Kudüs
Engin Taşkıran

Engin Taşkıran

Kudüs

Sevgili okurlarım;

Yahudi yerleşimciler, dernekler, mahkemeler, polis ve nihayetinde devlet yıllardır Filistinlilere karşı yıldırma politikası uyguluyor. Tarihi kent Kudüs'te artan gerginliğin arka planında da şehrin Filistinlilerden temizlenmek istenmesi yatıyor. Zulümde sınır tanımayan İsrail'in bardağı taşıran son vahşeti ise Mescid-i Aksa'ya girerek namaz kılan Müslümanlara saldırısı oldu. Ses bombaları ve plastik mermiler ile cemaate yapılan saldırılarda 205 kişi yaralandı. Plastik mermiyle yaralanmaların çoğunun yüz, göz ve göğüs bölgesinden olduğu ifade edildi İsrail polisi, tarihi kent Kudüs’te yer alan Mescid-i Aksa’da bir süredir Filistinlilere ibadetlerini yaparken müdahalede bulunuyor. Özellikle ramazan ayı ile birlikte başlayan İsrail şiddetine kentte yaşayan Yahudi yerleşimciler de katılmış durumda.  SON BULSUN BU ZULÜM ARTIK!!!

İsrail’in emellerine ulaşmasında en çok ABD ve yönetimleri etkili oldu. Üstelik 2018 yılında dönemin başkanı Trump yönetimindeki Amerika Birleşik Devletleri tüm itirazlara rağmen; büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdı, İsrail daha da cesaretlendi.

İsrail ve Filistin arasındaki sorun bir kangrene dönüştü. O kangrende ölüm, acı, kavga, haksızlık hiç eksik olmuyor.

En büyük suçlu ise Filistinli Müslümanlara hak tanımayan ve uzlaşmaz tutumunu her fırsatta sergileyen İsrail. Son olaylar da bunun en büyük göstergelerinden. Ramazan ayının başından beri Batı Şeria ve Kudüs’ün doğu kesimi zaten gergindi. Ancak, 7 Mayıs 2021’de yatsı ve teravih namazı sırasında “Mekke’ye en uzaktaki cami” yani Mescid-i Aksa’nın basılması gerginliği daha da artırdı.

Mesele sadece Mescid-i Aksa’nın basılmasından ibaret değil. İsraillilerin hak iddia ettikleri yerlerden Filistinlilerin çıkarılmaya çalışması, oturma alanlarının kapatılması da gerginliği tetikleyen uni

Cami basılması ne insanlığa ne hukuka sığar. Din ve ibadet özgürlüğü engellenmiştir.  İsrail Devleti sorumlular hakkında gerekeni yapacak mıdır?

İsrail’in haksız ve uzlaşmaz tavrı, İsrail’e karş cılız seslerle yapılan eleştiriler nasıl olacak da Ortadoğu barışı için bir zemin hazırlayacaktır?

SİYASİ DİL NASIL YUMUŞASIN? DİYORSUN “SEN FİLİSTİNE UYGULADIĞIN TERÖRE SON VER”SİYASİ DİL YUMUŞAR…

İsrail'in Filistinlilere yönelik alçak saldırısına Türkiye başta olmak üzere dünyadan tepki yağdı... Cumhurbaşkanı Erdoğan “Terör devleti İsrail, Kudüs’teki Müslümanlara vahşice ve ahlaksızca saldırmaktadır” diyerek; hem Müslüman ülkelere hem de uluslararası topluma İsrail’e karşı etkili adımlar atılması çağrısında bulundu.

Bu çağrının yine yanıtsız kalacağını; bırakın etkili adımı, adım atılmayacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Türkiye İsrail-Filistin sorununda bugüne kadar haksızlığı daima yüksek sesle dile getirerek, tüm dünyada yalnız da kalsa hep cesur davrandı. Bununla birlikte son dönemde “yeniden diyalog” politikası çerçevesinde arka kapı diplomasisi yürütülen ülkelerden biri de İsrail idi. Hamas ve faaliyetleriyle ilgili sıkıntıların giderilmesi, İsrail hükümetine karşı kullanılan siyasi dilin yumuşatılması               talepleri var Sorunları olan ülkeler arasında kurulan masalarda karşılıklı taleplerin sıralanması doğaldır doğaldır da. Taraflar bu talepler doğrultusunda karşılıklı adım atmalıdırlar.

Atmalıdırlar da cami basıp, haksızlığa ve hukuksuzluğa devam edip, çocukları yaralayıp sonra da “Türkiye yumuşak dil kullansın” isteği nedir sen önce insan ol adaletli ol... SENİN GİBİSİNE YUMUŞAK DİL KULLANILIR mı? KULLANILAMAZ tabii ki…

İsrail'in Kudüs ve Gazze Şeridi'ne saldırıları sürerken, Geçtiğimiz günlerde İsrail'in Londra Büyükelçisi Tzipi Hotovely’nin BBC televizyonunda röportajını izledim. Pişkin cevapları insanlığa sığmıyor. Hotovely, "Biz çocukları öldürmüyoruz. Biz çocuklarımızı öldürmeye çalışan insafsız, radikal bir terör örgütünü hedef alıyoruz." sözlerini sarf etti. Lafa bak lafa. Programın sunucusu Emily Maitlis, İsrailli büyükelçiye sert sorular (çok yerinde sorular) sordu. “Özür dilerim Sayın Büyükelçi, ne zaman böyle bir röportaj yapsam bana hep 'Filistinli çocukları canlı kalkan olarak kullanıldığı' yanıtı veriliyor. Ateş açtığınızda çocukların öldüğünü neden kabul etmiyorsunuz? Neden camilerin içine ateş açıyorsunuz?" diyerek İsrail'in saldırıların sorumluluğunu neden almadığını sordu. Hotovely nin pişkin cevabı sinir bozucuydu: “Çocuklarımızı öldürmeye çalışan insafsız, radikal bir terör örgütünü hedef alıyoruz" dedi.

"Bu saldırılar karşısında Birleşmiş Milletler, dünya ülkeleri ve insan hakları savunucuları daha önceki örneklerde olduğu gibi cılız açıklamalar yapmayı bir kenara bırakmalılar. İşlenen bu insanlık suçları karşısında siyonist İsrail'e 'dur' demeli ve karşısında durmalıdır. Barış dolu günlerin gelmesi dileğiyle…

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar