Eleştirmenin ve tüketmenin hit olduğu, üretmenin ise yok olduğu, ağzı olanın konuştuğu, yüksek sesle bağıranların haklı sanıldığı, dinlemenin, okumanın, araştırmanın kaybolduğu, cahilin siyaset yaptığı, bilginin hendekten deve atlattığı şu kaos günlerinde Devlet Bahçeli’ye olan eleştireler Kaf Dağı’nı geçmekte.
7 Haziran’da eleştirdiler, 1 Kasım’da eleştirdiler, 15 Temmuz’da eleştirdiler, 16 Nisan için eleştirmeye devam ediyorlar. Okumayı sevmeyen bir toplum olduğumuzu biliyor bu yüzden de sadede geliyorum.
Devlet Bahçeli anlatamıyor, çünkü bir kişinin anlatabilecekleri, karşısındakilerin anlama kapasitesi ile sınırlıdır.
7 Haziran seçimleri sonrası hükümet kurmamakla suçlanan Sayın Bahçeli ne gördü?
Seçim öncesinde Türkiye’ye İkinci Bahar adı altında Yalancı Bahar fragmanı gösterildi. CHP’nin, Ak Parti karşısındaki partilerle koalisyon önerisi, hatta Sayın Bahçeli’ye başbakanlık önerisi getirmekteki amacı, işgal edilmiş Güneydoğu Anadolu’daki bölünmeye yakın yapıyı MHP üzerinden yasallaştırmaktı. Ve bunu gören Bahçeli CHP-AK Parti Koalisyonu için ısrar etti.
AK Parti – MHP Koalisyonuna gelince de kurulacak olan hükümette MHP, hükümet ortağı olacaktı. Hangi bakanlıkları alacağı mühim değil! İşgal edilmiş olan, öz yönetim ilanına hazırlanmış, yollarına bombalar döşenmiş, evlere silahlı anarşistler yerleştirilmiş bir ortamda, terör operasyonlarına başlandığı anda, koro halinde CHP – HDP ve kendini AYDIN! Sanan bazı insanlar, bazı gruplar ve
bazı yapılar ‘Ülkücüler iktidar oldu, Kürtleri katlediyor!’ gürültüsü çıkartacaklardı.
Zaten zemini bu olan ortamda HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ‘’kurulacak bir AK Parti – MHP hükümetinin adı, ‘Savaş Hükümeti’ olur’’ açıklamasını yapmıştı.
Bu hükümet kurulduğunda ‘Ülkücüler hükümet oldu, Kürtleri katlediyor!’ propagandası Kürtlerde karşılık bulacak ve ülkemizde iç savaş çıkacaktı.
Şimdi herkese soruyorum: 7 Hazirandan sonra hükümet kurmamakla Sayın Bahçeli’yi suçlayanlar, sizce MHP Lideri Devlet Bahçeli iç savaş çıkacağını bile bile koalisyonu kabul eder miydi?
Gelelim ikinci eleştiri yaygarasının koptuğu 1 Kasım seçimlerine…
1 Kasım seçim sonuçlarını yadırgayanlar, üzüntüsünü çekenler ve arkasından büyük bir gürültü çıkaranlar, ülkenin gerçeklerini göremeyerek, bir yerlerin kışkırtmasıyla, bu defa da Sayın Bahçeli üzerinden Ülkücü Hareketi bölmeye, her platformda karşı karşıya getirmeye, pasivize etmeye,
Ülkücü Hareketi çözmeye ve yok etmeye yönelik bir kurguya figüran olarak girdiler.
Şimdi herkesin durup bir dakika düşünmesini istiyorum. 15 Temmuz’da MHP çözülmüş olsaydı acaba ülkenin vaziyeti ne olurdu?
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, ülkenin içine düşeceği sıkıntıları önceden görüyor ve o sıkıntıların yaşanmasını önlüyor. Ülke o sıkıntılı günleri yaşamadığından mütevellit, Sayın Bahçeli’nin öngörüsüne dair tespitlerini dile getirdiği zamanlarda, halk tarafından anlaşılamıyor. İşte bu yüzden gerekli desteği de göremiyor.
Ve son olarak gelelim 16 Nisan eleştirilerine…
Şimdi Sayın Bahçeli, ‘Bu ülkede ‘’Beka’’ sorunu var’ diyorsa, ben de tüm kalbimle inanıyorum ki ‘BEKA’ sorunu vardır. Lakin bu ortamda da MHP ve Ülkücü Hareket üzerindeki tezgahlar devam etmektedir.
İnşallah ülkemiz, 15 Temmuz’da Ülkücü Hareket üzerinde oynanan oyunların, referandum sürecine taşındığı bu günlerde bir daha kara darbeler yaşamaz diyor, Sayın Bahçeli’nin iç savaşı önlemek adına, ‘Hükümet Onun Yüzünden Kurulamadı’ suçlamalarını göğsünü gere gere üstüne aldığını hatırlatıyorum.
YORUMLAR