Mustafa Koç acısı

Mustafa Koç acısı

MUSTAFA Koç’u dün kaybettik.Acısı büyük.

22 Ocak 2016 - 09:54

 

Çok iyi bir eş ve babaydı.

Kocaman ve sımsıcak yürekli bir dosttu.
İnsani değerleri yüksekti.
Arkadaş canlısıydı.
Vefalıydı.
Sosyal sorumluluk projelerinde aktifti.
İyi sporcuydu.
.......................
Koç Holding’i yönetmekte çok başarılı oldu.
Vizyonu geniş güçlü bir liderdi.
Kişisel olarak iyi dosttuk.
Bir ölüm yıldönümünde holdingde her yıl olduğu gibi Vehbi Bey’in dostları toplanmıştı.
Mevlit öncesi Mustafa Koç kürsüye geldi.
“Bu yıl Vehbi Bey’i anma konuşmasını dedemin çok sevdiği dostlarından biri olan Güneri Cıvaoğlu’ndan rica ediyorum” demişti.
Daha evvel telefonla da söylediği için hazırlanmıştım.
O konuşma yaşamımdaki çok özel anılarımdan biridir.
Sevgili Mustafa’ya Allah’tan rahmet diliyorum.
Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun.
Eşi Caroline’e, çocuklarına, babası Rahmi Koç’a, kardeşleri Ömer ve Ali Koç’a hayattaki halası Semahat Arsel’e, tüm aileye, dostlarına, Koç camiasına başsağlığı diliyorum.
Acılarını yürekten paylaşıyorum.
Mustafa Koç’un, holdingin başına geliş öyküsünü bundan 10 yıl önce 26 Şubat 2006’da yazmıştım.
O yazıdan bazı satırları aşağıda sunuyorum...
........................
Vehbi Bey ne isterdi? 
Koç Şirketler Grubu’nun güçlü ve başarılı olduğunu, iyi yönetildiğini, kurumsallaştığını, dağılmadan bütünlüğünü koruduğunu, nesiller boyu liderliğini sürdüreceği izlenimi vermesini...
Koç Grubu, onun bu yol haritasında ilerliyor. 
Son 3 yıldır (Mustafa Koç, dün 21 Ocak 2016’da kaybettik) Koç Grubu’nun başında torunu Mustafa Koç var.
Yani... 3. nesil. Dünyadaki büyük şirketlerin sadece %15’i üçüncü kuşak tarafından yönetilmekte.
Bir söz vardır: “1. nesil kurar, 2. nesil devam ettirir, 3. nesil batırır...”
Koç Grubu’nda bu söylem gerçekleşmedi.
Tam tersine, son 3 yılda 2 buçuk katı büyüdü.
Bunda 3. nesilden Mustafa Koç’un iyi yönetiminin yanı sıra profesyonelleşme ve kurumsallaşma katkısı da önemli.
Koç Grubu’nun dağılmaması, kardeşlerin, torunların aynı çatı altında bir arada kalması da onun isteğiydi.
Daha babası yönetimdeyken Mustafa Koç, aileye şöyle bir öneride bulunuyor:
“Amerika’da değerli bir danışman var. Büyük aile şirketlerine hizmet veriyor. Onu getirtelim.” 
Rahmi Bey sonrasının yönetimini düzenlesin, karışıklık olmasın.
Bu danışman, 2 yılı aşkın süre sık sık İstanbul’a geliyor. 
Aile bireylerini yüz yüze getirerek konuşmakta en zorlanılacak konularda bile tartışma açtırıyor. 
“Ailenin tek liderinin olması” ama onun da “aileye karşı sorumlulukları, diyalog çerçevesi, haklar, görevler, beklentiler” net çizgilerle belirleniyor.
Mustafa Koç, gene bu danışmanın önerisiyle Amerika’ya başta “liderlik” ve “finansman” olmak üzere üst düzey kurslara gönderiliyor.
Bütün bunlardan sonra Rahmi Koç, Mustafa, Ömer ve Ali Koç kardeşleri evine yemeğe davet ediyor. 
Ve “Mustafa Koç’un kendisinin yerini alması” kararını açıklıyor.
Tüm aile ona yürekten destek sunuyor. 
Mustafa Koç böyle büyük bir sorumluluğun kendisine emanet edildiği için teşekkür ediyor.
Ama “Bir şartım var. Baba kendini emekliye ayırdın diye hep hayalini kurduğun tekneyle dünya turunu ertelemeni istiyorum. Sana ihtiyacım var. Her gün buraya gelmeyi sürdürmelisin ve ne zaman başım sıkışsa odana gelip sana danışabilmeliyim” diyor.
Rahmi Bey de bu isteği kabul ediyor.
Mustafa Koç’u holdinginin başına taşımakta rehberlik eden o danışmandan Türkiye’de iş yaşamının başka büyük ve köklü aileleri de yararlanmakta.
Vehbi Bey belki bir yerlerden bu oluşumu izliyorsa, “Gene öncü biziz” diyordur.
Nur içinde yatsın. 
.........................
Yukarıdaki satırları yazarken Mustafa Koç’u böyle zamansız kaybedeceğimiz ve ona da “rahmet” dileyip “Nur içinde yatsın” diyeceğimiz aklımın ucundan bile geçmedi elbette.
 


Güneri Cıvaoğlu Mlliyet 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x