"Linç Girişimi Kutuplaşmanın Sonucu"


CHP Genel başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak'ın Basın Toptantısı

Gazi Meclisimizin kuruluşunun 99. yıl dönümüydü. Ülkenin yazgısında tek güç ve yetki sahibi olarak milletini, onun Gazi Meclisini gören Mustafa Kemal Atatürk, ulusal egemenliğimizi bugünün çocuklarına ve gelecek nesillere emanet etmişti. Bu vesileyle Büyük Önderimizi ve onun silah arkadaşlarını bir defa daha saygı ve minnetle anıyorum


LİNÇ GİRİŞİMİ KUTUPLAŞMANIN SONUCU
Yönetimin merkezine, 82 milyon yurttaşımızı temsil eden parlamentonun yerine, tek kişi parti devletini yerleştirme çabası, bugün yaşadığımız derin sıkıntılara yol açmıştır. Gazi Meclisi etkisizleştirmek için 2014’ten bu yana atılan adımlar, toplumumuzu hızla bölmüş, kutuplaştırmıştır. Üç gün önce başkentimizde yaşanan, ana muhalefet partisi liderine, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına, Genel Başkanımıza yapılan linç girişimi, bu kutuplaşmanın bir sonucudur. Ülkemiz 24 Haziran seçimlerinden bu yana patinaj yapmakta, bir yandan da ciddi şekilde savrulmaktadır.
ORTAK AKLI KULLANMAYAN YÖNETİMLER SORUNUN PARÇASIDIR
Sorunları akıl zemininde tartışmayan, ortak aklı kullanamayan yönetimler, çözümün değil sorunun parçası olurlar. Siyaset zeminini mutlak iktidarı ele geçirme aracı olarak görenler, gerilim ve kaos kaynağıdır.
KİN VE NEFRETLE PARÇALANAN TOPLUMUN DIŞ DÜŞMANA İHTİYACI YOK
Ülkeyi yönetenler koltuklarını koruyabilmek için bugün akla hayale gelmeyecek yöntemlere başvurmaktadırlar. Yalanı hakikat, meşru siyaseti gayrimeşru, demokratik muhalefeti terörist, siyasi rakipleri devlet düşmanı olarak göstermek çabası içindedirler. Ama sonuçta elde kalan kin ve nefretle parçalanmış bir toplumdur. Böyle bir toplumun dış düşmanlara ihtiyacı yoktur. En ufak bir kıvılcım bile büyük felaketleri tetikleyebilir.
MİLLETİ TUTSAK ETTİREN İÇ CEPHENİN ÇÖKMESİDİR
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük bir devlet adamı olarak, vizyoner bir devlet adamı olarak sarf ettiği şu sözler, ülkeyi yönetenlerin kulaklarına küpe olmalıdır:
 “Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir. Dış cephe sarsılabilir, değişebilir, mağlup olabilir, fakat bu durum, hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren, iç cephenin çökmesidir. Bu gerçeği bizden daha çok bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar” diyor büyük önderimiz.
AKLI BAŞINDA BİR YÖNETİM FAY HATLARIYLA OYNAMAZ
Onun söylediği gibi iç cephe çökerse, bunun altında hepimiz kalırız. Bu nedenle aklı başında bir yönetim, daha fazla güç için toplumun fay hatlarıyla, milletimizin sinir uçlarıyla oynamaz, oynamamalıdır. Ama 31 Mart 2019 Mahalli İdare Seçimlerinin gerek öncesinde gerekse sonrasında yaşadıklarımız tek kişi parti devleti rejiminde akıl ve dirayetten ne kadar uzaklaşıldığını göstermiştir.
LİNÇ GİRİŞİMİNİ SIRADANLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLARIN NİYETİ TEMİZ DEĞİL
Rüzgâr eken fırtına biçer. Seçim sürecinde iktidar ortaklarının kullandığı zehirli dil, 21 Nisan 2019’da Türkiye’nin başkentinde, bu ülkenin kurucu partisinin Genel Başkanına karşı bir linç girişimine, bir terör eylemine dönüşmüştür. Bu eylemi organize edenler ve yapanlar kadar, kendileri dışında herkesi terörist olmakla suçlayan, tüm siyasi partilerin ortak meselesi olan terörle mücadeleden siyasi rant devşirmeye çalışan, nefret dilini kullanan ve bugün hala daha bu dili kullanmaya devam edenler, işlerin bu noktaya varmasında sorumluluk sahibidirler. Bu nedenle bu müessif olayı sıradanlaştırmaya, basit bir protesto gibi göstermeye çalışanların niyetlerinin temiz olmadığını açık seçik burada ifade ediyorum.
1,5 SAAT BOYUNCA DEVLET YOK OLDU, DEMORKASİ MAHSUR KALDI
“CHP’lilerin şehit cenazelerine katılımını engellemek için talimat verdim” diyen, kendi partileri dışındaki partileri terör örgütleriyle işbirliği yapmakla suçlayan, bu filmin figüranları, yaşadığımız acı hadisenin sorumluları arasındadırlar. Bir kere daha altını çizerek söylüyorum, bu linç girişimini mazur göstermeye, hatta meşrulaştırmaya çalışanlar, bu suçun ortağıdırlar. Devlet 1,5 saat boyunca Türkiye’nin başkentinde ortadan yok olmuştur. Demokrasimiz 1,5 saat boyunca Akkuzulu Köyü’nde bir yurttaşımızın evinde mahsur kalmıştır. Bunun hesabı mutlaka sorulmalıdır. Ancak görevlerini yapmayarak bu müessif olaya yol açanlar, olayın mağduru olan, linç edilmek istenen genel başkanımızı suçlama densizliğinde bulunmaktadırlar. Bu beylerin telaşı, görevini yapmayan suçluların telaşıdır. Kutuplaştırarak, ötekileştirerek, siyasi rant devşirme hesabıyla toplumsal fay hatlarında gaz biriktirenler, şimdi patlayan bu gazın da sorumlusudurlar.
ARTIK KİMSE BU YÖNETİME GÜVEN DUYMAMIZI BEKLEMESİN
Sarayı eleştirmek amacıyla tweet atanları terörist diye tutuklayanlar; bu ülkenin kurucu partisinin Genel Başkanına yumruk atanları adli kontrolle serbest bırakıyorsa artık kimse bizden bu yönetime güven duymamızı beklemesin. Biz bunu olayın azmettiricilerinin, olayın failini korumaya alması olarak değerlendiririz. Şunu da herkes bilsin, kimse bize, Kurtuluş Savaşı’nın Gazilerinin kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’ne, “şehitlerimizin cenazelerine gitmeyin” demeye cüret edemez. Bu iktidar Genel Başkanımızı koruyamıyorsa, biz Genel Başkanımızı korumasını biliriz.
MİLLETİN HATALARINIZA DAYANACAK TAKATİ KALMADI
Sarayı bir kez daha uyarıyoruz. İç cephe çökerse bunun altında koskoca bir millet kalır. Ödenecek bedel, diğer hatalarınızdan çok daha ağır olur. Milletimizin yanılmanıza, yanıltılmanıza veya hatalarınıza artık dayanacak takati kalmamıştır. İçişleri Bakanınızı, sosyal medya paylaşımlarıyla olayı basitleştirmeye çalışan, ciddi iletişim kazalarına sebebiyet veren iletişim sorumlunuzu derhal görevden alın. Kılavuzlarınızı doğru seçin. Bu millet sizin geçmişteki hatalarınızın bedelini kanıyla, canıyla ödedi halen de ödüyor. Ama artık istiap haddi doldu. Yarın bir gün yine çıkıp “Allah ve milletim beni affetsin” diyemezsiniz. Sizi bir kez daha uyarıyoruz. “Ortak aklın ve millet menfaatlerinin yanında saf tutun” diyerek tarihe şimdiden not düşüyoruz.
SANDIKTA KAZANDIĞIMIZI MASADA VERMEYİZ
Demokrasi tarihinin en adaletsiz seçimini yaptınız. Seçim boyunca karşınızdaki parti liderlerini milyonluk tazminat davalarıyla, hapis cezalarıyla idam sehpalarıyla tehdit ederek susturmaya çalıştınız ama işe yaramadı. Karşınızdaki tüm partileri terör örgütleriyle iş birliği yapmakla suçladınız. Milletin büyük kesimi size kanmadı. Şimdi de şehidimizin cenazesinde organize bir linç girişimiyle bizlere gözdağı vermek istediniz. Açıkça söyleyeyim. O da işe yaramadı. Sandıkta kazandığımızı masada vermeyeceğiz.
SANDIKLA GİTMEM DEYİP MEŞRUİYET SINIRINI ZORLAMAYIN
Biz milletimizin her bir ferdinin hak, hukuk ve adalet talebi için siyaset yapmaya devam edeceğiz. Demokratik meşru siyasetin yolundan ayrılmayacağız. Sandıkla geldiniz. Şimdi sandıkla gitmem deyip de meşruiyetinizin sınırlarını zorlamayın.  Mızıkçılığı bırakın. Seçimi kaybettiğinizi kabul edin. Kurumları ve demokrasimizi daha fazla zorlamayın, yıpratmayın.
BU GİDİŞİN MİLLETE FATURASI AĞIR OLUR
Dış politikadaki beceriksizlikleriniz, Türkiye’yi soktuğunuz Suriye bataklığı, ABD’nin İran ambargosu, S-400’ler ciddi belirsizlikler yaratıyor. Kötü yönetiminizle sebep olduğunuz tarihin en ağır ekonomik krizi yüzünden kimse önünü göremiyor. İşadamı yatırım yapmıyor, vatandaş tüketmiyor. Ekonomi hızla yavaşlıyor. Şimdi tüm bu sıkıntılara bir yandan toplumu kavgaya tutuşturarak, bir yandan da YSK’ya baskı yaparak siyasi belirsizlik yaratmak suretiyle giderseniz, bu gidişin faturası millete çok ağır olur. 
YSK, AK PARTİ’NİN SOYUT İDDİALARINI ARAŞTIRACAK
Yüksek Seçim Kurulu’na büyük baskı uygulandığı anlaşılıyor. YSK geçmişte anında reddettiği talepleri şimdi incelenmesi için ilçe seçim kurullarına gönderebiliyor. YSK’nın böylesine bir kararına hem şekil hem de içerik olarak ilk defa tanık oluyoruz.
16 NİSAN’DA İSTEDİKLERİYLE 31 MART’TA İSTEDİKLERİ ARASINDA DAĞLAR KADAR FARK VAR
YSK, AK Parti’nin “bir şeyler var hissiyatı” ile yaptığı soyut iddia ve itirazların araştırılmasına karar veriyor. AK Parti iddia ediyor, ispatını YSK’ya bırakıyor. Oysa hukukun genel kaidesi bellidir. İddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Sandık kurulu teşkili ile ilgili olarak, bugüne kadar itirazın kabulü kararı hiç verilmedi. Çünkü sandık kurulunun teşkili zaten YSK’nın kontrolünde. Böyle bir olaya ilk kez şahit oluyoruz. Kanunun açık hükmüne rağmen, sandık kurullarının görevini yapmayarak mühürlemediği oy pusulaları 16 Nisan Halk Oylamasında geçerli sayılmıştı. Gerekçe olarak da burada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca seçmen iradesine üstünlük tanınması gösterilmişti. Daha önce bunu gerekçe göstererek bu talebi yapan AK Parti şimdi, sandık kurul başkanlarının teşekkülünde usulsüzlük iddiasıyla seçmen iradesinin üstünlüğünü kabul etmem diyor. Ne oldu seçmen iradesi? 16 Nisan için istedikleriyle, 31 Mart’ta istedikleri arasında siyah ve beyaz kadar, dağlar kadar fark var.
YSK’NIN HUKUKTAN BAŞKA PUSULAYA İHTİYACI YOK
AK Parti baskı kurarak YSK’yı oyunbozanlığa ortak etmeye çalışıyor. Toplumun tansiyonunun giderek yükselmesine neden oluyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun hukuktan başka hiç bir pusulaya ihtiyacı yoktur. Pusula şaşarsa bunun millete faturası da ağır olur. Biz hala bu ülkede hukuka saygılı ve vicdan sahibi yargıçlar olduğuna inanıyoruz.
MİLLETİN GERÇEK GÜNDEMİ EKONOMİ
Tekrar ediyorum. Şu anda ekonomimiz ilave belirsizlik ve riskleri taşıyamayacak kadar kırılgandır. Bu terazi bu sıkleti taşımaz. Bakın dolar kuru Ekim 2018’den bu yana ilk defa yeniden 5.90’a yaklaştı. Ülkede üretim bitti. 8 milyonu aştı işsiz sayısı. Tüm zamanların işsizlik rekorları kırılıyor. 17 yılda herkes borca battı. Döviz rezervlerini yediler bitirdiler. Ülkemizin insanları evinin, tarlasının, ahırının, fabrikasının tapusunu, arabasının, traktörünün ruhsatını bankalara kaptırmanın kâbusunu görüyor. Milletin sesini duymayan iktidar, ülkenin gerçek gündemine bir an önce dönmelidir.
“Ehil kadroları derhal iş başına getirin. Gerçekçi, güven uyandıracak bir ekonomik programı milletin ve tüm dünyanın önüne koyun” diyoruz. Milletimizin gerçek gündemi bellidir. Evine ekmek götüremeyen, çocuğuna harçlık veremeyen babalar, ocağında tenceresini kaynatamayan analar iktidardan çözüm beklemektedir.
YENİ BİR TOPLUMSAL SÖZLEŞMEYE İHTİYACIMIZ VAR
Artık kavgaya değil uzlaşmaya ihtiyaç var. Buna temel olacak, hukukun üstünlüğünü, güçler ayrılığını, denge ve denetimi sağlayacak yeni bir toplumsal mutabakata, yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacımız var. Kızgın demiri soğutmaktan bahsedenler için artık söz zamanı bitmiştir. Zaman eylem ve icraat zamanıdır.
Teşekkür ediyorum, sorularınız varsa alayım.
Soru: (…) Yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç olduğunu söylediniz. Dün de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Meclis’te yeni bir anayasa çağrısı yapmıştı. Bu noktada AK Parti’den bir adım bekleyecek misiniz yeni bir anayasa için? Yoksa siz bir taslak hazırlayacak mısınız?
FAİK ÖZTRAK – Biz her zaman böyle bir çalışmanın içindeyiz ama karşımızdakilerinde bu anlayışa artık gelmeleri lazım. Yani şuandaki mevcut gidişe baktığımız zaman, bu gidişin gidiş olmadığı açık seçik ortadadır.
Soru: Şimdi tam olarak bu noktada Bahçeli’nin de aslında sistem eleştirisi vardı. Yani hem Davutoğlu’nun hem de muhalefetin yaptığı çağrılar nedeniyle sistem eleştirilere açık hale getirilmek isteniyor dedi. Cumhurbaşkanının da Türkiye İttifakı cümleleriyle birlikte mi değerlendirmek gerekir? Yoksa bir uyarı mesajımı sizce bu?
FAİK ÖZTRAK –24 Haziran’dan bu yana dönüp baktığımızda milletin cebi daha mı fazla dolmuştur yoksa boşalmış mıdır? Boşalmıştır. Daha mı fazla istikrar vardır, yoksa daha fazla istikrarsızlık mı vardır? Daha fazla istikrarsızlık vardır. Sistem, yani tek kişi parti devleti sistemi milletimizin meselelerine çözüm üretmekten giderek uzaklaşmaktadır. Dolayısıyla ülkeyi ciddi sıkıntı içine sürükleyen böyle bir sistemin artık mercek altına alınması ve gerekli olan bir takım düzeltmelerin yani güçler ayrılığını güçlendirecek, hesap vermeyi, saydamlığı artıracak, hukuk devletini güçlendirecek, demokrasiyi güçlendirecek bir takım adımların atılması lazım. Bunları istemeyenler, bu sistemi tartışmayalım diyenler zaten bu işi bu noktaya gelmesinin temel müellifleridir. Cumhurbaşkanı hükümet sistemi deyip, işi kontrolsüz, hesap vermeyen, denetim ve dengeleme mekanizmaları bulunmayan bir Başkanlık sistemine doğru sürükleyenlerin şimdi kalkıp da sistem tartışılır hale geldi diye konuşmaya hakları falan yoktur.  
Soru: Sayın Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyla ilgili Araştırma Komisyonu kurduğunuzu biliyoruz, Sayın Engin Özkoç başkanlık ediyor. Sanıyorum yarın Kılıçdaroğlu’na bir rapor sunulacak o araştırmayla ilgili. Yeni bilgiler var mı, paylaşabilir misiniz? Teşekkürler.
FAİK ÖZTRAK – Şimdi arkadaşlar, Engin Özkoç başkanlığında bir araştırma grubu, bu olayın tüm safahatını ve arkasındaki bir takım gelişmeleri tek tek çalışıyorlar. Biraz önce sizin de dediğiniz gibi yarın bu raporu sunacaklar. Biz Genel Başkanımıza karşı yapılan bu linç girişiminin cezasız kalmasına, bu terör eyleminin adi, sıradan bir tepkiymiş gibi geçiştirilmesine hiçbir şekilde seyirci kalmayacağız. Yarın itibariyle arkadaşlarımız bu raporu sunacaklar. Bu konuda konuyu inceleyen heyetin başındaki Engin Özkoç arkadaşımız sizleri sık sık bilgilendirecek.
Soru: Az öncede söylemiştiniz, Sayın Genel Başkanımızı koruyamıyorlarsa biz korumasını biliriz demiştiniz. Daha öncede buna benzer açıklamalar olmuştu. Sayın Genel Başkanın korunmasıyla ilgili olarak ayrı bir birim oluşturulması ya da özel güvenlik şeklinde bir önlem alınması mı söz konusu? Bununla ilgili bir gelişme var mı, bir adım var mı? Teşekkürler.
FAİK ÖZTRAK – Arkadaşlar, Genel Başkanımızın etrafında etten duvar olur, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanını, Türkiye’nin kurucu partisinin Genel Başkanını koruruz, bunu demek istiyoruz. Ama kimse bizim şehit cenazelerine katılmamızı engelleyemez. O şehitler bizimde şehidimizdir. Bu parti Kurtuluş Savaşı’nın Gazilerinin kurduğu partidir. Bu partinin harcında Kurtuluş Savaşı şehitlerimizin kanı vardır.
Soru: Geçtiğimiz günlerde Sayın Kılıçdaroğlu’nun o olay yaşanırken bulunduğu evde bulunan beyefendinin bir açıklaması oldu. Şu ifadeleri kullandı, HDP’liler ziyaret etmişlerdi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu. Daha önce Kılıçdaroğlu’nu ziyarete geleceğini söylüyordu ama bu açıklamanın, bu ziyaretin ardından gelmekten vazgeçtiğini söyledi. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
FAİK ÖZTRAK – Kendi takdiridir, ne diyeyim? Ama evet toplumda işlerin nereye geldiğini açık seçik görüyoruz.
Soru: Devlet Bahçeli’nin bir açıklaması oldu. CHP’lilerin Kemal Kılıçdaroğlu’nun yalnız bırakıldığına yönelik bir iması oldu. Sadece yanında MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya’nın bulunduğunu ifade etti. En azından ona teşekkür etmeli dedi. Nasıl değerlendirirsiniz?
FAİK ÖZTRAK – Şimdi benim gördüğüm kadarıyla çıkışta zaten Sayın Karakaya’yla Genel Başkanımız konuştu ama Genel Başkanımızın etrafında Genel Başkan Yardımcıları var, bunu her noktada görüyoruz, kaç tane Genel Başkan Yardımcısı, kaç tane partilimiz, danışmanları, korumaları hepsi var. Genel Başkanımızın yalnız bırakıldığı iddiası doğru değil ama orada devlet yoktu, devlet yapması gereken korumayı yapmadı. Kendisine haber verildiği halde, devletin ilgili makamları uyarıldığı halde yapılması gereken yapılmadı, mesele budur.
Teşekkür ediyorum arkadaşlar.