FETÖ İLE DHKP/C’NİN ORTAK "KAOS PLANI" İDDİANAMEDE

FETÖ İLE DHKP/C'NİN ORTAK "KAOS PLANI" İDDİANAMEDE

FETÖ İLE DHKP/C'NİN ORTAK "KAOS PLANI" İDDİANAMEDE

05 Ekim 2017 - 14:37

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi eski polislerin,  silahlı terör örgütü DHKP/C'ye eleman yerleştirdiği ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip  Erdoğan'ın Üsküdar'daki konutunun krokisinin sızdırıldığı bu örgüt elemanları  aracılığıyla kaos eylemleri gerçekleştirmeyi hedefledikleri iddialarına ilişkin  yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, DHKP/C terör örgütünden  ele geçtiği iddia olunan krokilerle toplumda ve ilgili kurumlar nezdinde algı  oluşturularak Erdoğan'ın yakın koruma ekibinin değiştirilmesinin sağlandığı  belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, FETÖ ve  DHKP/C terör örgütleriyle ilgili bilgilere yer verildi.

İddianamede, soruşturmanın başlama gerekçesi olan tanık İ.Ö'nün beyanı  ve dilekçelerinde yer alan ifadelere yer verildi. Buna göre, 1995'ten beri  yardımcı istihbarat elemanı olarak çalıştığını, bu kapsamda 2005'te DHKP/C  içerisinde haber alma görevine devam ettiğini belirten tanık, istihbaratta  görevli amiri Halil Karakuzulu'nun "DHKP/C İstanbul sorumlusu Asuman Akça'yı  angaje ettiklerini ve Akça'nın artık istihbarata çalıştığını, bu sayede DHKP/C'yi  kontrol altında tutabileceklerini ve Akça sayesinde önünü açarak kendisini örgüt  içinde hızla yükselteceklerini" söylediğini anlattı.

- "Milliyetçi gruplar ile DHKP/C'nin karşı karşıya gelmesi istendi"

Tanık İ.Ö, 2017 Temmuz'da şüphelilerden Ali İhsan Kaya, Halil  Karakuzulu ve ismini bilmediği bir kişiyle görüştüğünü aktararak, bu kişilerin  kendisinden Şişli'deki DHKP/C'ye ait Temel Haklar ve Özgürlükler Federasyonu  çıkışında topluluk içinde Akça'yı öldürmesini ama özellikle tek mermi kullanarak  alnından vurmasını istediklerini anlattı. Tanık, bu görev için kendisine verilen  aracın sahiplerinin milliyetçi kökenli olarak tanınan kişiler oldukları için  cinayetin de bu grup tarafından işlendiğinin öne sürüleceğini aktardı.

İddianamede, bu şekilde eylem yapılarak milliyetçi/ülkücü gruplar ile  DHKP/C mensuplarının karşı karşıya getirilerek toplumda infial oluşturulmasının  amaçlandığı vurgulanarak, Akça'nın cesedinin üzerine Türk bayrağı bırakılmasının  istendiği ancak aracın bozulması üzerine tüm planın bozulduğu belirtildi.

- "FETÖ kendi hedefleri için DHKP/C'de 'Kaos Timi' kurdu"

İddianamede yer verilen tanık İ.Ö. ifadesinde Ali Fuat Yılmazer, Ali  İhsan Kaya ve Halil Karakuzulu'nun kendisinden Hrant Dink cinayeti davası  sanıklarından istihbarat elemanı Erhan Tuncel'i de öldürmesini istediğini  belirterek, bunu kabul etmemesi üzerine ölümle tehdit edildiğini söyledi.

FETÖ'nün DHKP/C'ye hedefleri doğrultusunda kullanılmak üzere "Kaos  Timi" kurdurduğuna dikkati çekilen iddianamede, kaos timi eylemleri sonrasında  Akça için ölüm kararı alındığı kaydedildi.

- Kroki tespit edilmeden kroki soruldu

İddianamede, 15 Şubat 2008'de mağdur Asuman Akça'nın polis ekiplerince  gözaltına alındığı ve adresinde yapılan aramada içinde şifreli dosyaların yer  aldığı bir flash belleğin bulunduğu anlatılarak, şifreleri kırılarak açılan  dosyalarda, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın  Üsküdar'daki evine ait elle çizilmiş krokilerin bulunduğu belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen  bilirkişinin 8 Mayıs 2016'da rapor hazırladığına vurgu yapılan iddianamede,  raporla ilgili şu bilgilere yer verildi:

"Flash belleğin 16 Şubat 2008 saat 19.25.03'te imajının alındığı ve  konuya dair imaj alma tutanağının 18 Şubat 2008'de tanzim edildiği, tarih  itibarıyla 60. Hükümet Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın  ikametine ait detaylı krokinin bulunduğu, tespitin ise 28 Nisan 2008 tarihli  bilişim malzemeleri inceleme tutanağında tespit edildiği, buna rağmen söz konusu  krokiyle ilgili olarak henüz krokinin tespiti yapılmadan 18 Şubat 2008 tarihinde  Asuman Akça'nın ifadesinde kroki hakkında detaylı soruların yöneltildiği tespit  edilmiştir."

Bilirkişi raporunda, delilde şüpheli şahısta bulunması hayatın doğal  akışına aykırı olan ve içerikleri incelendiğinde, Emniyet Müdürlüğü veya  bağlantılı kişi veya kişiler tarafından farklı soruşturmalara konu olaylara  ilişkin tutulan tutanakların mevcut olduğunun tespit edildiği aktarılan  iddianamede, bu evrakların Emniyet Müdürlüğü veya bağlantılı kişiler tarafından  flash belleğe kopyalandığının değerlendirildiği belirtildi.

- "Yılmazer, belleğin içindeki bilgileri biliyordu"

İddianamede, polis ekiplerinin 5 Mart 2008'de DHKP/C'ye yönelik bir  başka operasyonunda bir flash belleğin daha ele geçirildiği, bellekte  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikameti ile semt-mahalle-cadde ve sokakların bulunduğu  bölgeye ait haritaların olduğu aktarıldı.

Dönemin İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in 6 Mart 2008'de  henüz incelemesi yapılmamış iki flash bellekten 1 GB'lık flash belleğin markasını  belirterek, içindeki bilgilerden bahsetmesi göz önüne alındığında, flash  bellekteki bilgilerin de (harita bilgisi) bir şekilde Emniyet Müdürlüğü  görevlileri tarafından veya onlarla irtibatlı bir şüpheli tarafından DHKP/C  silahlı terör örgütüne teslim edildiğinin değerlendirildiği vurgulandı.

- "FETÖ, Cumhurbaşkanı'nın etrafını kuşatma altına aldı"

İddianamede, krokilerin ele geçirilmesinden sonra 2008'de Başbakanlık  Koruma Müdürü ve koruma personelinin görev yerlerinin değiştirildiği, Başbakanlık  Koruma Müdürlüğü görevine getirilen Mehmet Yüksel'in "casusluk davası" kapsamında  2014'te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında  gözaltına alındığı anlatılarak, krokilerin ele geçtiği iddiası üzerine kısa bir  sürede göreve getirilen 20 personelin ise FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturmalarda  isimlerinin geçtiği belirtildi.

DHKP/C üyelerinden ele geçtiği iddia olunan krokilerle toplumda ve  ilgili kurumlar nezdinde algı oluşturularak koruma ekibinin değiştirildiği  aktarılan iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adeta çevrelenerek FETÖ/PDY tarafından  kuşatma altına alındığı, tıpkı 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilmeye çalışılan  darbe teşebbüsünde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet  Komutanlarının en yakın koruma ekiplerinden olan yaverlerinin darbe teşebbüsüne  karışmaları hadisesinde yaşandığı üzere, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan  Erdoğan'ın örgüt tarafından çevrelenerek gözlem altına alınmaya çalışıldığı, bu  sayede devlet sırlarına ilişkin örgüt tarafından casusluk faaliyetlerinin  amaçlandığı tespit edilmiştir."

İddianamede, sonrasında DHKP/C ile FETÖ'nün ilişkilerinin ortaya  çıkmaması ve FETÖ'nün yine söz konusu terör örgütüne yaptırdığı eylemlerin, bahsi  geçen krokilerin ele geçirilmesi, koruma ekibinin değiştirilmesi süreci ile kaos  timiyle arasındaki bağın deşifre olmaması için Asuman Akça'yı infaz etmeye  çalıştıkları anlatıldı.

- Asuman Akça'ya suikat olayı

İddianamede "mağdur" olarak yer alan Asuman Akça'nın, Mayıs 2012'de  henüz azami tutukluluk süresi dolmadığı halde adli kontrol tedbirleri bile  uygulanmadan tahliye edildiğine dikkati çekilerek, Akça'nın annesi ve kardeşi ile  Küçükçekmece'de yaşamaya başladığı anlatıldı.

Cezaevindeyken terör örgütü DHKP/C'den ayrıldığını beyan eden Akça’nın  tahliye olduktan sonra terör örgütü üyeleriyle herhangi bir irtibat kurmadığı  belirtilen iddianamede, Asuman Akça için örgütün yayın organlarında örgüte ihanet  ettiği gerekçesiyle infaz edilmesi gerektiği yönünde algı çalışması yapıldığına  yer verildi.

İddianamede, daha önce terör örgütü PKK'nın dağ kadrosunda yer alan  Selçuk Aymaz'ın 2012'de bu örgütten ayrılarak DHKP/C'ye yaklaştığı belirtilerek,  Aymaz'ın o dönemde örgütün sözde Okmeydanı sorumlularından Gökhan Türkoğlu'nun  emir ve talimatları doğrultusunda hareket etmeye başladığı vurgulandı.

Şüpheli Türkoğlu'nun yazılı emir, not ve kağıtlarla Aymaz'a Akça'nın  infaz etmesi talimatı verdiği anlatılan iddianamede, bunun üzerine belirtilen  adrese giden Aymaz'ın, kapıyı açan Asuman Akça'nın kafasına ateş ederek ağır  yaraladığı, Akça'nın kardeşi Ayla Tan'ı da yaraladığı anlatıldı.

İddianamede, olayın hemen ardından Asuman Akça'nın  kardeşi ve  ablasının ikamet ettiği adreste olağan olmayan bir uygulama ile arama yapıldığı  belirtilerek, Tan'ın fotoğraf teşhis tutanağında, "Selçuk Aymaz isimli şahsı  kendisi ve kardeşini yaralayan şahsa benzediği ancak canlı görmesi durumunda tam  teşhis yapılabileceğini beyan ederek kısmen teşhis ettiği" belirtildi.

İdianamede, dosya içerisinde fotoğraf teşhis tutanağında kullanılan  Selçuk Aymaz'a ait fotoğrafın Aymaz'ın katıldığı basın açıklamalarında alınan  fotoğrafları arasında benzerlik bulunmadığının tespit edildiği vurgulanarak, daha  sonra yapılan çalışmalarda yakalanan Aymaz'ın ifadesinde, talimat aldığını beyan  ettiği Gökhan Türkoğlu'nun da gözaltına alındığı kaydedildi.

- Asuman'ın müdafisi, Bylock kullanıcısı ve Bank Asya'nın avukatı

Bu olaya ilişkin tahkikatın dönemin Terörle Mücadele Şube Müdür  Yardımcısı Gürkan Türkoğlu tarafından yürütüldüğüne yer verilen iddianamede,  Aymaz'ın terör şubesinde alınan ifadesi sırasında, ceza soruşturmalarında  tecrübesi bulunmayıp  baro müdafi listesinde de yer almayan ve Bank Asya  ortaklarının avukatı olan ve hakkında "FETÖ silahlı terör örgütü yöneticisi  olmak" suçundan 22,5 yıla kadar dava açılan şüpheli Süleyman Taşbaş'ın avukat  olarak hazır bulunduğu belirtildi.

Şüpheli Taşbaş'ın FETÖ'nün şifreli mesajlaşma programı "ByLock"  kullanıcısı olduğu ve Bank Asya'daki hesabında 2014 yılından sonra 1 milyon 400  bin liranın üzerinde artış olduğu bildirildi.

İddianamede, soruşturmada alınan ek ifadesinde, Taşbaş, bu ifadeye  girmesi hususunda talimat aldığını beyan ettiği, ifade sonrasında elden avukatlık  ücreti haricinde bir miktar parayı da soruşturmayı yürüten birim personelinden  olan şüphelilerden Ferdi Taşkaya'dan aldığını söylediği bilgisine yer verildi.

İddianamede, bu şekildeki uygulamanın, Aymaz'ın kontrolsüz  beyanlarının önüne geçilmesi ve FETÖ'nün DHKP/C içindeki uzantıları ile Asuman  Akça suikastini azmettirdiği hususunu ortaya çıkarmasını engelleme amacı  taşıdığının tespit edildiği anlatıldı.

- "DHKP/C'yi yöneten bu krokiyi onlara verenlerdir"

İddianamede, Asuman Akça'nın beyanlarında bahsettiği üzere örgütün,  evinde ele geçirildiği iddia olunan kroki ile ilgili kendisini sorguladığını ve  kendisine yönelik suikast girişiminin bu gerekçe ile gerçekleştirilmiş  olabileceğini anlatarak, şunları aktardığı belirtildi:

"Akça, kendisine ait flaş belleğe DHKP/C'ye ait olmayan bir krokiyi  yükleyen örgüt mensubu veya yöneticisinin yine kendisine yönelik suikast emrini  de verdiğini, örgütü gerçekte yönetenlerin bu krokiyi örgüte verenler olduğunu  beyan etmiştir."

 Mesut Aykın'ın ifadesi

İddianamede, şüpheli Mesut Aykın'ın ifadesine de yer verildi. Buna  göre, Aykın, bir süre DHKP/C içinde faaliyet gösterdikten sonra yardımcı  istihbarat elemanı olarak istihbarat şube görevlilerine bağlı olarak çalıştığını  anlatarak, bu kapsamda terör örgütünün birçok hücresinin ortaya çıkarılmasında  görev aldığını dile getirdi.

Sonraki süreçte istiharat görevlilerince kendisine verilen flash  belleği incelediğinde bir evin farklı bir metodla hazırlanan detaylı krokisinin  bulunduğunu gördüğünü dile getiren Aykın, Akça'dan ele geçirildiği iddia edilen  flash bellekteki Başbakanlık ikameti ve çevresine ait kroki gösterildiğinde,  bahsettiği krokinin kendisine gösterilen kroki olduğunu  tam olarak teşhis etti.

İstihbarat şube görevlisinin kendisine verdiği flaş belleği  Küçükçekmece'deki bir müzikholde ismini hatırlamadığı bir kişiye bıraktığını  ifade eden Aykın, "Sonrasında Asuman Akça'nın bu flaş bellek içindeki krokiler  ile birlikte yakalandığını, gelinen süreçte FETÖ/PDY mensubu şüpheliler Ali Fuat  Yılmazer ve yanında çalışan polis memurlarının DHKP/C örgütü içerisinde örgüt  elemanlarını illegal eylemlerinde kullandıklarını anladığını" söyledi.

İddianamede, "Şüphelinin 60. Hükümet'in Başbakanı Cumhurbaşkanı Recep  Tayyip Erdoğan'ın Üsküdar'daki ikametninin kroki ve haritalarını, FETÖ silahlı  terör örgütü mensupları şüpheliler Yılmaz, Kaya, Karakuzulu isimli şahıslardan  Ali Fuat Yılmazer'in bilgisi dahilinde teslim alıp, sonrasında bu örgütün amaç ve  stratejisi doğrultusunda DHKP/C silahlı terör örgütüne iletmesi şeklinde gelişen  eylemlerinin FETÖ örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçuna  temas ettiği tespit edilmiştir."

- FETÖ-DHKP-C ilişkisi

FETÖ'nün yapısı ve eylemlerine de yer verilen iddianamede, şu  değerlendirmede bulunuldu:

"Bu örgütün, amaçları doğrultusunda kamuya sızmış mensupları  aracılığıyla kişilerin öldürülmesine dahi göz yumduğu, illegal yapılanmaları ve  diğer terör örgütlerini araç olarak kullanabildiği anlaşılmaktadır. FETÖ'nün  amacına ulaşmak için var olan terör örgütleri ile iş birliğinden çekinmediği,  entelektüel bilgi birikimi, eleman sayısı, ekonomik güç nedeniyle çoğu zaman bu  terör örgütlerini, amaçları doğrultusunda yönettiği ve iş birliği içinde olduğu,  bu kapsamda da soruşturmalara konu olduğu üzere PKK/KCK silahlı terör örgütü,  DHKP/C silahlı terör örgütü ile iş birliği içerisinde olduğu anlaşılmıştır."

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x