Ömer Çelik’ten Önemli Açıklamalar!

Ömer Çelik'ten Önemli Açıklamalar!

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MKYK sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik, "Bugün itibariyle uluslararası hukuku ağır biçimde ihlal edildi. Haksız ve hukuksuz eylemdir. Çok vahim sonuçları olacaktır. İlk baştan itibaren Ukrayna'nın toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu, ilkelerimiz gereği güçlü şekilde savunacağımızı ifade ettik." dedi.

24 Şubat 2022 - 18:30 - Güncelleme: 24 Şubat 2022 - 18:48

Dün sayın Cumhnurbaşkanımızın sayın Putin'le kapsamlı bir görüşmesi oldu. Sayın Putin kendi bakış açısından olayın safahatını sayın Cumhurbaşkanımızla paylaştı. Bugün itibariyle uluslararası hukuku ağır biçimde ihlal edildi. Haksız ve hukuksuz eylemdir. Çok vahim sonuçları olacaktır. İlk baştan itibaren Ukrayna'nın toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu, ilkelerimiz gereği güçlü şekilde savunacağımızı ifade ettik.

Sayın Cumhurbaşkanımızın Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü savunuyoruz, Rusya ve Ukrayna'dan vazgeçmeyiz demişti. Hiç kimsenin saldırgan bir girişime yönelmemesi için açık ve net bir tavır ortaya koymuştur. İkisinden birinin lehine, tansiyonun yükseltilmemesi gibi bir tavır içerisine girilmemesi net bir şekilde belirtilmiş oldu.


Toprak bütünlüğü ve siyasi birliğin korunması için üstüne düşenin yapılacağını söylenmişti. Kuşkusuz bu saldırganlığın sonuçlarını tümüyle reddettiğimizi ifade etmek istiyorum. Bir yandan NATO, Rusya ve Ukrayna ile ilişkilerimiz var. Türkiye bir NATO müttefiki olarak burada. Şimdiye kadar yapıcı tutum sürdürdü. Bundan sonra da NATO üyesi olarak bu tutumunu sürdürecektir. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde savunmaya devam edeceğiz.

Bu dosya içerisinde Türkiye'yi yakından ilgilendiren durumlar var. Kırım Tatarı kardeşlerimizin durumları, onların içindeki bulundukları hal ile yakından ilgiliyiz. Ukrayna Parlamentosu'ndaki Kırım Tatarı milletvekilleriyle yakından temas içindeyiz. Ukrayna'daki vatandaşlarımızla yakın temas içindeyiz. Oradaki diplomatik misyonlarımız görevlerine devam ediyorlar. Bu gün maalesef bir vatandaşımızın yanlış yaklaşımı video olarak yayıldı. Diplomatik misyonumuz görevlerinin başındadır. Oradaki devlet görevlilerimiz vatandaşlarımızın hizmetindedir.

Oradan ayrılmak isteyen vatandaşlarımızla ilgili şu anda bir şey yapılamıyor. Güvenlik açısından hava, kara, deniz yolları bakımından garanti verilemiyor. Bu ikmal yollarından herhangi bir tanesinde güvenlik sağlandığı takdirde ayrılmak isteyen vatandaşlarımız için gerekli organizasyon yapılacaktır.

AB açısından bu konuyu ele almak gerekiyor. AB'nin kınama teşkilatına büründüğünü, sürekli kınama üreten bir yaklaşımdan başka bir şey üretemediği görüldü. Türkiye'nin AB üyeliğinin Avrupa'ya neler katacağı konusunda pekçok değerlendirmelerde bulunduk. Bir kere daha AB'nin siyasi vizyon yoksun olduğu net bir şekilde görülmüş durumda.


Karadeniz'in güvenliği kapsamlı bir şekilde değerlendiriliyor. Montrö Sözleşmesi'nin bu tip durumda Türkiye'nin kararları açısından ne anlama geldiği konusunda bütün senaryolar çalışılmıştır. Önümüze gelecek çeşitli durumlarla ilgili hazırlıklar tamamlanmıştır, projeksiyonlar yapılmıştır. Hukuki açıdan çalışmalar yapılmıştır. Süreci takip etmeye devam edeceğiz.

