RUS ŞEYTANININ İLGİNÇ ÖYKÜSÜ

RUS ŞEYTANININ İLGİNÇ ÖYKÜSÜ

13 Eylül 2016 - 14:52

 

Grigory Rasputin olarak bilinen “gizemli” papaz, Çarlık dönemi Rusya’nın en ibretlik kişiliklerinden biri. İktidar hırsıyla dolu bu din adamı, 1911 yılında Sibirya’dan, dönemin başkenti St. Petersburg’a gitti. Ve sadece birkaç yıl içinde, Çarlık Rusyası’nın en etkili kişilerinden biri haline geldi. Rasputin’in başdöndürücü yükselişi, alkole ve kadına düşkünlüğü, onun günümüzdeki takipçileri açısından “ilham verici”dir herhalde.

Gregory Efimoviç Rasputin, bir köylü ailesinin çocuğu olarak, 1869’da dünyaya geldi. Serseri bir gençlik yaşamının ardından, Ortodoksların “hain” bir tarikat olarak telakki ettikleri Skopsty ile tanıştı. Bu tarikatın müritleri, “Tanrı’ya ulaşmanın tek yolunun günah işlemek” olduğunu vaaz ediyorlardı ve bu, Rasputin’e oldukça çekici gelmişti.

Rasputin’in iktidar basamaklarını hızla tırmanışı, Rus otokrasisinin ihtişamlı şehri St. Petersburg’a gitmesiyle başlar. 1902 yılında ayak bastığı bu şehirde, “keşişlik anıları” ve sıradışı davranışları ile, Rus rahiplerinin ilgisini çekmeyi başarır.

St. Petersburg ve diğer şehirlerin sokaklarında, işçi ayaklanmaları giderek artarken, Rus Çarlığı’nın artık “vadesini doldurduğu”na dair pek çok “alamet” de belirmiştir. Yeni Çar 2. Nikola, genç ve deneyimsizdir. 1904’te doğan “tahtın varisi” ise, Çarlık düzenine yeni bir darbe olur: Bebeğin kanı pıhtılaşmıyordu. Rasputin, bu noktada devreye girer ve bakışları, dokunuşuyla veliaht prensi iyileştiriverir!

Çariçe Alexandra, bu olayın ardından, Rasputin’in, Alexis’i korumak için Tanrı tarafından gönderilmiş bir aziz olduğuna inanır. Ve o andan itibaren Rasputin’i yanından ayırmaz. Üstelik, Rasputin hemen hiç yıkanmayan bir adam olmasına rağmen!

Köylü papazın yükseldiği bu “sağ kol” pozisyonu, elbette, özellikle geleneksel rahip kastını öfkelendirmiştir. Kısa sürede dedikodular ortaya çıkar: Rasputin, Çariçe ve onun dört kızı ile ahlaksız ilişkilere girmektedir! Rasputin ise, bu dedikoduları haklı çıkarmak için elinden geleni yapmakta, içki masalarında “Çariçe ve kızları ile maceralarından” bahsetmektedir.

Gizli polis, bir süre sonra devreye girer ve Rasputin, olanları duyan öfkeli Çar’ın karşısına çıkarılır. Nikola, ona sürgün cezası verir ama Rasputin şehri terk eder etmez, küçük Alexis onulmaz bir kanamaya tutulur

Rasputin hemen geri çağrılır ve çocuğu kurtarır. Bu andan itibaren, kendisine bağımlı hale gelen Çar ve Çariçe’ye her alanda isteklerini dayatmaya başlar. Dış politikadan ekonomiye kadar birçok alanda, sahip olduğu diğer ilişkilerin de tavsiyeleriyle, adeta ülkeye hükmetmeye başlar.

Kanlı bir iktidarın tepesinde oturan Rasputin’in sonu, tahmin edilebileceği gibi, yine kanlı olur. Rasputinin ölümü yaşamından çok daha esrarengiz oldu. Saray hanedanının ve diğer politikacıların Rasputin'den duydukları rahatsızlık had safhaya ulaşmıştı. Artık bu adamın ortadan kaldırılması gerektiğini düşünen hanedan mensubu Prens Felix Yussupov ve birkaç kişi bir komplo hazırladılar. 29 Aralık 1916 gecesi, Rasputin, prens tarafından bir odaya içki içmek için davet edildi.

Burada önceden siyanürle hazırlanmış kurabiyeler bulunmaktaydı. Her ne kadar bir kurabiye içerisindeki zehir dozu bir insanı öldürecek miktarda olsa da, hazırlanan şarabın içine de siyanür konuldu. Rasputin iki kurabiye yedi ve şaraptan da bir bardak içti. Ancak zaman geçmesine rağmen herhangi bir etki görülmüyordu. Paniğe kapılan Yussupov odadan arkadaşlarının yanına çıktı ve planın işe yaramadığını söyledi.

Bu defa da ona bir silah temin edildi. Yussupov, Rasputin’in yanına geri döndü ve silahını bir el ateşledi. Rasputin yere yığılmıştı. Yussupov sevinç içinde arkadaşlarının yanına koştu ve işi başardığını söyledi. Arkadaşları ona bir bardak şarap verdi ve işin sona ermesini kutlayalım dediler.

Ancak Yussupov’un içerisinde bir endişe oluştu, sonra tekrar yerde yatan Rasputin’in yanına gitti. O esnada Rasputin yeşil gözleri ile Yussupova baktı ve bir şeyler söyledi. Odaya dalan Yussupov’un arkadaşı kendi silahı ile Rasputin’e ateş etti. Silahtan çıkan kurşun Rasputin’nin sırtının alt kesimine girerek böbreğine saplandı.

Öldüğünü düşündükleri Rasputin’i bir çarşafa sararak dışarıda beklemekte olan araca doğru taşımaya başladılar. Arabada bekleyen Rayner (ingiliz gizli servisinden bir ajan) kapıyı açmak için dışarı çıktı. O esnada Rasputin’den hırıltılı bir hareket farkettiler.

Ölmediği anlaşılan Rasputin’i bir miktar tekmeleyip sopayla dövdükten sonra, ölümcül darbesi İngiliz Rayner tarafından Rasputin’nin alnının tam ortasından vurularak tamamlandı. Daha sonra araca yerleştirilen Rasputin’in bedenini, buzlarla kaplı Neva nehrine attılar

Nehre atıldıktan tam olarak 14 saat sonra Rasputin’in cesedi bulundu. Ertesi gün ceset çıkarıldığında, Rasputin'in hemen ölmediği, boğulmadan önce bir süre çırpındığı anlaşılmıştı. Şubat Devrimi sırasında cezasını bulmadığı düşünülerek cesedi mezarından çıkarıldı ve yakılarak imha edildi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x