Sanatta otoportreden selfie çağına

Sanatta otoportreden selfie çağına

Otoportreler akıllı telefonlar aracılığıyla bulunmadı. Otoportrelerin ustalarının, yüzyıllar boyunca bu tekniği nasıl geliştirdiğine gelin bir göz atın.

19 Mart 2018 - 20:30

İkonik bir otoportre

Alman Rönesans sanatçısı Albrecht Dürer, 16'ıncı yüzyılda kendisini, İsa'nın betimlemelerini akıllara getiren portrelerde resmetti. Haşin bakışlarını doğrudan resme bakan kişiye yöneltmişti. Fazla gösterişten kaçınan bu sanatçı kendisini mütevazı bir yaratıcı olarak sergiledi. Böyle bir otoportre o güne kadar görülmemişti.

 

Ayrıntılardaki zarafet

Anton van Dyck (1599-1641) bu otoportreyi çizdiğinde henüz 20 yaşındaydı. Kendisine vakur ve zarif bu görüntüyü vermek için olağanüstü bir çaba sarfetti. Sanat tarihçilerine göre otoportreler aynı zamanda yapıldıkları çağı yansıtıyor. 1632 yılında İngiltere Kralı 1'inci Charles'ın saray ressamı olan van Dyck bu resimde sıradan bir vatandaştan ziyade bir soylu gibi gözüküyor.

 

Gerçekçi bakışlar

Rembrandt (1606-1699) kendisini, diğer sanatçılara göre çok daha fazla resmetti. Otoportreleri kendisini farklı yaşlarda ve kimi zaman İsa'nın havarisi de olduğu çeşitli kimliklerde gösteriyor. Rembrandt, otoportrolerinde aynı zamanda yaşlanmanın etkilerini nasıl resmedeceğini çalışmış. Tüm eserleri gibi, otoportreleri de müşteri siparişleri üzerine yapılmış ve alıcılar arasında ün salmıştı.

 

Romantik ışıldayan gözler

Caspar David Friedrich (1774 - 1840) bir portre sanatçısı değildi. Daha çok romantik doğa manzaralarını değişen mevsimlerde resmetmesiyle tanınmıştı. Bu yüzden çok az sayıda otoportre üretmesine karşın ayrıntılara oldukça önem veriyordu. İmalı bakışları, kum rengi dalgalı saçları ve tavrı ile Friedrich kendisini özgüvenli bir adam olarak resmetti.

 

Marka olmuş o bakış

Andy Warhol (1928-1987) artık dünyaca ün kazanmış birçok otoportre üretti. Rembrandt'ın aksine, pop-art sanatçısı suretinin gerçekçi yansımalarını yaratma hedefi gütmedi. Daha çok resme bakan kişiyi yanıltmaya gayret etti. Gene de Rembrandt'la ortak noktaları vardı. Antwerp'li Barok dönemi sanatçısı Rembrandt gibi, otoportreler Warhol markasının bir parçası oldu.

 

Eğilip bükülmüş bir ruh

İngiliz sanatçı Francis Bacon'ın (1909-1992) otoportreleri neredeyse acı verircesine eğilip bükülmüş bir şekilde resmedildi. Bacon ilk otoportresini 1956 yılında tamamladı ve Hollandalı sanatçı Vincent van Gogh'dan esinlendi. Bu resimlerde neşeli olduğu söylenemez. Hatta otoportrelerinde insana dair hiçbir şeyin kalmamış olduğu ve daha çok canavarvari ya da grotesk oldukları iddia edilebilir.

 

Feminist bakış açısı

Cindy Sherman'ın tek bir sanatsal tarzı bulunuyor: O da kendisi. Kendisini çeşitli rollerde resmeden sanatçı, kimi zaman Marilyn Monroe, kimi zaman bir palyaço, hermafrodit ya da cinsel saldırı kurbanı olarak gösteriyor. Bu tasarlanmış otoportrelerde, sürekli olarak toplumun kadınlar hakkındaki önyargılarını sorguluyor.

 

Bir kavram olarak ironi

Provokatif Alman sanatçı Martin Kippenberger (1953 - 1997) 1980'li yıllarda öne çıkan bir isim haline geldi. Portrelerinde kendisini, hırpalanmış bir gençten tıknaz bir et yığınına kadar uzayan çeşitli bir yelpazede resmetti. Tüm otoportrelerinde yüzünü saklayan Kippenberger, bu şekilde resmin sınırlarını da çizmeye gayret etti.

 

Siyasi selfie

Sosyal medyadaki aktif varlığı sağ olsun, Ai Weiwei bir selfie ikonu haline geldi. Şu anda Berlin'de yaşayan Çinli muhalif, hayatındaki önemli anları telefonuyla belgeliyor. Örneğin burada olduğu gibi, Çin hükümeti pasaportunu geri gönderdiğinde paylaştığı bu selfie ile güçlü bir siyasi mesaj gönderiyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x