Bu gerginliğin daha fazla ileri gitmemesini tabii ki arzu ediyoruz. Siyasi birliğine tehdit olduğu için Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde savunacağımızı tekrarlıyoruz. Rusya'ya uluslararası hukukun ağır ihlali anlamına gelen bu eylemden vazgeçmesi gerektiğini söylüyoruz. Siyasi, diplomatik, etkilerin güçlü bir şekilde değerlendirilmiştir. Sabah Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yapılan güvenlik zirvesinde, çeşitli senaryolara karşı hazırlıkların yapıldığını ifade etmek isterim.

Bugün MKYK'da Rusya ve Ukrayna ile ilgili gelişmeler kapsamlı olarak ele alınmıştır. Koruma müdürü Hayrettin Eren'i kaybettik. Kendisine Allah'tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyoruz. Diyarbakır annelerinin evlat nöbeti 906. gününe girdi. Her bir hikaye, her bir evladın nasıl dağa kaçırıldığı nasıl teslim olduğu terörün çirkin yüzünü gösteren, tamamen temsil ettiğini ifade ettiği istismar ettiği insanlara karşı ne kadar acımasız yüzü olduğunu her seferinde ortaya koyuyor.

Cumhurbaşkanımız Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Senegal'e ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye uzun zamandır Afrika açılımı gerçekleştirmiştir. Oralarda Türk şirketlerinin oynadığı roller, hem insani açıdan hem bölgenin ekonomisine katkı sağlamak açısından son derece kıymetli.

Bu bölgelerde ortaya koyulan Türk firmalarının gerçekleştirdiği eserlerin sömürü odaklı yaklaşanlara nasıl bir ders verdiği ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanımız ne zaman Afrika'ya çıksan, Afrika'yı sömüren bazı ülkeler 'Türkiye Afrika'da gövde gösterisi yapıyor' gibisinden kara propaganda anlamına girecek faaliyete giriyor. Türkiye'nin Afrika'daki varlığı hiçbir ülkenin aleyhine değildir. Kimsenin kendi varlığını esas kabul edip, Türkiye'nin ikinci bir varlık gibi arayış içine girmemesi lazımdır.

Türkiye'nin Afrika'da kardeşlik, insani temel üzerine kurulu, ekonomik, siyasi ortaklık, insani yardım temelinde gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanımızın beraberinde getirdiği aşılar insani yaklaşımlardır. İnsani sonuçları olan birtakım faaliyetlere de imza atılıyor.

En son nöroloji uzmanı doktor arkadaşımıza yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Elimizden gelen herşeyi yapmaya hazırız. Hukuki süreçleri yakından takip ediyoruz. Sağlık çalışanlarımızın yanlarında olduğumuzu her zaman ifade ediyoruz.

İsrail'le normalleşme süreci kendi ritmi içinde ilerliyor. İsrail Cumhurbaşkanı'nın Türkiye ziyareti hazırlıklar yapılıyor. Çeşitli diplomatik ilişkilere dönük çeşitli dosyalar kapsamlı şekilde ele alınacak. Türkiye'nin Filistin konusundaki duruşu, yasa dışı yerleşimlere karşı duruşu aynı hassasiyetle devam etmektedir. Şimdiye kadar söylediğimiz Filistin meselesinde iki devletli çözüm başta olmak üzere hassasiyetlerimizi aynen koruduğumuzu ifade etmek isterim.

Enerji konularıyla ilgili vatandaşlarımızdan gelen çeşitli talepleri kapsamlı şekilde ele alıyoruz. Aynı zamanda Meclis çalışmaları ele alacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın dış temasları geniş ve kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi yer alıyor gündemimizde.

SORULAR

Olay halen sıcak ve devam ediyor. Rusya ile yoğun ilişkilerimiz var. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü siyasi birliğini yoğun şekilde savunuyoruz. Bu çatışma nasıl durdurulabilir? Bundan sonra daha derin acılar olmaması için neler yapılabilir? Türkiye'ye olası etkilerin ele alındığı çerçeve bir üçüncü durumdur. Türkiye Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü savunan uluslararası toplumun yaklaşımlarına desteği verecektir. Bu çatışmaların nerede duracağı, nereye kadar ilerleyeceği yakın bir şekilde takip edilmesi gerekiyor. Birincisi bu çatışmaların daha fazla büyümemesi, ortaya çıkan çatışmaların etkilerin Türkiye'ye dönük olarak minimize edilmesi, olası senaryoların değerlendirilmesi.

Montrö Sözleşmesi açısından Türkiye tabii bu durumda önüne gelebilecek bütün senaryoları değerlendiren çalışmalar Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından kapsamlı şekilde yapıldı. Savaşan devletlerin gemilerin geçişine izin verilmemesi noktasında Montrö Sözleşmesi'nde maddeler var. Burada şu esastır, Cumhurbaşkanımızın baştan beri söylediği burada tansiyonun olmaması ve barışın korunması çerçevesinde. Montrö Sözleşmesi'nin objektif hükümlerini Türkiye net bir şekilde uygulayacaktır. Türkiye'nin takdirine bağlı konularda, Türkiye savaşı derinleştiren, çatışmayı genişleten bu gerginliği daha da yükselten konularda takdir hakkını barıştan yana kullanacaktır. Bahsettiğiniz başvuru sözkonusu olduğunda başvurunun kendine has niteliği var. Başvurulan geminin bağlı olduğu limana ait çeşitli değerlendirmeler var. Her bir başvuru kendi özgünlüğü içerisinde ele alınacaktır.

Demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer, Adana, İstanbul, Ankara, Yozgat, Karst'tan, Ardahan'dan, İzmir'den geçer. Bu ifadenin sembolik anlamları oluyor. Bunların indirgemeci şekilde kullanılmasının çeşitli istismarlara yol açan, bir tür karşılığı olmayan siyasi rüşvet haline geldiğini geçmişte gördük. Yüce meclisin yetkilerinin azaltıldığından bahsedenlerin, sayın Kılıçdaroğlu çok bahsediyor, demokrasi konusunda atfı yüce meclise yapması gerekirken bu şekilde yapıyor. Ankara, Yozgat, Rize, Trabzon, Adana, Mersin, saydığım sayamadığım her ilin kuvveti çok önemlidir. Bir parçayı alıp da onunla demokrasiyi özdeşleştirmenin siyasi söylem arkeolojisi açısından istismara açık olduğunu gördük. Sayın Kılıçdaroğlu'nun kurması gereken doğru cümle meclise atıf yapmasıdır. Bazen meclise haksızlık yaparak, meclisin işlevsiz hale geldiğini söyleyerek pek çok cümle kurdu.

Bahsettiğiniz HDP ile ifadeler gördüğüm kadarıyla ittifakın içerisinde birden çok navigasyon var. O masanın görünmeyen aktörü olarak navigasyon, bir kısmı yan odada, bir kısmı hiç ortada gözükmesinler ama destek versinler diye navigasyon kullanıyor. Burada siyasi bir konumlandırma problemi var. Dünyanın bütün demokrasilerinde demokrat olmanın, hukuk devletinden yana olmanın tartışılmaz ilkesi teröre karşı net bir tavrınız olmasıdır. Terör örgütüyle duygusal ilişkiden bahsedilmesi, herhangi bir şekilde siyasi parti konumlandırılırken o partinin kendisi terör örgütü olan bir yapıya; yani PKK'ya terör örgütü değildir diyorsa, bu durumda meşru olan siyasi katılma haklarını demokrasiyi güçlendirmek, hukuk devletini desteklemek için değil zedeleyecek şekilde teröre destek vermeleriyle açıkça beyan etmiş oluyorlar.

PKK bir terör örgütüdür. İnsanlık dışı cinayet şebekesidir. İçinde bulunanların hepsi teröristtir. Siyasal katılma hakları açısından 'haklarımız engelleniyor' deniyordu. Herhangi bir şekilde siyasetin önü açılırsa terörle ilişkiler kopar, meşru siyasete siyasi güç akar, herhangi bir şekilde meşruiyet meselesinde sıkıntı çıkmaz deniyordu. Netice itibarıyla bu desteğin demokrasi ve hukuk devletine verilmek yerine terör örgütüne destek vermek şeklinde konumlandırıldığı görüldü. Burada net olan şu; herhangi bir ittifak veya yapının önüne geldiği zaman söyleyeceği konulardan biri budur; terör örgütünü terör örgütü olarak tanımıyorsa kendisini meşruiyet alanının dışına atıyor demektir. Bir cinayet şebekesi olan bu teröristlere karşı duruş ortaya koymuyorsa, daha önce anlattık, AİHM'in Batasuna kararı gerekçelerine. Kendisine saygısı olan hukuk devletini, demokrasiyi, siyasi partiyi terör sözkonusu olduğunda muğlak bir yaklaşım içerisine girmez.

Burada HDP'nin kendisine atfetmediği bir şeyi CHP'nin gayret ve şevkle atfetmesi enteresandır. HDP, PKK'nın terör örgütü olmadığını söylüyor. CHP'nin tutup da 'HDP şöyle demek istiyor' gibisinden bir faaliyetin içine girmesi trajik oluyor. Cumhurbaşkanımızın dış poitika açılımıyla ilgili, BAE'ye yaptığı ziyaret itibarıyla ağır ifadelerini gördük. Bunu söyleyen kişilerin devlet adamı nosyonundan yoksun olduğunu gösterir. Ne zaman Türkiye'nin bir başkasıyla itilafı olsa Türkiye karşısındaki devleti tutanlar, Türkiye açılım yaptığı zaman bundan rahatsız oluyor.

En çok şaşırdığım şey şu; nerede Türkiye'nin izole edildiğini, nerede açılımları yanlış buluyorlar bir ölçü falan koyabilmiş değiller. Bir sürü büyükelçiyi milletvekili yapıyorlar. Bu akılları onlar mı veriyor? CHP adına konuşan genel başkan yardımcısı konusundaki kişi, Türkiye'nin mavi vatan söylemini kullanmasını radikalizm ve maksimalizm olduğunu, dünyanın bunu kabul etmeyeceğini söyledi. Mavi vatan konusunda maksimalist davranmamak için neyi öneriyor CHP genel başkanı? Yunanistan'ın tezlerini kabul etmiş oluyor.

Türkiye Azerbaycan'ın Karabağ topraklarını kurtarma mücadelesine destek verdiği zaman CHP'nin açıklamalarında 'Türkiye Karabağ cihatçı gönderiyor' demişti. Sayın Kılıçdaroğlu'ndan bu ifade yanlıştır, genel başkan yardımcımızın bu ifadesini reddediyorum diye bir açıklaması oldu mu? Olmadı. PYD meselesinde 'onlar bize niye saldırsın ki' dediler. İşte görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını tehdit eden DEAŞ'la birlikte YPG-PKK unsurlarıdır.

Toplu mezarların arkasındaki isim olan Hafter sekülar, Türkiye'nin desteklediği kişi gayrimeşru dendi. Hafter toplu mezarların arkasındaki kişi. Bu dosyayı açtığınızda CHP açısından karanlık bir dosya. Türkiye Cumhuriyeti'nin karşısında kim varsa onu destekleyen ve sistematik bir şekilde gerçekleşen yaklaşım nasıl oluyor? Türkiye haklı olarak birtakım devletlerle karşı karşıya gelince 'Türkiye izole oluyor' deniyor. Sorunu azaltığımızda da bunu tutarsızlık olarak görüyorlar. Bunlar dış politikayı CHP kurultayları zannediyor. CHP kurultaylarındaki çeşitli stillerin dış politika olabileceğini zannediyorlar. Böyle bir şey yok.

Bu sorun alanların azaltılması, işbirliği alanların çoğaltılması şeklinde bir yaklaşım ortaya konulmaya çalışıyor. Lütfen bütün vatandaşlarımızın sağlığı açısından maske, mesafe ve temizlik konusunda dikkat edelim. Bütün vatandaşlarımıza saygılarımızı sunuyoruz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x