri, bir toplumda yaşayan insanların, yakın ilişkilerinden kaynaklanan anlaşmazlıklarından oluşmaktadır. 

 

Bu durumda bu tür sosyal sorunlar hemen hemen kaçınılmazdır ve hatta aynı ailede yaşayan bireylerin de birbirleriyle anlaşmazlıkları bulunması kaçınılmazdır.

 

Sosyal problem denince yine de akla gelen ilk düşünce, insanların birlikte yaşadığı toplumda, birbirleriyle olan sorunları demektir.

 

Amerika ve Avrupada ve diğer endüstri ülkelerinde baş gösteren sosyal sorunlar, gelişme halinde olan ülkelerdeki sosyal sorunlardan çok daha farklı olmaktadır.

 

Amerika, Avrupa ve diğer endüstri ülkelerinde görülen sosyal sorunlar daha çok şunlardan ibaret olmaktadır: Zenginler ve fakirler arasında olan çatlak ve  hızla büyüyen açık fark, işsizlik, şiddet, ırkçılık, cinsiyet sorunları,(seksizm) ve benzeri sosyal sorunlar olurken, gelişme çağında olan ülkelerde ki sosyal sorunlar daha çok ve hala temel ve hayati anlamı gerektiren, sosyal sorunlarla baş başadır. Bunlar da genel olarak sırlanırsa şu şekilde olmaktadır… fakirlik, yiyecek eksikliği, hijyen eksikliği, salgın hastalıkların büyümesi ve yayılması, etnik sorunlar ve okuma yazma azlığı, ki bunlar sadece sosyal sorunlar olmaktan ziyade toplumların gelişmesini de büyük çapta engelleyen sorunlar demektir. Bunun yanı sıra bu tür sosyal sorunlar birbirlerine zincirleme bağlı olduğundan dolayı, bunları çözmek ayrıca çok, çok zor olmakla beraber, neredeyse imkansız olmaktadır.  

 

Sosyal sorunların sadece, sorunları olan insanları etkilediğini düşünmek yanlış olur zira bu sorunlar bütün topluma ve içinde yaşayan bütün insanlara tesir etmektedir. 

 

Mesela Hiv/Aids hastalığının kolayca ve hızla yayılması ve bu hastalığa yakalanların ilaç konusunda yardım alma olasılığının ne kadar zor olduğunu hepimiz bilmekteyiz. En önemli olan da bu hastalığa gereken ilaçların çok pahalı olması ve herkesin maalesef ilaç elde etme gücünün olmamasıdır. Hiv/Aidse yakalanma olasılığı da belli bir kesime ait değildir ve herkes için bu hastalığa yakalanma olasılığı mevcuttur. Hiv/Aids hastalığının birçok çocukları anasız babasız bıraktığını ve bunun toplumda koca bir yara açtığını da unutmamak gerekir.

 

Sosyal sorunlar gittikçe artarken, çözüm yollarının da bir o kadar araştırılması ve yeni metodlar bulunmasını gerektirken, aynı zamanda çözüm yolları için bir o kadar da ayrı görüşler oluşmaktadır.

 

Toplumlar ve insanlar elbette ki sorunsuz olamaz ama mühim olan bence ayrı görüşlerin olması değil, mutlaka bir şeylerin yapılmasıdır.

 

Sağlıcakla kalın

Son Yazılar