Kritik Toplantı Sonrası Önemli Açıklamalar!

Kritik Toplantı Sonrası Önemli Açıklamalar!

08 Aralık 2020 - 18:39 - Güncelleme: 08 Aralık 2020 - 18:47

Son dakika... AK Parti Sözcüsü Çelik açıklamalarda bulunuyor...

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları:

Sağlık çalışanlarını anmadığımız, onları takdir etmediğimiz hiçbir toplantı yoktur. Sağlık çalışanlarımız insan sevgisinin ve vatanseverliğin tanımını adeta yeniden yazıyorlar. Bu derece vatansever, sağlıksever sağlık çalışanları dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Hepsine sevgilerimizi saygılarımızı sunuyoruz.

Diyarbakır annelerine sevgilerimizi saygılarımızı iletiyoruz. Eylemin başladığı günden bugüne kadar 21 annemiz evladına kavuştu. Annelere sahip çıkan bütün vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bütün Türkiye'nin kalbi annelerle beraber atıyor.


Bugün bazı yayın organlarında tek elden yazılmış gibi, hiçbir geçerliliği olmayan bir haber var. Kovid salgını süreci AK Parti'yi vurdu, bazı ilçe ve il binalarının kiraları ödenemiyor, çalışanlarına maaş ödenemiyor gibilerinden şaşırtıcı haberler gördük. Sayın Cumhurbaşkanımız, genel başkanımız teşkilatlarımızın ihtiyaçları konusunda son derece hassastır. Sahada bu çalışmaları yürüten, Türkiye'nin demokrasi, reform mücadelesine destek veren en büyük güç kendi teşkilatımızdrır. Teşkilatımızın her bir ihtiyacının karşılanması bu mücadelenin başarıya ulaşması için gereklidir. Covid zamanı yüzde 40 yardım gönderdik. Bu konuda AK Parti'nin bir borcu yoktur. Ödenmemiş bir ilçe ve il binası kirasıyla ilgili bir durum sözkonusu değildir. Hiçbir AK Parti'de çalışan kardeşimizin, çalışanımızın maaşının ödenmemesi diye bir şey sözkonusu değildir.

Türkiye'nin en büyük siyasi partisi olarak kuşkusuz en büyük gücümüzün teşkilatlarımızın olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim. Siyasi gündemi yakın bir şekilde takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız Çarşamba günü Azerbaycan'a bir ziyaret gerçekleştirecek. Bu ziyaret tarihi bir öneme sahip. Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri'ni tebrik etmek üzere Bakü'ye gideceklerdir. Oradaki süreç hassas bir şekilde takibimizde.

İmzalanan mutabakat çerçevesinde Ermenistan birliklerinin Azeri topraklarından çekilmesi gerekiyordu, bu çekilme süreci 1 Aralık'ta tamamlanmıştır. Üçlü mutabakat uyarınca ateşkesi kontrol etmek üzere Türkiye ve Rusya tarafından ortak merkez oluşturacak. Silahlı kuvvetlerimiz her zaman olduğu gibi verilen emre ve talimatlara hazır olacak şekilde çalışmalarını tamamlamış bulunuyor.


TSK'nın oradaki ateşkesi gözlemlemek üzere sürdüreceği faaliyet de son derece tarihi bir öneme sahiptir. Ele geçirilen topraklar esasında Azerbaycan toprağı. BM'de de böyle. Burada korsan bir Ermenistan, korsan bir Yukarı Karabağ Cumhuriyeti diye uydurarak temsil oluşturmaya çalıştırmışlar. Herhangi bir hukuki meşruiyeti ve tarihsel karşılığı yok. Fransa parlamentosu bir karar alıyor. Hukuki açıdan bu karar hükümsüzdür. Fransa'daki devlet zihniyetini göstermesi bakımından manidardır. Mins grubunda tarafsızlığını kaybetmiştir. Oradaki korsanlığa, gayrimeşru yapılara onay vermek demektir. Ermenistan tarafından işgal edildiği net olan, BM kararlarına da aykırıdır. Maalesef Fransa ile eski devlet geleneği ile ilişkilerimiz var, fakat son zamanlarda dünya barışı, bölge barışı ile ilgili konularda en anormal ve agresif davranışları Fransadan görüyoruz.

Fransa ve Macron'un oraların Azerbaycan toprağı olduğu, Ermenistan'ın çekilmesi gerektiği beyanını duymadık.

Fransa gibi ülkeler aslında Ermeni toplumunu rehin tutmaya çalışıyorlar. Bunun da dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekiyor. Sonuçta Azerbaycanlı kardeşlerimiz zafere ulaşmıştır. Azerbaycan ordusu öz topraklarına kavuşmuştur, işgal sona ermiştir. Fransa'nın aldığı karar sembolik de olsa hakkın yerine gelmesi, hukukun tahakkuk etmesi karşısında provokatif karardır.

Zaman zaman yabancı devletlere yapılan görüşmelerde Macron'un yürüttüğü diplomasinin tek temeli var, Türkiye'ye karşı devletleri kışkırtmaya çalışıyor. Bu takıntılı bir siyasettir. Fransız diplomasisinin kabiliyetlerine, yeteneklerine yakışmayan dar bir yaklaşımdır, radikal yaklaşımdır. Fransa'nın makul zeminde Türkiye ile ilişki kurması gerekiyor.

Tek gündemleri Libya'da Türkiye karşıtı blok oluşturmak. Ne Suriye halkını düşünüyor, ne bölge insanını düşünüyor. Aynı şekilde Doğu Akdeniz'de aynısını yapıyor. Sonuçta Fransız gemisi bayrak gösterince ne oluyor, hiçbir şey olmuyor. Bir balıkçı takasının orada gezmesinden farkı yok. Ama bu müttefik ilişkilerine zarar veriyor. Cumhurbaşkanımız ve Türkiye ile ilgili takıntıdan Fransız diplomasisinin kurtulması gerekiyor.

Bakın AB zirvesi öncesi 20 Ekim'den itibaren Yunanistan 11 navtex 12 nota ilan etti. Bizim sivil gemimizin orada gaz araştırması yapması provokasyon olarak kabul ediliyor. Bu AB tarafından makul karşılanmamalıdır. Askeri konularda diyalog gerçekleştirelim dediğimizde Yunanistan'dan olumlu yanıt alabiliyor muyuz? Toplantıların hiçbirine Yunanistan katılmıyor. NATO toplantılarına katılmayarak şunu demek istiyor, Türkiye benim taleplerimle ilgili boş kağıda imza atsın diyor, böyle bir şey yok. Türkiye bağımsız ve vakar sahibi bir devlettir.

Masaya oturmaktan kaçan, sürekli şantaj siyaseti uygulayan Yunanistan tarafıdır. Yunanistan'a bir kere daha söylüyoruz, komşuyuz, bu coğrafyada birlikte yaşayacağız. Bu coğrafyadan uzak kişilerden medet ummak yerine Türkiye ile sağlıklı ilişki geliştirdiğiniz zaman çözülemeyecek bir konu yoktur. İşbirliği ve diyalogla bu mümkündür.

Türkiye olmadan Avrupa'nın güvenliği olmaz. Etrafımızdaki tehditleri Türkiye'yi nasıl bertaraf ettiğini bir tarafa bırakıyorum, Türkiye bu kadar mülteciyi misafir ederek Avrupa d emokrasilerini kurtarmıştır. Türkiye vicdan temelinde ölümden kaçan mazlum insanları korumak için yapıyor. 300-500 mülteci Avrupa'ya gittiğinde Avrupa aşırı sağcıları, ırkçıları karşısında merkez sağ ve sol buna direnemedi.

Fransa ve Macron'un oraların Azerbaycan toprağı olduğu, Ermenistan'ın çekilmesi gerektiği beyanını duymadık.

Fransa gibi ülkeler aslında Ermeni toplumunu rehin tutmaya çalışıyorlar. Bunun da dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekiyor. Sonuçta Azerbaycanlı kardeşlerimiz zafere ulaşmıştır. Azerbaycan ordusu öz topraklarına kavuşmuştur, işgal sona ermiştir. Fransa'nın aldığı karar sembolik de olsa hakkın yerine gelmesi, hukukun tahakkuk etmesi karşısında provokatif karardır.

Zaman zaman yabancı devletlere yapılan görüşmelerde Macron'un yürüttüğü diplomasinin tek temeli var, Türkiye'ye karşı devletleri kışkırtmaya çalışıyor. Bu takıntılı bir siyasettir. Fransız diplomasisinin kabiliyetlerine, yeteneklerine yakışmayan dar bir yaklaşımdır, radikal yaklaşımdır. Fransa'nın makul zeminde Türkiye ile ilişki kurması gerekiyor.

Tek gündemleri Libya'da Türkiye karşıtı blok oluşturmak. Ne Suriye halkını düşünüyor, ne bölge insanını düşünüyor. Aynı şekilde Doğu Akdeniz'de aynısını yapıyor. Sonuçta Fransız gemisi bayrak gösterince ne oluyor, hiçbir şey olmuyor. Bir balıkçı takasının orada gezmesinden farkı yok. Ama bu müttefik ilişkilerine zarar veriyor. Cumhurbaşkanımız ve Türkiye ile ilgili takıntıdan Fransız diplomasisinin kurtulması gerekiyor.

Bakın AB zirvesi öncesi 20 Ekim'den itibaren Yunanistan 11 navtex 12 nota ilan etti. Bizim sivil gemimizin orada gaz araştırması yapması provokasyon olarak kabul ediliyor. Bu AB tarafından makul karşılanmamalıdır. Askeri konularda diyalog gerçekleştirelim dediğimizde Yunanistan'dan olumlu yanıt alabiliyor muyuz? Toplantıların hiçbirine Yunanistan katılmıyor. NATO toplantılarına katılmayarak şunu demek istiyor, Türkiye benim taleplerimle ilgili boş kağıda imza atsın diyor, böyle bir şey yok. Türkiye bağımsız ve vakar sahibi bir devlettir.

Masaya oturmaktan kaçan, sürekli şantaj siyaseti uygulayan Yunanistan tarafıdır. Yunanistan'a bir kere daha söylüyoruz, komşuyuz, bu coğrafyada birlikte yaşayacağız. Bu coğrafyadan uzak kişilerden medet ummak yerine Türkiye ile sağlıklı ilişki geliştirdiğiniz zaman çözülemeyecek bir konu yoktur. İşbirliği ve diyalogla bu mümkündür.

Türkiye olmadan Avrupa'nın güvenliği olmaz. Etrafımızdaki tehditleri Türkiye'yi nasıl bertaraf ettiğini bir tarafa bırakıyorum, Türkiye bu kadar mülteciyi misafir ederek Avrupa d emokrasilerini kurtarmıştır. Türkiye vicdan temelinde ölümden kaçan mazlum insanları korumak için yapıyor. 300-500 mülteci Avrupa'ya gittiğinde Avrupa aşırı sağcıları, ırkçıları karşısında merkez sağ ve sol buna direnemedi.

Türkiye'ye yaptırım dili kullanmak tamamen akıl tutulmasıdır. Avrupa siyasi değerlerini kaybediyor. Kurulduğu kurulalı bir krizi fırsata çeviremez haldedir. Bugün ırkçılar, duvar kurmak istiyen ırkçılar Avrupa Birliği'ni yok etmek istiyor. Halbuki köprüler kuran Avrupa herkes için ümit kaynağıydı. Demokratik değerlere sahip AB Türkiye'nin içinde yeralmak istediği bir AB'dir.

AB açısından köprüler kuran Avrupa yerine duvarlar ören Avrupa şeklinde ikiye bölünme sözkonusudur. Burada Türkiye ile Avrupa arasındaki köprünün yanlış ajandalara mahkum olarak zedelenmesi lazım. AB'nin yapması gereken ilk iş Türkiye'ye karşı yaptırım dilinden vazgeçmesidir. Türkiye bu diyalog dışında kaldığında, güvenlik meselesini nasıl yöneteceksiniz, Doğu Akdeniz'i, mülteci meselesini nasıl yöneteceksiniz. Türkiye olmadan AB'nin bunu yönetmesi mümkün değil. Avrupa'nın sağduyulu siyasetçilerinin sesini dinlemesi zamanı gelmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı makamına karşı CHP Genel Başkanı'nın sistematik olarak ortaya konulan tavır doğru bir tavır değil. En son Türk gemisinin, Almanya'nın yönlendirmesiyle aranması karşısında sayın Kılıçdaroğlu bunu doğru bulduğunu söyleyen bir açıklama yaptı. Doğrusunu söylersem bunu çok yadırgadıcı buluyorum. Karşı tarafın tezlerinin iç siyasette CHP'nin tezi haline gelmesini şaşkınlıkla, ibretle izliyoru. Üstelik biz bilgi de verdik. Zorunluluk olmamasına rağmen karşı tarafa bildirilmiştir. Aynı şekilde Cumhurbaşkanına saatlerce ulaşılamadı deniyor. Arkadaşlar Cumhurbaşkanımızın ve arkadaşlarımızın cep telefonları vardır. 1 dakika içerisinde ulaşabilirsiniz. Türkiye haklı iken çıkıp da İrine harekatı çerçevesinde Yunan, Alman tezini Türkiye'nin tezine karşı doğru bir tez gibi savunması son derece yadırgatıcı. Ben bunun Türkiye'nin tarihinde benzerinin olduğuna inanmıyorum. Net bir durum varken, gemimize gayrikanuni şekilde çıkılmışken, karşı tarafın düşüncelerini gerçekmiş gibi anlatmak.

Yunanlar Türkiye'nin muhalefet lideri doğru söylüyor diye manşet atıyor. Bu gemi hadisesinde komuta merkezinde Yunanlar da olduğu için kendilerinin Türk muhalefet liderinin haklı bulunduğuna dair sürekli beyanatlar veriliyor. Gelinen nokta budur.

Kendi devletine karşı eleştirel olan, yabancı devletlerin tezini kendi devletine karşı tez olarak sunan bir muhalefet anlayışıyla karşı karşıyayız. Tabii ki eleştirilerinizi yapacaksınız. Ama Türkiye'nin karşısında hangi devlet varsa onların tezi CHP'nin tezi oluyor. Bunu son derece yadırgatıcı buluyoruz. Teknik bilgilerin verilmesine rağmen Kılıçdaroğlu'nun devam etmesi son derece yanlıştır.

Hafter Libya'da bir katil. Toplu mezarlara gömdü bir sürü kişiyi. Serrac BM'nin kabul ettiği meşru yönetimin başkanı. CHP'li ne dedi Hafter seküler, makul, Serrac için bu kişi cihadist, radikal birisi d edi. Uyarıyorsunuz, tekrar devam ediyor. En son Azerbaycan toprağının kurtarılması hadisesinde dış ilişkilerden sorumlu CHP yöneticisi Fransızların söylediğini söyledri. Türkiye Azerbaycan'da Suriyeli cihatçıları savaştırıyor dedi. Bunu Hafter'i destekleyen Fransa söylüyor. Türkiye'deki bir siyasi partinin yöneticisine yakışıyor mu, kendi devletini başka devletin teziyle suçlamak. Böylesine bir beşinci kol faaliyeti olabilir mi?

Doğu Akdeniz'le yine aynı şeyle karşı karşıyayız. Dünkü konuşmasında sayın Kılıçdaroğlu bol bol ahlaktan, siyasi etikten bahsediyor. Kendi içlerinde taciz, tecavüz, hırsızlıkla ilgili gündem var. Kadınların mağdur edilmesiyle ilgili olarak kendi arkadaşları içerideki suskunluğu eleştirdi. Ortada taciz, tecavüz, hırsızlıkla ilgili iddialar varsa birtakım grupların tartışmasına dönmüşse, ve suskunluk varsa bunun adı ahlaksızlığa göz yummaktır. Kadın onuru karşısında susanın ondan sonra siyasette söyleyecek herhangi bir cümlesinin olmaması gerekir. Çıkın deyin ki bunlar var ya da yok.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x