Kılıçdaroğlu’ndan Önemli Açıklamalar!

Kılıçdaroğlu'ndan Önemli Açıklamalar!

17 Aralık 2019 - 14:17

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kazakistan Bağımsızlık Günü kapsamında İstanbul'da düzenlenen "Tarihten Esintiler" konserine katıldı


CHP lideri Kılıçdaroğlu, konser öncesinde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Sayın Büyükelçi, Değerli Büyükşehir Belediye Başkanımız, Değerli Milletvekillerimiz, dostlarımız, değerli konuklar, Kazak kardeşlerimiz, hepiniz hoş geldiniz. 
Bugün kardeş Kazakistan’ın bağımsızlığının 28’inci yıldönümünü hep birlikte kutlamak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu anlamlı günde Türkiye’yle Kazakistan arasındaki kardeşliğin ne kadar güçlü olduğunu ve ne kadar eskiye dayandığını bizlere hatırlatacak aslında çok söz var. Ben Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyon dolu, geleceği gören ve Orta Asya’daki kardeşlerimizle bir gün özgür ve eşit şartlarda buluşacağımızı öngören sözlerini unutmuyorum. Onun için konuşmama da izin verirseniz o sözlerle başlamak istiyorum.
Bir gün kendisine yöneltilen bir soruya cevap verirken özellikle Orta Asya’daki kardeşlerimiz hakkında şöyle der Mustafa Kemal: “Bugün Sovyet Rusya dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir, devlet olarak bu dostluğa ihtiyacımız var. Fakat yarın ne olacağını kimse kestiremez. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, tıpkı Avusturya, Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından sıyrılabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu dostumuzun yönetiminde dil bir, inanç bir, öz bir kardeşlerimiz vardır. Onları arkalamaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanırlar? Manevi köprüleri sağlam tutarak…” Ve şöyle devam eder Mustafa Kemal, “Dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür, tarih bir köprüdür. Bugün biz bu toplumlardan dil bakımından, gelenek, görenek, tarih bakımından ayrılmış çok uzağa düşmüşüz” der. 
Değerli konuklar, işte o uzak düştüğümüz kardeşlerimizden biri olan Kazak halkı 28 yıldır bağımsız, kendi ayakları üzerinde dimdik durmakta ve sağlam bir temel üzerinde demokratik ve güçlü bir devlet olma sürecinde emin adımlarla yürümektedir. Hasret bitti Sayın Büyükelçi. Bugün de yıllar süren o uzun hasretin bitişinin 28’inci yıldönümünü hep birlikte kutluyoruz. Kazakistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olması da bu kavuşmanın yarattığı heyecanın bir sonucudur. 


Bugün 16 Jeltoksan.
Değerli konuklar, bu 16 Jeltoksan sözünün arka planını açmak isterim. Kazakistan’ın bağımsızlığını 1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla elde ettiği doğrudur. Ancak, Kazaklardaki özgürlük ve bağımsızlık ateşi bu tarihten daha eskiye dayanır. 1982 yılının 16 Aralık tarihinde, Moskova'dan Kazakistan'ın yönetimine ve iç işlerine yapılan bir müdahale karşısında, Almatı şehrinde tepkilerini dile getiren Kazakların eylemleri kısa zamanda yayılır ve büyür. Bu bağımsızlık arayışı sürecinde, o dönemdeki Sovyet yönetiminin askeri müdahalesiyle tam 174 kişi kısa zamanda hayatını kaybeder, yüzlercesi de yaralanır. Kazak dilinde Aralık ayının adı Jeltoksan'dır. Nitekim bu olaylar da Kazakistan'ın yakın tarihine, “16 Jeltoksan Olayları” olarak geçmiştir. 5 yıl sonra Kazakistan, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsız bir devlet olunca, yeni devletin Başkanı olan Nursultan Nazarbayev, Kazakistan'ın bağımsızlık günü olarak 16 Aralık'ı kabul eder. Dolayısıyla Kazakistan'da 16 Aralık Bağımsızlık Günü, hem bağımsızlık günüdür hem de bağımsızlık ateşinin yandığı bir gün olarak kabul edilir.


Değerli konuklar, Kazakistan’ın bağımsızlığından bu yana geçen süreçte hızla kaydettiği gelişmeler birçok ülke tarafından imrenilerek izleniyor. Bu süreçte Kazak halkına önderlik yapan lider Nursultan Nazarbayev’in kararlı, dirayetli ve Kazak halkına özgüven veren devlet adamlığını anmamak mümkün değildir. Büyük önderler tarih bilgisiyle doludurlar ve söyledikleri sözler tarihin yazılmasında iz bırakır. Bugün Türk dili konuşan ülkelerin bir araya gelerek 2009 yılında Nahçıvan’da kurmuş oldukları Türk Keneşi, halklarımızın özlemini ve bu özlemin sona erişini, bizlerin birbirimize kavuşmamızı temsil eder. 
Sayın Nursultan Nazarbayev’in bu konudaki sözleri de aslında bir idealin ne kadar eskiye dayanan bir fikir olduğunu ispat eder. 2009 yılında Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaret sırasında Sayın Nazarbayev, Türk dünyasının bir araya gelmesine vesile olan Nahçıvan Antlaşması hakkında şu sözleri söylemiştir: “Mesela Türk Kurulunun kurulması, Türk dili konuşan ülkeler akademisi kurulması, onlar Türk tarihini, kültürünü, dilini araştıracaklar. Bunların bizim ortak zenginliğimizi, atalarımızın mirasını bütün dünyaya yaymaya yarayacağını sanıyorum. Böylece Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyetini gerçekleştiriyoruz diye düşünüyorum. Onun tarihi ile benim tarihim benzer olduğundan onun anıtını yaptık” der Nursultan Nazarbayev. 
Aynı ziyaret sırasında TBMM’ye hitabında da, Sayın Nazarbayev yüce meclise hitap etmekten onur duyduğunu belirterek şu sözleriyle Türkiye’de daima hatırlanacak bir iz bırakmıştır: “Mustafa Kemal Atatürk, 1920’li yıllarda yeni Türkiye’nin bağımsızlığı için yürüttüğü milli mücadeleyi ülkenin yeni başkenti Ankara’daki bu büyük meclisten yönetmiş ve onu benim en büyük eserim olarak ifade etmişti...”Şöyle devam eder Nazarbayev: “Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, dahi şahsiyet Atatürk daha o zamanlarda bile diğer Türk devletlerinin günün birinde bağımsızlıklarına kavuşacağını büyük bir öngörüyle ifade etmişti. Tarihimiz bugün bu sözlerin doğruluğunu ispatlamıyor mu? Türkiye Kazakistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkedir. Bunu hafızamızda sonsuza dek saklayacağız” der Nursultan Nazarbayev. 


Değerli konuklar, Kazakistan bağımsızlık sürecinde geride bıraktığı 28 yılda olağanüstü gelişmeler kaydetmiştir. 2011 yılında İslam İşbirliği Teşkilatının dönem başkanlığını üstlendi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı toplantısını düzenledi. Asya’da İşbirliği Güven ve Artırıcı Önlemler Konferansının kurumsallaşmasına katkı verdi. Kazakistan'ın bu başarıları elbette bizleri de memnun etmekte, gururlandırmaktadır. Ancak ben, Sayın Nursultan Nazarbayev'in Kazakistan'ın yönetim sistemiyle ilgili olarak attığı adımları da özellikle vurgulamadan geçemeyeceğim. 2016 yılında Kazakistan'da başkanın yetkilerinin önemli bir kısmı hükümete ve meclise devredildi. 2017 yılında yapılan geniş kapsamlı anayasa değişiklikleri ile de yürütme ve yasama arasında denge gözeten ve yürütmenin birçok yetkisini ortadan kaldıran bir sisteme geçildi. Bu anayasa değişiklikleri hükümet, meclis, anayasa konseyi, anayasa mahkemesi ve akademisyenlerle, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından hazırlandı. Yani anayasa değişiklikleri, toplumun geniş kesimleri tarafından demokratik bir süreç içinde yapıldı. İlginçtir; kardeş Kazakistan'da 2017 yılı demokratikleşme ve başkanlık sisteminin yumuşatılarak parlamenter demokrasiye doğru evrildiği bir yıl olurken, Türkiye'de ise tam aksine bir gelişme ile parlamenter demokrasiden sözde bir başkanlık sistemine doğru dönüştürülen ve giderek otoriterleşen bir yönetim biçimi dayatıldı.


Değerli konuklar, iki ülkeyi birbirine bağlayan birçok projeyi birlikte yürütüyoruz. Kazakistan Türkiye’nin Uzak Doğu’ya uzanan ulaşım yollarında önemli bir geçiş köprüsü, Türkiye de aynı şekilde Kazakistan’ın batıya ulaşımında önemli bir rol oynuyor. 
Değerli konuklar, bugün böylesine güçlü bağlarla birbirimize sarıldığımız ve yıllar süren hasretin sona erişinin 28’inci yıldönümünü kutluyoruz. Bu güzel etkinlik için başta Sayın Büyükelçi olmak üzere Büyükşehir Belediye Başkanımıza ve emeği geçen tüm dostlara ve kardeşlere teşekkür ediyor, Türkiye ile Kazakistan arasındaki kardeşliğin ilelebet süreceğine ve her gün daha da güçleneceğine olan inancımı bir kez daha kuvvetle vurgulamak istiyorum. 


Sözlerime Sayın Nazarbayev’in 22 Ekim 2009’da TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmayı bir kez daha anarak son vermek istiyorum. Sayın Nazarbayev konuşmasını şu sözlerle tamamlamıştı: “Kazakların bilge şairi Abay şiirinde ‘Huzurdan daha iyi bir dost bulamadım’ demektedir. Öyleyse halklarımızın arasındaki dostluk ebedi olsun. Yaşasın Kazakistan, yaşasın Türkiye!” 
Evet biz de öyle diyoruz “Yaşasın Türkiye, Yaşasın Kazakistan!”

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x