SAYIN MUHARREM İNCE ÖZÜR BORCUNUZ VAR!
Sibel PARMAKSIZ

Sibel PARMAKSIZ

SAYIN MUHARREM İNCE ÖZÜR BORCUNUZ VAR!

“TABELA PARTİSİ NE DEMEK?”

“Siyasi özelliğini yitiren, herhangi bir işlevi olmayan, belli bir kitleye sahip olmayan partilere, tabela partisi denir. Seçimlerde aldıkları oylarla tabela partisi oldukları çok rahatlıkla anlaşılır. Günümüzde fazlaca mevcuttur ve çoğu vatandaşın adını dahi duymadığı partilerdir.”

“Bir hevesle kurulmuş ama faaliyete geçmemiş partiler için söylenen söz. İki yıl içinde kongre yapılamaz ise Yargıtay tarafından ihtar alıp, anayasa mahkemesi tarafından kapatılır.”

Muharrem İnce’nin Cumhuriyet Halk Partisine “Tabela Partisi” demesi ile gündeme gelen bu söylem nedeniyle, mevcut tanımlamalara göz atma gereği duydum.

Türkiye Cumhuriyet’ini kuran, yüz yıllık geçmişe sahip olan bir partiye yapılan bu yakıştırma, 50 milyon seçmenin yüzde 25’ inin oyunu alan, yaklaşık bir buçuk milyon üyeye sahip CHP’ye söylenecek en son söz bile olamaz.

Hele hele bu sözler yıllarca CHP’de siyaset yapmış, milletvekilliği yapmış ve son olarak partisinin Cumhurbaşkanı adayı olmuş tecrübeli bir siyasetçiden gelince olayın içeriği farklı bir boyut kazanıyor.

Sayın İnce Cumhurbaşkanı adaylığı sırasında canla başla çalışan partili yoldaşlarının emeğini unutmuş görünüyor. Coşkulu miting alanlarını dolduran milyonların heyecanını kişisel becerisine bağlıyor olmalı ki, aldığı oyların tek sahibi sanıyor kendini.

Kişilere olan kızgınlığını, kurumsal kimliğe hakaret boyutuna taşıması kabul edilemez.

Yüz yıldır CHP var. Bu süre içinde sayısız parti kuruldu ve pek çoğu silindi gitti. Ülkenin dengelerinde vazgeçilmez önemi olan, varlığını her daim sürdüren tek parti CHP’dir. Yıllarını verdiği, vekil olduğu, partiye gönül veren partililer ve seçmenler sayesinde coşkulu mitingler yaptığı gerçeğine rağmen CHP’ye “Tabela Partisi” diyerek, her şeyi bir anda silip Cumhuriyet Halk Parti’sinin itibarını zedeleme cüretini gösteriyor olması, anlaşılır gibi değil.

Buna bir anlık gaflet (dikkatsizlik, yanılma hali) diyebilir miyiz? Yanına dalalet (doğru yoldan ayrılma) eklesek yeter mi?

Partilerde elbet “eleştiri-öz eleştiri” mekanizması olmalı. Elbet fikir ayrılıkları olur ve bunlar mutlaka tartışılmalı. Fikir ayrılıkları, tartışma mevcut yapıyı güçlendiren dinamikler olmalıdır. Hiçbir fikir ayrılığının olmadığı partiler tek adam partileridir. Örnekleri mevcut. Fikir ayrılıklarının çözülemediği noktalarda farklı parti oluşumları da gündeme gelebilir. Günümüzde bunun örneklerini de yaşıyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi içinde bu durum geçerli. Geçmişte de oldu, bugün de oluyor. Gelecekte de olabilir.

Ancak; bir parti içinden koparak farklı parti kuranlardan, ayrıldıkları yapı için bu tanımlamayı yapan olmadı bugüne kadar. Ya da olduysa bile ben duymadım. Muharrem İnce bu çıkışıyla tarihe geçti.

Sayın İnce, CHP seçmenlerinden ve kendisi için emek harcamış yaklaşık bir buçuk milyon partiliden “Tabela Partisi” sözü için özür dilemelidir.

Üzerinde önemle durulması gerektiğine inandığım bir diğer konu ise; Muharrem İnce’nin kişisel hırsları ve ihtiraslı yapısı. Yeni parti oluşumunu sadece “başkan olma hırsı” ile sınırlandırmanın yeterli olmayacağı kanısındayım.

