Ve o gitti
Filiz TEKALTI

Filiz TEKALTI

Ve o gitti

Bir gece saat 1.30 sularında bilinmeyen bir numara cep telefonumu aradı, bir değil 5 kere. Ben uyumaktaydım ve istesem de kalkamadım, ne yazık ki...

Ertesi gün numaraya baktım hastaneden aramışlar ama benim yakın zamanda hiç bir randevum olmadığını düşündüm ve emin olmak için kalenderime baktım.. Hiç bir randevum olmadıgını teyit ettim kendi kendime ve hastane yanlış numarayı aramış diye düşündüm...

Bütün gün kafamda soru işaretiyle dolaştım tabi ve çok sonra sesli bir mesajım olduğunu gördüm..Epey zorlandıktan sonra dinleyebildim, ses bana acilen verilen bir telefon numarasını aramamı söylüyordu ve o büyük merak başladı… Bahçeye çıktım ve sonbaharın dökülen yapraklarını süpürürken, karşı eve baktım ve yaşlı komşum Peteri merak ettim hani, günlerdir görmemiştim onu…Diğer bir komşuyu gördüm ona sordum Peter evde değil mi acaba? Aldığım cevapla kafamdaki soru işaretleri cevaplandı ve hemen içeri koşup o numarayı aradım, yeniden.. Sabah defalarca aramıştım ama cevap alamamıştım maalesef. 

Peter evinde yere düşmüş ve doğal gazı da açık bırakarak kalkamamış her ne olduysa iki saat süren bir zamandan sonra boynunda ki alarma basabilmiş ve ambulans, itfaiye ve sağlık ocağından gelmişler ve Peteri hastaneye kaldırmışlar.. 

Daha önce yalnız yaşayan Peteri anlatmıştım bir yazımda ve onunla olan komşuluk ilişkimizi ve arkadaşlığımızı…Ben ve kızımın her gün ilgilenip, yalnız bırakmadığımız, sohbet edip, izin verildiği sınırlarda yardım ettiğimiz ve bazen güldüğümüz, bazen de bize kızan, tersleyen,  kalbimizi kıran ve bir saniye sonra özür dileyip çocuklar gibi dudaklarını büken o yapyalnız Peter işte..!

Beni gece arayan o hastanede, bir gün sonra sabahın erken saatlerinde beyin kanamasından hayata gözlerini yumdu Peter.. Önce afalladım, sonra çok şaşırdım ve karman çorman duygularla sanki başımı salladım gibi.. Duyduklarımı anlamaya çalışıyordum sanki, bir yerlere gittim geldim, yutkundum ama duygularımı anlamaktan vazgeçtim ve böylesi daha iyi oldu, o şimdi iyi bir yerlerde olacak ve acı çekmeyecek diye avundum..!

Günlerce bu olanları konuştuk, diğer komşularla ve ev halkıyla. Hepimiz çok üzgündük ve tesellimiz onun artık yalnız kalmayacağı olsa da, keşke onunla daha çok ilgilenebilseydik diye de yeisler içersindeydik. Elbette ben inisiyatifimle hareket ederek devamlı ona sahip çıkmıştım ve her gün yavaşça ilerleyen sohbetlerimizle o arkadaşlığa erişmiştim. Insanların özel hayatlarına her daim müdahale edemediğimiz için ve onların yaşam seçimlerine saygıdan dolayı, onlar kendileri izin verdikçe ancak o zaman yardım elini uzatmak mümkün olabiliyor...

Peter gördüğüm en özel ve inatçı insanlardan biriydi. Hayatına istediği şartlarda kendi karar verebilen, bilinçli bir şekilde yaşamını, biraz daha şimdiki yaşama tarzlarından farklı, daha eski ve sağlıklı ve modern teknolojiye sınırlar koyabilen çok sağlam karakterli ve disiplinli bir insandı...

Hem öğretmen hem kütüphaneci olan Peter, olağanüstü kitap hazinesine sahip olmakla kalmayıp, yalnızca bir bilgisayarla şimdiki teknolojiye ayak uyduran, bunun dışında sadece radyo dinleyip, kitap okuyarak, arkadaşlarına elleriyle yazdığı mektupları postalayan, günlerini pozitif etkinliklerden caydırmayan olağanüstü bir insan... Ayaklarında ki rahatsızlıklardan dolayı yürüyemediği için yediklerine, içtiklerine dikkat edebilen bu insanın tek negatif yanı sigara içmesiydi. Evinde 10.binin üzerinde kitapları bulunan bu entellektüel insanın hayatında bir televizyon bile bulunmamaktaydı.. 

Her ne kadar kendimi avutsamda, onun artık acı çekmeyeceğini bilsem de, içimde ki o yalnızlıkla aslında ben yalnız kaldım.. Yaşlı komşumu, arkadaşımı aramaktayım, özlemekteyim…Onun haftalık yemek alışverişini yapan tanıdığı bir arkadası, cenaze işleri halledilene dek Peterin mutfağına timerli bir lamba yerleştirdi. O günden beridir, ben her gün evin içinde yürürken, akşam saatlerinde yanan bu lambaya durmaksızın bakar oldum, sanki o geri gelecek gibi bir ümit oluşmuştu bende. Ve sonra gelmeyeceğini daha doğrusu gelemeyeceğini bildiğim için de, o hüzünle kaplanır oldum..

Sonunda Peter gitti ve bende o arkadaşlığı sevgiyi yarıda koyarak gitti… O artık acı çekmeyecek, ben o acıyı çekeceğim, doğru olan da bu, benim için bir yas tutma süresi başladı, anlasam da anlamasam da..! Dün ögrendim ki Ocak ayının onikisinde cenaze töreni olacak ve belki de bu onun temelli gittiğini noktalayan son hareket olacak..

Unutmak mümkün olmayacak ve ben kendimde o insan sevgisini yeniden yaşadığım için mutluyum.. Bugünlerde kendi annesine, babasına bakmak ve ilgilenmek istemeyen ailelerle karşı karşıyayız, ben ise benimle hiç bir bağı olmayan yalnız ve yaşlı bir komşuya bu kadar ilgi gösterdim, yalnız bırakmadım ve sahip çıktım..

Önemli olan da zaten o sahip çıkmak değil midir? Biz hala insanız öyle değil mi, neden kendimizin de düşebileceği durumlarda olanlardan, kaçar olduk? Evet yaşlı insanlarla ilgilenmek zor ama imkansız değil ki!! Bu zaten bizim vazifemiz olmalı, kendi ailemize sahip çıkmak, ilgilenmek ve yardım edebilmek, bilhassa kollektif olarak, nöbetleşe yapmak zor olmasa gerek..

Ben kendime bir değer verdim bugün, ben bir insanım ama iyi bir insanım, çünkü ben duyarlıyım, ben egoist değilim, ben yardımseverim, ben iyilikten yanayım, ben yaşlıya, engelliye, yalnız olana ve durumu iyi olmayana elimi uzatan biriyim…Ya sen??

İyi insan olmak zor değil, haydi hep beraber iyi olalım, iyilik yapalım, iyiliği yaşatalım.. 

 

Sağlıcakla kalın

NOT: Peterin bir kaç yaş küçük bir erkek kardeşi var ama birbirlerinden pek haz etmeyen bu kardeşler çok nadir görüşmekteydi. Ben bu 14 sene içersinde görüştüklerini hiç görmedim..Bu kardeş aynı zamanda Peterin tek mirasçısı olmakta.. 

--

Filiz

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar