ALMANCILAR MI GURBETÇİLER Mİ  YOKSA NE?!


Uzun zamandır düşündüğüm bu konuya değinmeyi çok istiyordum ve kısmet bu güneymiş..Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız ve onların en çok rahatsız oldukları konular ve kendi vatanlarına her gelip, gittiklerinde tecrübe edindikleri tatsızlıklar ve sevinçlerin ve vicdanen nelerden  rahatsızlık hissettikleri ve Türkiyede yaşayan insanlarımızın bu konuda ne gibi etki ve tepkilerine yakından bakıp, sizlerle beraber bir değerlendirme yapmak istiyorum..

Hepimiz biliyoruz ki Avrupada ekonomik tarihin başlangıcı, 1800 cü asrın sonlarına doğru İngiltereden başlayarak, tüm dünyadaya yayılmıştır. Fabrikalar kurulurken, sadece el işi olan her türlü zanaat işleri yeni bir dönüşüm ila, topluma daha çok para kazandırmanın zevkini yaratırken, diğer yandan toplumlar gelişmeye açılıp, iş ortamı değişik safhalara yönelirken, bu ülkelerde işçi ve iş gücü bulma sorunlarına yol açmıştır. 

İkinci dünya savaşı ila Hitler ve nazilerin durdurulması ve savaşın bitiminde, bir duraklama ve kıtlık ve savaş öncesi ve sonrası sorunları baş gösterdikten sonra, bilhassa Almanya savaş sonrası hızla ekonomisini ve savaş sonrası geriye kalan sıkıntıları aşmak için, büyük bir gelişme içerisindeydi. 

En önde Almanya olmak üzere, kalkınma yolunda bulunan tüm Avrupada ve İskandinavyada  gelişim ülkeleri iş gücü bulmak için doğu Avrupa ülkelerine ve bunun yanında Türkiyeye yönelirken, bu ülkelerde iş gücü bulma arayışında bir göç dönemi başlatıldı.. Bunun yanı sıra da siyasi ve ekonomik göçün yanında ayrıca izdivaç yolu ile olan göçün sayısı da pek az olmasa gerek.  

Anlayacağınız bütün Avrupa ülkelerinde işçi ve emekçi Türk vatandaşları, ekonomik alanda iyi bir yaşantı sağlamak ve geçimini sağlamak için kendi ülkelerinden, bu ülkelere göç etti, ama bu onların Türk vatandaşlıklarından da göç ettiği anlamına gelmiyor.

Ben kendim de uzun senelerdir yurt dışında ikamet etmekteyim ama bu beni Türklüğümden ve kim olduğumdan asla değiştirmedi..

İlk defa “almancı” kelimesini işittiğimde ne çok şaşırmıştım ve bunun ne kadar negatif yüklü olduğunu hissetmiştim. Nedense ülkemizde insanlar Almanyada ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan kardeşlerimize bu “lakabı” takmakta hala ısrarlılar. Sadece Almanyada yaşayanlar için değil genelleme olarak, diğer ülkelerde yasayan vatandaşlar için de hala: “Almancılar” terimi kullanılmakta. Bu terimi kullananlar genellikle, dünyadan bihaber ve coğrafyası kötü ve kültürsüz düşünceleriyle kısırlaşmış bir yaşayış ila bağdaşan bit kitle olsa gerek.

Beni en çok şaşırtan düşünce de, hani bütün Avrupayı sadece bir Almanya olarak bilme durumu ve hemen insanların Türkiye dışında yaşadıklarını anladıklarında, ilk olarak “Almanyada mı yaşıyorsunuz” sorusu..Bu nasıl bilgisizliktir, bu nasıl vurdumduymazlıktır, hiç mi ilimin bilimin hatırı yok, hiç mi ufak bir merak yok, hiç mi kültür bilgisi yok, hiç mi empati duygusu yok ve hiç mi insanlığa dair bir saygı yok..Körü körüne bir düşünce tarzı ve bilinçsizlik artık bu devre yakışır mı?

Sadece bu değil “Almancılar” derken aynı zamanda bir  çıkar yolu da gözetlenmektedir. Almanyadan gelenler, bilhassa yüklü paralarla gelip, herkese ya para yardımı yapıp veya ufak da olsa yardımlarla bulunmuşlardır. Bu da insanların, hemen hemen herkesin bir umut kapısı olup, mutlaka para isteme çoşkusu ile,  bir çıkar yolu açmış olmuştur. 

Maalesef Türkiyedekiler, Avrupada ki insanların nasıl para kazanıp ve nasıl yaşamlarını idame etmelerinden habersiz olduklarını veya benim görüşüme göre, asla umurlarında olmadıklarını alenen belli etmektedirler..

Almanyada veya her hangi bir Avrupa ülkesinde para kazanmak, tıpkı Türkiyede olduğu gibidir. Yani yaşam tarzı ne olursa olsun, memurun veya esnafın kazancı, dünyanın neresine giderseniz gidin aynıdır.. Herkes aynı şekilde para kazanıp, aynı şekilde harcayıp kendinin ve ailesinin geçimini sağlamaktadır. Bunu anlamak hiç zor olmasa gerek, öyle değil mi??

Sanırım zor olan şu ki ve bunun çok az bir kitle farkındadır ki,  oda bu insanların yaptıkları fedakarlıklardır. Kısaca “Almancılar” dediğiniz insanlar her daim fedakarlık yaparak, sizlerin yapmadıkları yapmışlardır ve hala yapıyorlar. Kendi masraflarından ve çoluk çocuklarının rızkından keserek, geniş ailelere, akrabalara ve arkadaşlara ve hatta elaleme yardım etmişlerdir. Bunu anlamak da zor olmasa gerek…!! 

Almancıların daha fazla para kazandığını düşünmek ve onların dövizlerinin ülkemizde Türk lirasına karşı değerinin daha fazla olması, onların hiç bir şey kaybettikleri anlamına gelmez. Yukarıda bahsettiğim gibi hayat şartları Almanya ve sair ülkelerde tıpkı Türkiyede olduğu gibidir. Para kazanmak ve harcamak da gene aynı şekildedir ve tek bir ayrıcalık sadece yapılan fedakarlık ve istenilen iyilik ve ihsandır. Herkes bütün sene boyu çalışıp para biriktirip, vatan ve aile özlemi ila kavrulup bir an evvel o hasreti giderme çabası içersinde ülkelerini ziyarete gelmek isterken, karşılaştıkları para isteme ve çıkarcı akrabaların isteklerinin ne kadar tiksindirici olduğudur, bunu anlamak da çok zor olmasa gerek. 

Peki Türkiyede yaşayanlar acaba aynı fedakarlıkları yapabilirler mi? Bütün sene boyu çalışıp sadece biriktirip aile ve akrabalara yardım etme fedakarlığını gösterin bakalım, belki o zaman Almancıları daha iyi anlayabilirsiniz, buna var mısınız!..

Almanya ve diğer ülkelerde Türk, siyah kafalı ve müslüman olarak adlandırılan bizler, kendi ülkemizde Almancı ve işin garip yanı bir nevi yabancı olarak adlandırılıyoruz..Oralarda nasıl çalıştığımız, buralarda da cebimizde ki para kendimizden önde tutuluyor.. 

Buna bir son vermenin zamanı geldi de geçiyor bile. Ben kendimden başlayarak insanları sadece insan olarak görmek ve tanımak isterim. Bizler sadece birer faniyiz ve birbirimize olan insalık ihtiyacımız asla bitmeyecek, bunu da kafalarımızdan ve beynimizden asla silmeyelim..

 

Sağlıcakla kalın