HİÇLİK

20 Eylül 2016 - 10:34 - Güncelleme: 20 Eylül 2016 - 14:51

Herkes her şey olabilir hayatta ama hiçbir şey olamaz. Belki de budur tüm kırgınlıkların, mutsuzlukların, savaşların, barışların, sevişmelerin, hırsların vb.. her şeyin sebebi. Hiçbir şey olamamak.

 Egodan, arzudan, hırstan arındırılmış ruhlar gerekiyor mutlu olabilmek için, mutlu bir hiçbir şey olabilmek için. Ya da başka bir deyişle mutlu olabilmek için hiçbir şey ve hiç kimse olabilmek gerekiyor.

 Hiçbir şey olabilmek çok ağırdır aslında, bu yüzden beceremeyiz bir çoğumuz. Cesaret ister çok büyük, çelik gibi bir sinir sistemi, duygulardan arındırılmış bir karar mekanizması.

 Ölümün bilincini taşımayı gerektirir, her saniye, her an, her solukta.

 Diplomalarına inat, kariyerine inat, hırslarına inat, arzularına inat, aşklarına inat, bildiklerine ve gördüklerine inat hiçbir şey olmak; aslan gibi bir yürek gerektirir.

 Ben’i unutmak bir bütün olmaktır doğayla, yaşamla, nefes alan ya da almayan tüm varlıklarla. Onlarla birlikte hiçbir şey olursun.

 Her şey; içinde tüm güzellikleri barındırdığı gibi, tüm çirkinlikleri de barındırır. Oysa öyle midir hiçbir şey?

 Hiçbir şey; saydamdır, berraktır. İçinde kötülük yoktur, içinde siyah yoktur. İçinde hırs, öfke, kan, cehalet, savaş yoktur. Çünkü hiçbir şey olmak için tüm bunlara gerek yoktur, sadece duygularınla, bulduğun huzurla, aldığın nefesle, gülümsemenle hiçbir şey olabilirsin, duru ve sade.

 Herkes her şey olabilmek için çırpınır durur senelerce, ve sonunda bir şey olabilir elbette, belki de birçok şey, hatta her şey.

 İşte o her şeyi olabilmek için feda ederler farkında olmadan, üzerine titredikleri ‘’BEN’’lerini. Evlenirler; evli olurlar. Çocukları olur; anne ve baba olurlar. Üniversiteyi bitirirler; titrleri olur. Çok çalışırlar; zengin olurlar. İnsanoğlu istesin yeter ki, istedikten sonra deler dağları, söndürür güneşi, toplar yıldızları gökten.

 Ama her şey olurken; yitirirler içlerindeki çocuğu, gülümsemez artık gözleri, uçan pembe balona bakıp kahkaha atamazlar dakikalarca, bankta oturup hıçkıra hıçkıra ağlayamazlar, sokaktaki köpeği odalarına alıp bir gece uyuyamazlar sarılarak, pamuk şekeri paylaşamazlar, belki yıllarca yiyemezler bile. Huzuru bulamazlar. Sokakta bağırarak şarkı söyleyemezler, yağmurda koşamazlar, saçlarını salıp  bırakamazlar rüzgara, salıncağa binemezler, pencerenin kenarına oturup saatlerce kitap okuyamazlar. Evleri; temizlik kokar, çamaşır suyu kokar, parfüm kokar, çocuk bezi kokar ama asla mutluluk kokmaz.

 Bir ‘’SONUÇ’’la tanıştım çokta geçmiş olmayan bir zamanda.’’ Ne yapıyorsun sen , bu okul da bitince ne olacaksın’’ dedi bana. Düşündüm; ‘’şimdi ki gibi olacağım’’ dedim. ‘’Şimdi nesin peki’’ dedi. ‘’Hiçbir şey’’ dedim ona. ‘’Hiçbir şeyim ve öyle kalacağım bu hayatta.’’ ‘’Tamam’’ dedi ‘’tamam sus kafamı karıştırma daha fazla.’’

 Keşke hepimiz öyle olsak, hiçbir şey olsak, kendimize hiçbir şey olabilmek için bir şans tanısak. Savaşsız, kavgasız, salt sevgi dolu bir hiçbir şey olsak birbirimizin hayatında. Diplomalarımız olsun, dünyayı güzelleştirmek için teorilerimizi uygulamaya geçirelim, her gün daha iyiye, daha güzele gidelim ama egodan uzak hiçbir şey olarak.

 Şimdi siz söyleyin; hiçbir şey olur muyuz birbirimizin hayatında yaşamımız boyunca?

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x