TOPLUMUN KARNINDA SAKLADIKLARI
Filiz TEKALTI

Filiz TEKALTI

TOPLUMUN KARNINDA SAKLADIKLARI

Dünyamızın bu Covitli günlerinde, geleceğimizin bizlere neler sakladığını bilmiyoruz ve şahsen gelecekteki ümitlerimin ve yaşam planlarımın şu an hiç bir anlamı yok iken, burnumun ucundan fazlasını görmemekteyim.. Neyin ne olacağı henüz belli değil ve benim gibi gurbettekilerin en güzel arzularının yaz aylarını iple çekerken güneşine, toprağına, havasına ve de suyuna hasret kaldığımız ülkemize seyahat etmekten başka ne olabilir…

 

Uzun senelerdir yurt dışında ikamet etmenin hem güzel tarafları ve hem de pek iyi olmayan yanları da bulunuyor elbette.. Ama bugün biz insanların hangi toplumda yaşarsak ona göre hem haklarımız olduğu kadar bir o kadar da vazifelerimizin olduğuna yakından bakmak isterim..   

 

Yeni ve yabancı bir topluma ayak uydurmanın ilk basamağı dilini öğrenmek olsa gerek, dil olmadan bir topluma girmek mümkün değildir. Daha sonra örf ve adetler ve de gelenekler sıralanırken, o toplumun kültür, tarih ve yaşam tarzı ön plana çıkmakta gecikmez. Bunları bilemeyip yabancı ülkelerde yaşayan insanlarımız her bakımdan değişik sıkıntılarla baş başa kalmaktadır..Eh tabi ki bütün bunları yapabilmek için okuma yazma ve en azından ufak da olsa bir tahsil gerektirmektedir..

 

İsveçin yaşam standartlarının en yüksek olduğu dönemde siyasi ve humaniter amaçlı iltica edenlerin sayısını anlatmak mümkün bile değil. Siyasi görüşlere ve dönemin izlendiği politikaya girmeden sadece oraya yerleşen insanların daha Globalizmin bile başlamadığı seksenlerde, dünyanın her köşesinden insanların iltica etmesi tabi ki bir tesadüf değil. İzlenen politika ve ekonomik şartların gerektirdiği bir yol, şimdiki küresel güçlerin doğmasına belki bir adım oldu..

 

Yaşam şartlarının çok yüksek olduğu bu ülkede insanlara verilen değer ve eşit haklar ila da tanınmıştır. Monarşi olan bu ülkenin, devlet yönetimi sosyal demokrat olup, devamlı reformlar ve yeni pedagojik projelerle çok sağlam bir sistem kurarak, dünyanın en gelişmiş hizmet ve vergi sistemini de kurmuştur. Bir çok buluşların da sahibi olan bu ülke dünyada ilk kalp ameliyatları ve implantat gibi insanlığa yararlı nice buluşlara imzasını atmıştır. 

 

Burada değineceğim konu insanlara ön görülen eşit olmasına çalışılan devlet katkıları ve bunun insanlar tarafından nasıl katliama uğradığıdır. Zengin veya fakir herkese aynı çocuk parasının ödenmesi ve boşanma durumlarında aileleri ekonomik sıkıntılardan korumak adına devlet sigortası kurumlarından, çocuğa ve ebeveynine nafakayı devletin ödemesi, en güzel bir örnektir..

 

Gelgelelim insanlar bilhassa oraya göç eden yabancı uyruklular, bu durumu elbette yanlış kullanmayı fırsat bildiler. Boşandık diyerek başka bir adrese isim yazdırıp ama ailesinin yanında yaşamaya devam ederek, nafaka parasını cebe indirenlerin sayısı elbette ki gün geçtikçe arttı..Bu böyle devam ederken kurumlar elbette ki yapılanları anlamakta gecikmediler ve bu sahtekarlığın önüne geçmek için mutlak mahkeme başvurusu talep ettiler. Tabi ki bu durumu fırsat bilenler adresin dışında, mahkeme kararı da almaya başladılar ama hala aynı evde ve aynı ailede yaşayarak.. Devlet kurumları tedbir aldıkça, insanlar da dalavereyi devam ettirdiler tabi ki.. En sonunda bu nafaka sistemi insanların kendilerine yüklendi ve boşanıp çocuğun velayetini alan ebeveyne, karşı tarafa nafaka ödeterek, bu sahtekarlığa böylece bir son verildi..

 

Şimdi insanlar kendilerine verilen bu haklara çok rahat alışırken alışırken, bunlardan vazgeçmeyi nedense öğrenemiyorlar..

 

İngiltere de ki durum da bunun kadar vahim olabiliyor ve hatta sahtekarlıkların ucu bucağı görünmüyor. Buraya zamanında göç eden insanlar, gene aynı şekilde dil öğrenmeden yaşayıp, bulundukları ülkenin hakkında hiç bilgi edinmeden, kendi ülkesinden insanların aralarında kavrulup gidiyorlar. İnsanların sosyo ekonomik, kültür ve gelişim açısından bakarsak, sadece bir hayat kavgası içersinde ve sadece geçim derdinde olmaktan ibaret kalmaktadır.

 

Burada ilk defa insanların sahte belgelerle ve sahte şahitlerle devlet kurumlarından yarar sağlamak istemeleri beni hayretlere düşürdü. Engelliyim diyerek maaş bağlamalarından, engelli park izin belgelerine, araba hakkı talep etmelerine kadar ve pes doğrusu diyerek hala şaşırmaktayım..

 

Şu an gördüğüm en son yaşananlar ise, Ankara anlaşması ila İngiltereye göç edenler, bilhassa bu Covid zamanında, tüm dünyada olduğu gibi küçük esnafların zarar gördüğü ve çeşitli kısıtlamaların buradakileri de o dar çemberine aldığı bir zamanda, bu insanların gelir gelmez, satışa başladıkları ve sadece para kazanmak için her yola başvurmalarını görmek, beni çok şaşırtıyor. Bu insanlar burada da durumun bozuk olduğunu bilmiyorlar mı? Veya bir çok insanın geçim sıkıntısı yaşadığını ve aylardır geliri olmadığını düşünemiyorlar mı? Öğretmeni, terapisti, kuaförü, hocası, sazcısı ve şarkıcısı hepsi buraya taşınmış, neden kaçıyorlarsa!!

 

İnsanlar başka ülkelerde yasamaya başladıklarında kimse görmez, tanımaz ve bilemez diye her türlü edepsizlikten kaçınmadan rahat hareket ediyorlar. Burada anonim olmak ve tanınmamak insanların gerçek yüzlerini ve kimliklerini saklamalarında yardımcı oluyor sanki.  

 

Ama ahlak, terbiye ve edepten yoksun insanlar topluluğu nereye giderse gitsin bu şekilde devam edeceklerdir. Biz insanlar birbirimize muhtacız ama bu edep yoksunu olanların sayesinde hepimiz hakkında maalesef iyi düşünceler elde edemiyoruz. Nereden geldiğimize bakarak ona göre muamele ediliyoruz, tabi ki haksız da değiller. 

 

Sağlıcakla kalın

 

Filiz

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar