İzmir CHP’de Mahalle Delege seçimleri tamamlandı.
Seçilen delegeler ilçe yönetimlerinibelirleyecek. Üstlendikleri bu ağır sorumluluğun yükünü taşımaya hazır olduklarını, ÖZGÜR İRADELERİNE sahip çıkacaklarını gösterecekler. Güçlü örgüt yapıları için donanımlı ve dava inancı ile bezenmiş yöneticilerini seçecekler.
2019 yılında yapılacak Yerel, Genel ve de Başkanlık Seçimlerinin yaşanacağı süreç, ülke gündemine çoktan yerleşti. Yerleşti zira ülke yangın yerine döndü. Acil bir çıkış yoluna ihtiyaç var ve bu da ancak 2019 yılında AKP iktidarına karşı oluşacak güçlü bir alternatif ile mümkün.
AKP iktidarının dış politikada yaptığı yanlışların bedelini ne yazık ki askerlerimiz ödüyor. Har vurup harman savrulan ülke kaynakları ve israfın bedelini halkımız ödüyor. Bilim insanı yetiştirmek yerine imam yetiştirme esasına dayalı eğitim sisteminin bedelini çocuklarımız ödüyor. Medeni haklarının gasp edilmesinin bedelini kadınlarımız ödüyor. Ülkemizde artan işsizliğe rağmen dış ülkelerde yatırımlar yaparak onların işsizliğine çare olmaya çalışan iktidarın ekonomik öngörüsüzlüğünün bedelini gençlerimiz ödüyor. Ekilmeyen toprakların, desteklenmeyen tarım ve hayvancılığın bedelini çiftçilerimiz ödüyor. Adaletin adil terazisinin güvencesi olan mahkemelerimizde yaşanan hukuk ihlallerinin bedelini yazarlar, gazeteciler, hak ve adalet arayan yurtseverler ödüyor…
Her zaman olduğu gibi ama özellikle bu süreç, ülke geleceği için güçlü örgüt yapısına sahip bir CHP’nin gereğini kaçınılmaz kılıyor.
Özellikle ilçe örgütlerinin parti politikalarını doğru anlatma ve uygulama, birlik, beraberlik ve dayanışma kültürünü yaşatma, ortak dilin kullanılmasını sağlama, parti içinde ve kitlelerle doğru ve etkin iletişimi kurabilme, parti tabanını canla başla çalıştırabilme yeteneğine ve donanımına sahip yöneticilerden oluşması gerekmektedir.
Kişisel siyasi ikballerin ülkenin geleceğinin önüne geçmesinin asla ama asla affedilemeyeceği bu süreç içinde, delegeler acaba üstlendikleri sorumluluğun farkındalar mı?
Kişisel geleceklerini parti kademelerini sıçrama tahtası olarak kullanmak niyetinde olan yönetici adaylarının ayırımında olabilecekler mi?
Pekiİzmir’de neler oldu? Bu hassasiyete uygun mu davranıldı? Demokratik gibi görünen seçimlerde ADALET var mıydı? Gerçekten “CHP KAZANDI” diyebilir miyiz?
- Belediyeler ve ilçe yönetimleri ve hatta il yönetimi tarafsız oldu mu?
- Seçimlerde ve referandum çalışmalarında çalışmış, emek vermiş kişiler delege oldu mu?
- İtirazları olan, eleştiren, sorgulayan kişiler delege olabildiler mi?
- Birilerine göre karşı listede yer alan kişilere baskı yapıldı mı? Görevlerine son verildi mi? Görev değişikliği ile yıpratıldı mı?
- Yöneticiler sosyal medya aracılığıyla taraf oldukları listeleri desteklediler mi?
- Genel Merkezin tüm uyarılarına rağmen belediye-ilçe yönetimi ittifakı oldu mu?
- İnsanlara iş vaadinde bulunuldu mu?
- Seçimlerde usulsüzlük oldu mu?
- Dahası ADALET sağlandı mı?
Eğer bu olumsuzlukların yaşandığını söylüyorsak, CHP KAZANDI diyebilir miyiz?
Eğer bunlar yaşandı ise; Adil olmadan, Adaleti sağlamadan yapılan seçimlerin Demokratikolamayacağını bilmiyoruz demektir.
Seçim sandıklarının kurulmasının Demokrasi demek olmadığını, adaletin sağlanamadığı yerde demokrasiden söz edilemeyeceği gerçeğini yıllardır ülke olarak yaşadığımızı unutmuşuz demektir.
İzmir’de bütün mahallelerde yapılan delege seçimlerine değil sözümüz. Birkaç istisna var elbette. Yazık ki bunlar sadece istisna..
Seçimlerde yaşananlar bir yana, seçilmiş olan tüm delegelerin sağduyularına güvenmek ve doğru tercihleri yapacaklarına olan inancımızı korumak isteriz. Zira tüm delege arkadaşlarımızın ülkesine ve partisine olan sevgisinden, bağlılığından eminiz.
Peki delege seçimlerini alnının akıyla tamamlamış olan, “CHP KAZANDI”, diyebileceğimiz yerler yok mu? Elbette var.
Bu sorunun cevabı sonraki yazıda..
Sibel PARMAKSIZ