YAŞLI VE KİMSESİZ
Filiz TEKALTI

Filiz TEKALTI

YAŞLI VE KİMSESİZ

On üç senedir karşı karşıya komşuyuz onunla, adı Peter ve seksen beş yaşında. Daha yeni öğreniyoruz onun hakkında ve yaşantısında olan bitenleri..

Her gün merhaba dediğimiz olurdu birbirimize, arada bir de bahçe kapısında ufak ufak sohbetler ederdik. 

Özel hayatına aşırı düşkün olduğunu hepimiz anlamıştık, hareket ve davranışlarından ve konuşma tarzından. Aslında dediğim dedik olduğunu ve o despotluğunu da sezinlemiştim ben..

Yalnız yaşayan ve hiç evlenmemiş bir adam. Akla her türlü düşünceler geliyor elbette, neden yalnız, neden evlenmemiş ve neden hiç akrabası ve gelen gideni yok diye ama soramıyorsun ki..! özeline aşırı düşkün..

Alman asıllıymış ama Çekoslavakyadan buraya göç etmiş anne ve babası ve kendisi bu ülkede, İngiltere de doğmuş. İngilizce ve almanca konuşuyor..Hem öğretmen ve hem de kütüphaneci olarak eğitim alıp çalışmış..

Çok akıllı ve bilgili bir adam, hala email ile iletişim yapıyor ve hemen her gün postaladığı mektuplar oluyor..Her yazdıklarını kaydeden ve aldığı maaşı ve harcadığını ayrıca not alan düzenli ve disiplinli bir yaşantısı olan bu adam, hem aklı selim hem de dement belirtileri ile baş başa.. 

Evinde  televizyonu yok, asla izlemez ama yüksek sesle radyo dinlemeye bayılıyor..ve bilgisayarının önünden ayrılmıyor. Daha geçenlerde bana en az on bin kitabı olduğunu söyledi neredeyse inanamadım ama tabi ki gerçek.. 

Gözlerimin önünde yaşlanmaya başladı şu son üç senedir, önce ayaklarında problemler başladı, ameliyat oldu sanıyordum ama iğne tedavisi görmüş.. Bir çok kez ön bahçesindeyken düşüp kalkamadığı zamanlarda yardım edin diye bağırırken yetiştim, bir çok kez de kızımın onu yerden topladığını gördüm… 

Yürüyemez olmuştu ve araba kullanmayı ihmal etmiyordu.. Geri vitese alırken ayağını frene ısrarla ve şiddetle basması ila arabadan çıkan sese neredeyse bütün mahalle koşacak gibiydi.. Aslında onun araba sürmemesi lazımdı çünkü arabaya binmesi ve inebilmesi epey zaman alıyordu ve tabiki gittiği alışverişinde bir o kadar zorlandığını tahmin edebiliyordum. 

Kimseden yardım istemiyordu, hayatını olabildiğince kendi çekip çeviriyordu, bütün zorluklarıyla..

Bir kaç senedir arada ona yemek, tatlı veya meyve götürüyordum. Ev yapımı keklere ve tatlılara bayılıyordu ama sadece ufak bir teşekkürle fazla üstelemeden geçiştiriyordu o minnettarsızlığı..

Bir ay önce evinde hafif beyin kanaması geçirmiş ve ben onu aradığımda hastanede olduğunu öğrendim ve çok üzüldüm tabi ki.. İki gün sonra evine geri döndü ve perişan bir haldeydi.Ayakta duramıyor bastonla bile zor yürüyordu.. 

Birden sanki çok çökmüştü ve evinin içini daha yakından görmeye başladığımda o dağınıklık ve hijyensizlik ve Peterin gerçekleri daha belirginleşti..

Gelen giden yoktu ve hastane ve ev sağlığı ile ilgilenen kimseleri göremiyorduk..Biraz evi toparlamaya başladım az biraz derleyip toparlamayı kendisinden izin alarak yapmaya çalışıyordum, çünkü onun hayatını işgal etmemeye gayret ediyordum, alınmasın üzülmesin diye…

Her gün bulaşıklarını yıkayıp ufak tefek alışverişlerini yapıp, bir kaç kez kendisini de alıp bankamatiğe götürdük kızımla beraber ve hatta markete bile gittik. Tabi ki indirip bindirmenin zorlukları, acıyla kıvranması ve bunlardan önce gömleğinin, pantolonunun ve acıyan şiş ayaklarına ayakkabı giyilmesine olan yardımlardan sonra..

Bir erkek kardeşinin ve onun eski eşi ve bir kızı ve oğlundan başka kimsesi olmadığını da öğrendik ama birbirleriyle görüşmediklerini de..

Kardeşinin kızının geleceğini işittik, yakın akrabası diye, sevindik ama ne gelen oldu ne de giden..Alışverişini yapan eski bir öğrencisi, genç bir bahçıvan çocuktan ve bir iki yaşlı tanıdıktan başka kimsesi olmayan Peter..

Her gün beni arayıp yardım isterken aynı zamanda bana kızan ve hatta bağıran Peter. Yaşlıdır diye alınmamaya çalıştığım anlar fazlalaşmaya başladı, elinde olmadığını biliyorum ama gene de insaniyetten başka hiç bir mesuliyetim olmadığını da..

Aile bağlarından vazgeçtim ama insanlığın da çözüldüğü bir dünyadayız muhakkak.. Yaşlılığın ne zorlukları var bilemeyiz, çünkü orada değiliz ama bilmesek te anlamaya çalışmak, belki bir nebze olsa işe yarayacak sanırım…

Böylesi günlerde birilerinin olmasının ne kadar önemli olduğunu vurgulamak isterim, hatta şiddetle belirtmek istiyorum.. Hepimizin başına gelebilecek bir gelecekten bahsediyorum ve bunun  kaçınılmaz olduğunu da!

Sağlıklı bir hayat sürdürmek, böylesi yaşlı günler için ve kimseye muhtaç olmamak için çok mühim, umarım kimseler böyle kimsesiz kalmasın.. Beni en çok üzen bir insanın zor günlerinde elinden  tutamayanı olmamasıdır..

 

Sağlıcakla kalın

 

Filiz

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Cahit söylemez
    2 yıl önce
    Allah kimseyi elden ayaktan düşürmesin kimseye de muhtaç etmesin çünkü insan sayısı özellikle bizim ülkede yok denecek kadar azalmış.

Son Yazılar