Muhalefete muhalefet etme argümanı ile ortaya çıkan bu oluşumun mevcut iktidar ve yandaş medya tarafından hızla kabul görmesi ve gündeminden düşürmemesi elbet geçiştirilecek sıradan bir durum değildir. Gündem çarpıtma konusunda mahir olan yandaş medya eline geçen bu fırsatı kaçırmadı.

Ayrıca ve çok dikkat çekici olan ise; yandaş medya kanallarında CHP’den istifalarla birlikte geliştirilen yeni bir “algı yönetimi” başlatılmasıdır. “Üçüncü İttifak!”

Nedir peki üçüncü ittifak? Nereden çıkacak? Bu sorunun cevabı elbet Cumhur İttifakı olamaz.

İYİ Parti, Deva, Gelecek, Saadet gibi partileri kapsayacak bir ittifak projesi ise bu, “CHP’yi yalnızlaştırma” planından başka bir şey olamaz. 15 milyon seçmene sahip CHP’yi yalnızlaştırma hedefi, Cumhur İttifakının hiç gitmemek üzere iktidarını sağlayabilecek bir proje olarak karşımıza çıkıyor.

Kişisel görüşüm bu projenin dikiş tutmayacağı yönünde. Muhalefet partileri birbirleri hakkında tek olumsuz söz söylememe konusunda gayet dikkatli davranıyorlar. Ülke sorunlarını gündemlerinde tutuyorlar. “Memleket Hareketi” hariç!

AKP, küçük ortağı MHP, Atatürk ve değerlerini sözde dillerinden düşürmeyip, bir imamın Tayyip Erdoğan’dan yeni anayasa için “Laikliğin kaldırılması” talebine hiç ses çıkartmayan Doğu Perinçek ve partisinin gündemine ülke sorunlarını değil de CHP’yi alması ve sürekli saldırması boşuna değildir.

Sayın İnce; “Cumhur İttifakında yer almam” diyor ama “Millet İttifakında olurum” da demiyor. “Başkanlık Sistemine karşıyım” da demiyor. Tüm muhalefet argümanlarını CHP’yi eleştirmek üzerine oluşturmuş durumda. Muhalefet partilerinden biri kurulacak ama ”temel argümanı muhalefete muhalefet etmek” olacak. Şimdilik görünen tablo bu. Umarım ülkenin içinde bulunduğu açmazdan nasıl kurtulacağına dair söylemlerini duyma fırsatımız olur.

CHP’nin öncülüğünde başlatılan “Millet İttifakı”, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek için tek çıkış yoludur. Bunu bilen iktidar bu ittifakı zayıflatma, bölme girişimlerini biran bile ara vermeden sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı, saadet partisinin başkan yardımcısının ayağına kadar gidebiliyor. Normal şartlarda buna tenezzül etmeyecek biri olduğu hepimizce malum. İktidarın küçük ortağı MHP belli aralıklarla Meral Akşener’e “evine dön” çağrısı yapıyor. Cumhurbaşkanının ağzından CHP düşmüyor. Sürekli terör ile ilişkilendirme çabası içinde.

Bu şartlar altında Millet İttifakının daha da güçlenmesi, yeni kurulan partilerle çemberin genişlemesi şart. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ittifak girişimleri ve bu konuda gösterdiği başarı da ortada. Son yerel seçimlerdeki başarı, bu ittifakın en verimli sonucu idi. Bu sebeple iktidar “böl-parçala-yönet” taktiğini “üçüncü ittifak” söylemi ile sahneye koyuyor.

Muharrem İnce konusuna yeniden dönmek gerekirse, konuya sadece bir partinin genel başkanı olma ve cumhurbaşkanı olma ihtirası olarak görmek, siyasi manevraları atlama riski taşır.

Sayın İnce’nin kuracağı parti Millet İttifakı’nın güçlenmesine mi hizmet edecek yoksa CHP’yi yalnızlaştırma projesi olan Üçüncü İttifak’ın bir parçası mı olacak? İktidarın plan ve projelerine yarayacak davranış içinde olmaları durumunda, korkarım kendileri “Tabela Partisi” olmaktan öteye gidemeyecekler.

Umarım tüm muhalefet partileri bir araya gelerek çemberi genişletirler ve ucube “Başkanlık Sistemine” son vererek, Türkiye Cumhuriyeti’ni ayakta tutan Parlamenter Sistemi güçlendirerek inşa ederler.

Sibel PARMAKSIZ

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar