NEVVAR - SALİH İŞGÖREN VAKFI (8)

NEVVAR - SALİH İŞGÖREN VAKFI (8)

Ben susayım, siz susun…

12 Ekim 2017 - 12:59

Dün akşam yayınladığım, Nevvar – Salih İşgören yazı dizisini,  Bu şikayet dilekçesinde yer alan konular gerçek olabilir mi?
 
Gerçek ise, bu güne kadar yapılan işlemler nedir?
 
Cumhurbaşkanımız FETO konusunda bu kadar azimli ve kararlı iken İzmir’in en önemli vakıflardan birinin FETÖ Örgütüne bulaşmış olması gerçekten çok ama çok düşündürücü. 
 
Diye bitirmiştim. Gerçekten böylesi güçlü bir Vakıf FETO Örgütüyle nasıl bir bağ oluşmuş?
 
İlgililer fark etmemiş olabilir mi?
 
Yazı dizisine başladığımdan itibaren, değer verdiğim dostlarım bana uyarıda bulunuyorlar, “bu dosya çok karışık ucu bir takım yerlere ulaşıyor, bir şekilde üzeri örtülecek ve sen zarar görebilirsin” diyorlar.
 
Ortada bir dosya var, içine girildiğinde usulsüzlükler zinciri var, rahmetli yaşam boyu elde ettiği tüm kazanımlarını bir vakfa hibe etmiş, yoksul çocuklar okusun, hastalar şifa bulsun diye,
 
Rahmetli için özelden mesajlar atılmakta, geçmişi ile ilgili, bunlar beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor, iyi ya da kötü adam, sonuçta halka hizmet adına tüm varlığını vakfa tahsis etmiş ve bu vakıf amacı doğrultusunda hizmet vermiyorsa ben yazarım. 
 
Başıma ne gelirse gelsin.
 
Zaten bugünlere hep susarak gelmedik mi?
 
Aman beni karıştırma, çocuklarım okuyor, aman beni karıştırma emekliliğime şu kadar kaldı. Ya da aman canım sen mi kurtaracaksın böyle gelmiş böyle gider söylemleri beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor.
 
Ben bir kum tanesi olabilirim, hatta ben aptal da olabilirim, lakin elime gelen bir dosyayı görmezden gelemem!
 
Ben susayım, siz susun herkes istediğini yapsın, kamu menfaati, yasaları hiç sayalım, sonrasında pişkin pişkin sen Ankara’ya bak hükümete bak, senin yazıların CHP’ye zarar veriyor.
 
Kusura bakmayın, benim kalemim dolma kalem değil!
 
Evet zamanımın çoğunu adliyelerde, hakkımda yapılan şikayet dosyalarıyla geçiriyorum ama her şikayet sonrası daha da güçleniyorum. Ne yapayım bende böyle bir modelim.
 
Evet, yazmaya devam, nerde kalmıştık. Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusunda.
 
Kurucu Recep Salih İŞGÖREN’in vefatından sonra bu FETÖ/PDY Terör Örgütü üyeleri Ömer ŞENER’in referansıyla vakfa dadanmıştır ve şimdi hepsi ya ihraç edilmiş ya kaçak ya da tutukludur. Bu çerçevede savcılığınız tarafından bu kişilerin neden Nevvar Salih İşgören Vakfı’nda bir araya geldiğine ve bu teröristleri kimlerin koruduğuna kuvvetli bir şüphe ile yaklaşılmalıdır. 
 
Öte yandan Ömer ŞENER; 15-20 kişilik işadamlarından oluşan grupları kişilerin zenginliklerine göre aldığı yüksek paralarla umreye götüren ve böylece himmet adı altında gelir toplayan bir kişidir. Umreye gidenlerin içerinde vakfın yönetim kurulu başkanı Burhan MOĞULKOÇ’ta yer almaktadır. Yine FETÖ/PDY terör örgütünün yurtdışından gelen paralarının bankalardaki faiz hareketlerini kontrol eden elinde bu işlemleri yapabilmek için vekaletnamesi olan kişi Ömer ŞENER’dir.
 
Muğla’da yapılan bir kısım FETÖ okullarının inşaatları Ömer ŞENER tarafından yapılmıştır. Ömer ŞENER çocuklarının Yamanlar Kolejinde okutmuştur. Bugün FETÖ/PDY üyeliğinden aranan ve kaçak olan Avukat İsmail Hakkı KÜÇÜK ve Murat SAFA (FETÖ/PDY Terör Örgütü Buca İmamı) Ömer ŞENER’in en yakın arkadaşıdır ve hatta Avukat İsmail Hakkı KÜÇÜK’ün Yamanlar Koleji önünden yaptığı basın açıklamasında yanında duran kişi Ömer ŞENER’dir.
 
Ancak ne hikmet ki; bugüne kadar diğer tüm FETÖ’cüler tutuklanmasına, ihraç edilmesine rağmen Ömer ŞENER hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır. Sahibi olduğu GÜRMER şirketinin evrakları dahi incelenmemiş, bu evrakların Muğla’ya kaçırılmasına göz yumulmuştur. Duyduğumuza göre bu şirketlerin evrakları yakılarak itfaiyeden rapor alınmıştır.
 
Şikayetimi savcılığa sunduktan sonra aradan geçen 1,5 yıldan beri hiçbir işlem yapılmamıştır. Nevvar Salih İşgören Vakfı milyonlarca lira nakdi ve gayrimenkul malvarlığı olan' bir vakıftır. FETÖ/PDY Terör Örgütü’nün bu vakfı ele geçirmeye yönelik faaliyetleri bu sebeple titizlikle incelenmelidir. Bugüne kadar bu işin üzerine gidilmesi amacıyla tarafımca,savcılığa, HSYK’ya, Cumhurbaşkanlığı’na kadar her mercie başvuru yapılmıştır. Tüm bu beyanlarımın delilleri dosyada mevcuttur ya da savcılığınız tarafından ulaşılabilecek delillerdir.
 
Tüm bu delillere rağmen Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişi Remzi KÖSE tarafından düzenlenen 31.07.2015 tarihli raporun 81. Sayfasında; “Mütevelli heyet başkanı Ömer ŞENER’in; İzmir’de faaliyet gösteren hiçbir okulun yönetiminde bulunmadığı, paralel yapı mensubu nitelemesi yapılan üyelerden Murat SAFA ’nın 2014 yılında mütevelli heyet üyeliğinden ayrıldığı, halen görevde olan mütevelli heyet ve yönetim kurulu üyelerinin bu yönde bir örgütlenme içerisinde olduklarına dair herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılamadığı sübjektif değerlendirmelere, dayanan konuya ilişkin olarak yapılacak bir işlem bulunmadığı,... ” ifade edilmiştir. Başka bir deyişle müfettiş Remzi KÖSE tarafından, Recep Salih İşgören’in vefatından sonra vakfı ele geçirmeye çalışan bir ekip olarak hareket eden yukarıda isimleri belirtilen FETÖ/PDY ile bağlantısı bulunmadığı söylenmiştir.
 
 
Müfettiş incelemesinde neden bu detaylar konu edilmedi?
Yarın devam edeceğim. 
 
Gaze-temiz
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x