EGOİZMİN ŞİMDİKİ ÇEHRESİ
Filiz TEKALTI

Filiz TEKALTI

EGOİZMİN ŞİMDİKİ ÇEHRESİ

Hepimizin arada bir veya sıkça ve bizleri yıldıran kimseler için kullandığımız egoist kelimesinin anlamına ve kapsamına biraz yakından bakmak heyecanını hissettim.

Egoizm nedir ve nasıl egoist olunur acaba, hangimiz bunları biliyoruz ve bunun faydaları kontra zararlarına beraber bir göz atalım.

Terimsel olarak baktığımızda egoizmi, en önce kendi yararı ve çıkarları için bakım ve gözetim olarak nitelendirebiliriz. Bunun karşıtı da Altruizm, dir: yani toplumun ve içersinde bulunan herkesin yararı,faydası ve refahı için bakım ve gözetim çabası olması demektir. 

Günlük yaşantımızda egoizmin hiçte müspet bir harmonisi olduğunu düşünmüyorum tam tersine egoist olanları, daha çok cimri, açgözlü ve sadece kendini düşünen bir çıkarcı olarak görmekteyiz.Ve bu insanların kendi çıkarlarına ve emellerine ulaşmak için ellerinden geleni yaptıklarına inanıyoruz. Bu insanların elbette ki moral ve vicdan duygularından tamamen yoksun olduklarını da unutmamak gerekir. Bir yandan kendi emellerine ulaşması isteği derken, diğer yandan önüne gelen herkesi kendi amaçları için kullanması işin en kötü maneviyatsızlığı.

Bir diğer felsefe teorisine göre psikolojik egoizm, insanların en aşırı davranışlarının, egoizmleri tarafından yönlendirilmesi açıklamasını yapmaktadır. Bu teoriye göre egoist insanların başkalarının iyi olmalarına ve onların refahına önem vermesinin, sadece sırf kendi yararı, faydası ve refahına faydası olacağını düşündüğü içindir.

Psikolojik egoizmi etik egoizminden ayrı tutmamız gerekir, nitekim etik egoizm insanların mutlak ve kendi iyiliği ve refahı içinde olmasını gözetmekte olduğunu belirtmektedir.

Gelelim her gün yaşadıklarımıza..Kimlerle karşılaşmıyoruz ki, egoistçe davranışlarından şikayet etmeden ve eleştirmeden geçirdiğimiz bir gün bile yok nerdeyse..Nedense egoist insanlara tahammül etme sınırları çok dar olduğu halde, her ne kadar kendimiz de bir o kadar egoist isek, başkasının kusurlarını kendimizinkilerden daha da fazla belirtmek zorunluluğunu hissederiz..

Bunlar sadece dışarıda karşılaştığımız insanlar değil, tam tersine bizimle beraber yaşayan eşlerimiz, çocuklarımız, aile efradımız, akrabalarımız, arkadaşlarımız veya komşularımız da olmaktadır…

Mühim olan sadece ekonomik çıkarların gözetilmesi değildir, bunun yanında aynı evde yaşadıklarımıza gösterdiğimiz hal, hareket ve davranışların da egoistçe olmasını  da hesaba katıyorum. Herkesten önce kendi karnımızı doyurmaktan tutun ta her şeyden önce sadece kendini düşünerek hareket eden bizler, dikkatimiz neden bu kadar sırf kendimizi içeriyor, biliyormuyuz..

Kanımca, yaptığım gözlemlere ve altıncı hissiyat duygularını da katarsam, tamamen egoist olmayan çok az kimse vardır, genelde çoğu insanlar insiyaki olarak egoisttirler..  

Burada gene sözü aile ilişkilerine getirmeyi düşündüğümden dolayı, çocuklarımıza verdiğimiz terbiyeden ve yaşayış tarzlarımızdan ve hangi sosyal guruba ait isek ona göre davranışlarımız ve egoizmimiz de şekil almakta..

Benim yaş gurubumda olanlar hatırlayacaklardır ki egoizmin ne kendisi ve ne de ismi terbiyemizde bulunmamaktaydı. Gelgelelim bundan 12 sene önce, çocuklar ve gençlerin sorunlarıyla çalıştığımda, emektar bir doktorun söyleyişine katılmıştım ve o günü hala hiç unutmadım çunki o kadar ortak yanlı düşüncelerden bahsettiki burada sizinle de paylaşmayı uygun gördüm.. 

İsveçte bütün kamu görevlilerine verilen kesin direktife göre, çocuklarla ilgili en ufak sorunda hiç beklemeden hareket etme yasası bulunmaktaydı. Bu yüzden yeni pedagojiler daima geliştirilmekteyken diğer yenilerine de ayak uydurma zorunluğu bulunuyordu. İlginç olan, modern pedagoji anlayışına göre, çocukların nasıl şımartılıp moda pedagojisine uyumu sağlanırken, başlı başına küçük birer kocaman egoist yetiştirildiğinden bihaber koca bir toplum yaratılmıştı. Çocukların düşüncesi her şeyde sorulmakta iken, en basiti elbise alınırken çocukların zevki ve kararına da yer verilmekteydi. Halbuki bunun ne kadar zararlı olduğunu bir çok ebeveynler göremiyorlardı. Çocuğa o küçük yaşta sorumluluk ve seçme görevi vermenin ne kadar yanlış olduğunu bu yaşlı doktor dile getirmekteydi. Bundan nerdeyse ben bile utanmıştım ve bir ebeveyn ve profesyonel sosyal bilimci olarak, ne kadar yanlış yapıldığını düşünememiz bütün çıplaklığı ila gözlerimizin önündeydi. 

Biz çocukken bayramlarda alınan elbiseleri sorgulamadan tam tersine büyük bir sevinçle kabul eder, yeni ayakkaplarımızı ve elbiselerimizi hayranlıkla giymeyi iple çekerdik. Çok küçük yaşlarda elbise seçimine karar veren çocuk elbette ki biraz büyüyünce, çok nadiren memnun kalmayı bilecektir.

Bunun yanı sıra evlerimizde birbirimize olan ilişkilerimizde o yakınlığı acaba sağlayabiliyor muyuz.? Birbirimize karşı olan sorumluluğumuz  ve kendi çıkarımızı gözetmeden ve egoistçe değil de sevgiyle, aile bağımızı himaye edebiliyor muyuz? Acaba aile içersinde ki birbirimize olan sevgimiz gerçekten egomuzu yükseltmek için mi yoksa samimimidir..

Sanırım hepimiz arada bir, bir adım geri atarak hayatımızda neler yaptığımıza bir bakış atmamız gerekir diye düşünüyorum. Hiç olmazsa sağlıklı bir yol izleyip izlememekte olduğumuza emin olmak için..

Koca birer egoist olmaktansa, birbirimizin duygu, düşünce ve isteklerine saygı gösterip birlikte olmanın verdiği mutluluğu yaşayabilmek için.. 

Birbirimize olan sevgimizin ve yakınlığımızın samimi ve kayıtsız şartsız olması gerekmektedir, her şey çıkar için olmayacak ve sırf kendini düşünmek insanın içindeki o boşluğu ebediyyen boş bırakacaktır.

Egoist olmanın en kötü yanı, sanırım yalnız kalmaktır ve bunun hiç te iyi olmadığını hangimiz inkar edebiliriz..

Sağlıcakla kalın

 

Son Yazılar