Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır

02 Şubat 2018 - 08:39

Bazen yeni bir güne başlarken yanınızda, bazense keyifli bir arkadaş sohbetlerin yanında… Bazen uykusuz geçecek uzun bir gece için en önemli yardımcınız bazense soğuk kış günlerinde içinizi ısıtacak sıcacık bir arkadaşınız… Söz konusu kahve olduğunda herkes için tanımı farklı olsa da hayatımızdaki yeri hep aynı. Üstelik vazgeçilmezlerimiz arasında yer alan kahvenin bildiğimiz kadar bilmediğimiz özellik ve yararları da var. Reem Nöropsikiyatri Kliniği’nden Dr. Mehmet Yavuz, kahvenin inanılmaz etkilerini anlatıyor.
 

Kafein morali düzeltiyor
 

Sabahları güne zinde başlayabilmek için çoğu zaman kahve içmek isteriz. Böylelikle kendimizi yeni güne hazır hissedebiliriz. Bu şekilde davranmamızın nedeni aslında kahvenin beyin üzerindeki etkileridir. Buna göre, insanların yorgun hissetmesi, vücut tarafından gün boyunca üretilen adenozin adlı molekülden kaynaklanıyor.  İnsanlar uyuduğu zaman adenozin konsantrasyonu azalıyor. Gün içinde adenozinin birikmesiyle uyku hali ve yorgunluk görülüyor. Sabah içilen kahve, kafeinin beyin hücreleri bu süreci olumlu yönde etkiliyor. Şekil olarak benzer oldukları için, kafein beyindeki adenozin reseptörüne bağlanabiliyor. Kafeinin, adenozinin yerine kilitlendiği zaman ise adenozinin tutunmasına imkân kalmıyor ve bu da onun birikip uyku haline yol açmasını engelliyor. Birkaç saat boyunca uyanık ve enerjik kalmanın ardından, vücut yeni reseptörler üretmeye başlıyor ki, bu durumda uyanık kalmak için daha fazla kafein tüketmek gerekiyor. Reseptörlerin üretilmesiyle gün içindeki kafein ihtiyacı artıyor ve bir süre sonra uyanık kalmak için gerekli olan miktar artmaya başlıyor. Konu hakkında konuşan Moffit ve Brown, “Kahve içmeyi bırakmaya çalıştığınız zaman ya da günlük alımınızı geciktirdiğiniz zaman normalde olandan çok daha yorgun hissedersiniz ve bu yoksunluk sendromuna benzer” sözleriyle süreci anlattı.  Kafein, tüm bunların haricinde vücuda adrenalin pompalıyor ve morali düzeltiyor.  
 

Güçlü hafızanın ilacı
 

Kafein tüketimi ile ilgili pek çok araştırma yapılmıştır. Yapılan incelemelerde, günde ortalama 200 mg tüketilen kafeinin, uzun dönemli hafızayı güçlendirdiği görülmektedir. Yaş faktörü dikkate alındığında, beyin gelişiminin en hızlı olduğu bebeklik ve erken çocukluk dönemlerinde tüketilen kafein, beyin gelişimini geciktirmektedir. Yavru sıçanlar üzerinde yapılan bir deneyde bir grup hayvana saf su, diğer gruba ise kafein içerikli bir sıvı verilmiştir. Sonuç olarak, saf su verilen grubun beyninde daha çok sinir hücresi bağlantısı olduğu görülmüştür. Kahvenin çocuklar üzerinde etkisi daha anne karnındayken görülmeye başlar. Bu konuda oldukça geniş bir literatür taraması yapan Castellanos ve Rapoport (2002), kahvenin dikkat eksikliği, öğrenme sorunları gibi alanlardaki etkilerini dikkate alarak hamilelikte sınırlı tüketilmesi gerektiğine dikkat çekmektedirler. Çocuklarla yapılan bir araştırmada, kahve içen çocukların kahveyi bıraktıklarında yoksunluk yaşadıkları ve dikkat gerektiren etkinliklerde tepki sürelerinde azalmanın olduğu belirtiliyor (Bernstein vd. 1998). 
 

Yetişkinlerde yapılan araştırma sonuçları, çocuklarınkinden daha farklı sonuçları göstermektedir. Kafeinin uzun dönem hafıza üzerindeki etkilerini tespit edebilmek için yapılan bir deneyde,200 mg. Kafeinin uzun dönem hafızayı güçlendirdiği gözlemlenmiştir. Nadiren kahve tüketen ya da hiç tüketmeyen bir grup ile yapılan bir deneyde katılımcılara bazı fotoğraflar gösterilmiş ve daha sonra bir gruba kafein tableti, diğer gruba ise plasebo tablet (etkinliği olmayan ilaç ) verilmiş. Ertesi gün iki gruba da bir önceki gün gösterilen fotoğraflar, bazılarına ufak eklentiler yapılarak yeniden gösterilmiş. Aradaki bu değişimleri fark edenlerin büyük bir çoğunluğunun ise kafein tüketen gruptan olduğu gözlenmiş.
 

Uzun ömrün sırrı kahveden geçiyor
 

Kahve, kısa süreli olumlu metal etkilerinin yanı sıra bilişsel fonksiyonlarda uzun süreli fayda da sağlamaktadır. "Hafif bilişsel yaşayan kişiler 3-5 fincan kahve tükettiklerinde, hastalığın demansa(bunama) dönüşmesi 2-4 yıl engellediği görülmüştür. Kahve, içeriğindeki kafein maddesi ile Parkinson hastalığını önlemekte de faydalıdır. Ayrıca Parkinson hastalarında, hareket kontörüne de yardımcı olmaktadır.
 

Böylece orta derecede (günde en az 3 fincan) kahve tüketimi ,kalp damar hastalıkları, beyin damar hastalıkları, karaciğer hastalıkları, kanser, Alzheimer, Parkinson, multiple sklerozu önleyici bir etkisi vardır. Yapılan son bilimsel araştırmalara göre; günde 2-3 fincan kahve, içenlerin zihinsel performansı artıyor, depresyona girme riski düşüyor. Avrupa Gıda Güvenliği Derneği (EFSA)  ile Hemşire Sağlık Çalışması’nın yaptığı çalışmalara göre de, orta düzeyde kahve tüketmek hafıza ve mantıklı düşünme üzerine olumlu etki ediyor. Avrupa Gıda Güvenliği Derneği (EFSA)’ya göre, 1 kupa kahve içerisindeki kafein miktarının dikkat ve uyanıklığı artıyor. Ulusal İlaç Bağımlılığı Kuruluşu NIDA*‘ya göre ise düşünülenin aksine kafein, nikotin ve alkol gibi bağımlılık yapabilecek maddelerin listesinde bulunmuyor.   
 

Doğal antidepresan
 

Kahve kokusu, çoğu zaman bireyler üzerinde rahatlatıcı bir his verir. Son yıllarda yapılan araştırmalar da durumu kanıtlar niteliktedir. Bu çalışmaya göre, günde ortalama 4 kupa kahve içen kişiler, hiç içmeyenlere oranla % 10 daha az depresyona giriyorlar. Araştırmacılar, kahvenin mutluluk vermesinin nedenini, içindeki güvenilir antioksidanlara bağlıyor. Ayrıca, kahvenin hafif bir antidepresan gibi etki gösterip, serotonin ve dopamin gibi sinirsel salgıların üretimine yardımcı olduğu da düşünülmektedir. Hemşire Sağlık Çalışması’nın 50.740 kadın üzerinde yaptığı çalışma günde 2-3 fincan kahve içen kadınların günde 1 fincan kahve tüketenlere oranla %20 daha az depresyona girdiğini gösteriyor.
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x