BAĞIMSIZ YARGIYI TAMAMİYLE BİTİRMEK ARZUSU


AKP Genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidar gücünü kullanarak yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdıktan sonra yargının ayrılmaz bir parçası olan Sav, Savunma, hüküm üçgenin son kalan bağımsız ögesi olan bağımsız avukatlığı bitirmeye karar vermiş bulunmaktadır.

AKP Genel başkanını bu noktaya sevk eden husus  Türk Tabipler birliğinin yaptığı bir açıklamaya  duyduğu öfke değildir. O açıklama vesile edilerek demokrasiye sahip çıkan bütün kurumlar yok edilmek isteniyor.

Demokratik toplumlarda olması gereken çoğulculuğu kabullenmek zorundayız. Türk tabipler Birliğinin açıklamasını benimsememek başka şeydir, açıklamaya kızarak “Türk”, “Türkiye” isimlerinin kullanılmasını yasaklamaya çalışmak başka şeydir.

Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları Anayasa’nın  135. Maddesinde düzenlenmiştir.

Anlaşıldığı kadarı ile AKP Genel Başkanına danışmanları  her zaman olduğu gibi gene yanlış bilgi vermişler; bu kurumlar Kanunla kurulur. Bunların isminin başındaki “Türk”, “Türkiye” gibi isimler Bakanlar Kurulu tarafından verilmemiş , tam aksine kanunla kuruldukları için  kanunla verilmiştir, yani Yüce Meclis tarafından verilmiştir.

Türkiye Barolar Birliği ile ilgili yapılacak her türlü düzenleme de öncelikle anayasanın 135. Maddesinin değiştirilmesi ile mümkün olacaktır.

Ondan sonra da 1136 sayılı Avukatlık kanununu  değiştirmeleri  gerekecektir.

Türk, Türkiye adının çıkarılması, baro üyeliği zorunluluğunun kaldırılmasındaki asıl amaç AKP iktidarına yakın AKP iktidarına uzak baro ayırımı yaratıp tüm toplumda olduğu gibi avukatlarda da ötekileştirmeyi bizden, bizden olmayan ayrımını sağlayabilmektir.

AKP Genel başkanının bu çıkışı  Türk Tabipler Birliğinin açıklamasını vesile ederek, ele geçiremediği meslek örgütlerine karşı yeni bir cezalandırma yöntemidir.

Bu düşmanlığın sebebi eğitimli kesimlerde AKP’nin çok düşük oy alıyor olmasından kaynaklandığına inanıyorum.

Türkiye Barolar Birliği bünyesinde her türlü dünya görüşüne sahip avukatlar vardır.

Türkiye Barolar Birliği ortadan kaldırılırsa buna en çok bölücüler sevinecektir.

Çünkü bundan sonra Amed Barosu, Dersim Barosu, Mezpotamya Barosu isminin kullanılması gelecektir.

Demokrasiden yana olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını bitirmek isterken çok tehlikeli bir yola girilmektedir.

AKP genel başkanı her şeyi en doğru kendisinin bildiğini zannederek büyük yanlışlar yapmaktadır.

Bugün silmeye çalıştığı kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına yarın büyük ihtiyaç duyabilir, ama o zaman da iş işten geçmiş olur.

Demokrasiye bağlı meslek kuruluşları gün gelecek her siyasetçiye, her siyasi partiye gerekecektir.

AKP Genel başkanı ne yaparsa yapsın, Türk avukatları, baroların ve  Türkiye Barolar Birliği’nin bağımsızlığının gerekliliğine inanmışlardır. Bu konuda gerek kişi, gereke kuruluş olarak kendilerine düşen her fedakârlığı yapmaya hazırdırlar.

Bir çok iktidar döneminde de Barolar ve Barolar Birliği vardı hukuk devletini ve hukukun üstünlüğünü hep savundular. Hiçbir iktidar zamanında bu dönemdeki kadar haksız ve yersiz ithamlara uğramadılar.

Ancak siyasi iktidar sahiplerine şunu anımsatmakta fayda var. “GÖREVİMİZİ YAPARKEN KİMSEYE, NE MÜVEKKİLE, NE HAKİME, HELE NE DE İKTİDARA TABİİZ. BİZİM AŞAĞIMIZDA KİŞİLERİN VARLIĞI İDDİASINDA DEĞİLİZ. FAKAT HİÇBİR HİYERARŞİK ÜST DE TANIMIYORUZ. EN KIDEMSİZİN, EN KIDEMLİDEN VEYA İSİM YAPMIŞ OLANDAN FARKI YOKTUR ...”