22 Temmuz 2015 Suruç katliamından başlayarak yaşanan çatışmalarda hastaneye gidemeyen, kolluk kuvvetlerinin doğrudan hedefi olan ve henüz annesinin karnındayken ölen 55 çocuk bulunmaktadır.
Sokağa çıkma yasaklarının olduğu bölgede eğitim durmuş, sağlık hizmetlerine erişim engellenmiş, halk göçe zorlanmış vaziyettedir. Bu durumdan da en fazla çocuklar etkilenmektedir.
Toplumsal gösterilerde polisin orantısız ve hedef gözeterek çocuklara saldırıda bulunması, karakolda işkence yapması, küçücük bebeklerin, okul ve hastane bahçelerinde biber gazına, maruz kalması söz konusudur. İzmir’de 25.12.2015 Cuma gecesi gözaltına alınıp Karabağlar Karakolu’na götürülen Mazlum Dalbudak (15) ve Mazlum Selbik (16) gece yarısı bırakılmış; yüzü ile vücudunda morluklar bulunan Mazlum Dalbudak (15), kusma ve baş dönmesi şikayetlerinden dolayı Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılarak, bir süre müşahede altında tutulmuş ve darp raporu almıştır.
Türkiye’deki cezaevleri de çocuklar için ürkütücü durumdadır. Şakran, Pozantı, Muğla Cezaevleri örneklerinde karşılaştığımız gibi, cezaevlerinde çocuklara karşı etiketleme-damgalama, sindirme, korkutma, tehdit gibi ayrımcı, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele eylemlerinin gerçekleştiğini, çocukların aileleriyle iletişimlerinin sınırlandırıldığını ve en vahimi çocukların doğrudan veya akranları aracılığıyla fiziksel, duygusal ve cinsel şiddete açık hale getirilerek her birinin şiddet mağduru olduğu görülmektedir.
Kız çocuklarına yönelik tecavüz vakalarında ceza indirimi neredeyse her davada görülmekte, bizzat kamu görevlilerinin karıştığı toplu tecavüz haberleri her gün bir biçimde basında yer almaktadır.
Sadece 2014 yılında toplumsal olaylarda, yargısız infazla veya kamu görevlilerinin ihmali sebebiyle 38 çocuk ölmüştür. Devletin önlem almadığı; gruplar arası kavga, çocuk evlilikleri, şiddet, silahlanma, intihar, ihmal, iş cinayetleri ve afetlerde 548 çocuk ölmüştür. Buna ölen ve kayıt altına alınabilen mülteci çocukları da eklediğimiz de sayı 589’a çıkmaktadır.
İnsan Hakları Derneği’nin 1 Ocak 2015-20 Kasım 2015 tarihleri arasında çocuk hakkı ihlallerine ilişkin hazırladığı raporda, Türkiye’de, toplam 3 bin 861 çocuğun hak ihlali yaşadığı, 617 çocuğun yaşamını yitirdiği, yıl boyunca yaralanan çocuk sayısının bin 750 olduğu, 70 çocuğun ise kaybolduğu yer almıştır.
Türkiye’de 2010 yılında 78.438, 2011 yılında 88.582, 2012 yılında 111.857, 2013 yılında 121.717 ve 2014 yılında 131.172 çocuk şiddete maruz kalmıştır.
Çocukların öldürülmemesi, çocukların daha güvenli ortamlarda yetişmesi ve her türlü haklardan yararlandırılması için “Çocuklara Yönelik Yaşam Hakları İhlalleri” başlığı adı altında bir alt komisyon kurulması oldukça önemli ve gereklidir.
Türkiye’de, çocuklara yönelik yaşam hakları ihlalleri ile ilgili bu vahim tablo ortadayken, İnsan Haklarını İnceleme Komisyon gündeminin, komisyona verilen dilekçelerin tarih sırasına göre belirlenmesi akıl almaz bir yaklaşımdır.
Hal böyleyken son İnsan Hakları Komisyonu birleşiminde kronolojik sıralama gereği ilk görüşülmesi gereken çocuk haklarına ilişkin AKP’li vekillerin vermiş olduğu dilekçenin , CHP Genel Başkan Yardımcısı İzmir Milletvekili Zeynep Altıok ve arkadaşları tarafından verilen dilekçe ile birleştirilip gündeme alınması gerekirken, önceliğin “ Batıdaki İslam Düşmanlığını İnceleme Alt Komisyonu” kurulması talebine verilmesi şaşırtıcıdır.
Elbette batıdaki İslam düşmanlığının, inanç özgürlüğünü kısıtlayıcı baskıların da araştırılması, nedenlerinin tespit edilmesi gerekli ve önemlidir. Ancak öncelik ülkemizin sorunları olmalıdır. Ülkenin her tarafında çocuk ölümlerinin, çocukların uğradığı taciz ve şiddetin önceliği olmalıdır. Bir sonraki oturumda ilk gündem olması beklenen çocuk hakları alt komisyonunun kurulması elzem ve mühimdir. CHP grubu bu konuda ısrarcı olacaktır.
YORUMLAR