DİLENMEK NEDİR Kİ?
Filiz TEKALTI

Filiz TEKALTI

DİLENMEK NEDİR Kİ?

İstanbuldayım, 2022 senesinin mart ayındayız, bol yağmurlu ve dahası karla karışık, dolunun, fırtınanın ve sahte bir güneşin arada dilini çıkarır gibi görünmesinden, unutulmayacak soğuk ve ıslak günler yaşadım.. Bir günde, sabahtan yağmur yağdı, sonrası kar yağdı, ardından güneş açtı ve dolu ile devam etti, mübarek sanki dört mevsimi birden yaşattı gibi… 

Günlerce yağmur yağan bir soğuk İsveçin ikliminde yaşadım, senelerce, kimseler orada nasıl yağmur yağar bilemez, herkes Londranın yağmurundan bahs eder.. Adı çıkmasın bir yerin, tıpkı insanlarda olduğu gibi, yalan yanlış bilgiler döner durur ortalarda..

Dünyaya bir göz atarsak, kuzeyler hep yeşildir, çok yağış olur, çok balık yenilir ve başka şiveler döner, konuşulur, ya  yöresel şivelerdir veya başka diller olarak konuşulur buralarda..Ama söylenenlere göre, İstanbulun havasına karışılmaz, o ne derse o olur ve sözünde duramayan hayat kadınına benzetilir İstanbulun havası, kendi başına buyruk ve biraz despotça…!!

Yağmurlarda yapacak işlerimin ardından koştuğum bir günde, önüme on veya onbir yaşlarında bir erkek çocuğu çıktı, akşam üzeriydi ve para istedi benden. Ne yapacaksın demeye kalmadan, eve yiyecek alacağım dedi…Baka kaldım ama cüzdanıma yeltendim tabi ve ufak bir şeyler verdim, sonra gözlerinin içine bakarak sordum, uyuşturucu kullanmıyorsun değil mi? Yok abla dedi, eve gideceğim…

Yoluma devam ettim, aynı gün, yarım saat sonra on üç yaşlarında bir başka erkek çocuk çıktı bu sefer karşıma, abla açım eve gideceğim doparam yok dedi… Hayda dedim içimden, bu ne iş, tekrar cüzdanıma uğradım, çok bozuğum yoktu ne varsa verdim, gene sordum, uyuşturucu kullanmıyorsun değil mi?? Tabi ki yok dedi küçük bey… Ben yoluma devam ettim, kafam karma karışık, beklemediğim şeylerle karşılaştım küçük aralarla..

Düşünceye daldım, sonra devamlı gittiğim yerde yemek yerken kafamda olanları yoklama yapıyordum, keşke daha fazla verebilseydim çocuklara diye. Anlayamadığım nokta bu çocukların dilenci olmadıklarıydı, fakat dileniyorlardı..Üstü başı tertemiz çocuklar, aile çocukları oldukları belliydi, nasıl bu kadar rahatça, sokakta gördükleri insanlardan para isteyebiliyorlardı..

Bir iki gün sonra Beşiktaş iskelesine indim tam simitçileri geçiyordum, on dört yaşlarında iki çocuk, ellerinde kaykayları, “abla açız,” “açma alacağız para verir misin” diye sordular.. Ben gene şaşkınlıklar içersinde bakaladım ve gene üstü başı tertemiz iki çocuk para istiyorlar ve açlar.. Tabiki çıkardım on lira verdim, bir açma üç liraydı, yeterinden fazlasını verdim aç kalmasınlar diye….Aynı soruyu tabiki gene sordum, uyuşturucu kullanmıyorsunuz değil mi? Cevap aynı, yok yok..

Çocuklar para isterse vermemek olmaz, her ne kadar dilenciliğe karşı isem, bu konuda maalesef çocuklara kıyamIyorum..Neler oluyor bilmiyorum ama çocuklar sokakta bu şekilde olmamalı ve bu kadar rahat para istememeli diye de düşünüyorum.. Aileler neler yapıyorlar, ekonomik durumun zor olduğu dönemlerdeyiz. Çorona illeti ve dünyadaki huzursuzluklar ve yaşadıklarımız mı bunlara sebep oluyor acaba… 

Bir kaç arkadaşımla sohbet ettiğimde, bayanların da böylesi dilenciliğe başvurduklarını anlattılar.. Gene üstü başı tertemiz kadınlar, her yerde herkesten para istemekteler ve çocuklarım var geçim zor onlara bakmak zorundayım diyerek, para toplamaktalar, daha doğrusu dilenmekteler..

Benden para isteyen çocuklarla, bu bayanların yaptıkları şeyler aynı ve para isterken anlattıklarında ne kadar gerçeklik payı var, bilemiyorum, tahmin de edemiyorum fakat bu durum hiç iyi görünmüyor ve hiç iyi duygular uyandırmıyor..

Biraz empati yapmak isterim hani, kendim de o zor durumda olsam ne yapardım diye düşünüyorum ama empati yapması çok kolay olmuyor çünkü, gerçek cevabi alamıyorsun kendinden..Ne kadar zor durumda olunursa, sokaklarda veya işyerlerine girerek, düpedüz para istenemez diye, benim sınır çizgilerim önüme engel koyuyor maalesef..

Benim çocuklarım sokakta oynarken acıkacaklar ve eve gitme yerine önüne gelenden para ve yardım isteyerek karınlarını doyuracaklar diye düşünmek bile, beni çok rahatsız ediyor.. 

Hayal gücüm beynimde çalışmaya devam ediyor, acaba bu çocukların ev hali ne durumda, anne ve baba ne yapıyorlar, işleri var mı, veya evde yiyecek adına bir şey yok mu? Dışarıda tanımadıkları insanlardan para istemenin ayıp veya aykırı olduğunu öğreten büyükler nerede?? 

Temiz ve iyi giyimli kadınlar neden çarşıda dükkanlara girip ve kahvehanede oturan erkeklerden, çocuklarım aç diye para isterler, bunların edep, ahlak ve görgü kuralları zift ile mi kaplanmış da, utanmanın ne olduğunu bile hatırlayamaz olmuşlar, nasıl alenen para isterler, bunu da anlamakta zorlanıyorum..

Doluya koysan boş, boşa koysan dolu gibi, çıkmazlarda benim düşünce ve duygularım..İnsan zora düşmeyince anlayamaz elbette, hekimden değil, çekenden sor derler ya, işte o misal..

Hayat kısa derlermiş ama ben onu da anlamamışım ki, elli sene, altmış veya seksen sene yaşamak kısaysa, eh öyle kabul edeceğiz naçar.. Yalnız şunu çok iyi öğrendim, ta o genç yıllarda, acı çekmeden ve zahmet çekmeden, bu dünyada hiç bir şeyin sahibi olamıyorsun..

Sağlıcakla kalın
Filiz Tekaltı

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar